Menderes Nehri’ndeki kirlilik Meclis gündemine taşındı. Görüşmelerde, ülkemizdeki en verimli tarım alanlarını barındıran Büyük Menderes havzasındaki kirliliğin nedenlerinin araştırılması talep edildi.
Menderes Nehri’ndeki kirliliğin nedenlerinin araştırılarak ortaya çıkan zararların giderilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/282) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesi’nin görüşmesi TBMM Genel Kurulun 21 Kasım Çarşamba günkü oturumunda gerçekleştirildi.
Önergenin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Büyük Menderes havzasının, Türkiye’nin en uzun 8’inci nehri olan Menderes Nehrindeki kirlenme dolayısıyla adeta can çekiştiğini savundu.
Menderes Nehrinin âdeta atık nehri hâline geldiğini vurgulayan Bülbül, “Büyük Menderes havzasında ülkemizdeki en verimli tarım alanları bulunmaktadır ancak havzanın can damarı olan Menderes Nehri artık hayat vermiyor, zehir ve ölüm saçıyor. Büyük Menderes Nehri evsel ve endüstriyel atıkların, tarımda kullanılan doğal ve yapay gübrelerin, zirai mücadele ilaçlarının, yan dereler üzerinde bulunan -zeytinyağı gibi- işletmelerin atık sularının bırakılması ve bor içerikli jeotermal kaynak sularının reenjekte edilmeden nehre deşarjı ile kirleniyor. Bununla birlikte, santral bacalarından çıkan gaz, asit yağmuru olarak toprağa karışıyor. Nehrin sularıyla sulanan topraklarda yetişen ürünler ise bu nedenle artık sağlıklı ürün vasfını yitirmiş durumda. Her fırsatta tarım üretimini desteklediğini açıklayan iktidar bu konuda ne yazık ki sessiz kalıyor. Sulama suyu kriterlerinde olumsuz etki yaratan bor minerali ve diğer ağır metaller bütün tarımsal ürünlerde toksik etki yaratmakta ve toprakların yapısının bozulmasına neden olmaktadır. Özellikle incir, zeytin, pamuk mahsulü bu nedenle zarar görüyor. Menderes Havzası’nda sağlıklı üretimin sürdürülebilirliği ve gelecek nesillere ulaşması bakımından jeotermal akışkanların çevre, insan ve hayvan sağlığını tehdit etmeden reenjekte edilmesi ve takibinin yapılması gerektiği hâlde bu denetlenmiyor.” şeklinde konuştu.
Meselenin partiler üstü olduğunu kaydeden Süleyman Bülbül, bu nedenle sunmuş oldukları araştırma önergesinin kabul edilmesini, Menderes havzasındaki kirlilik nedenlerinin, tarım ürünlerindeki kalite düşüşünün araştırılmasını ve sorunların birlikte çözülmesini talep etti.
Sorun çok vahim
Önerge üzerine söz alan İyi Parti Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin ise Büyük Menderes havzasında ortaya çıkan su kirliliğinin, havza genelinde yaşayan 2,5 milyon vatandaşı ve havzadaki ekolojik değerleri, binlerce yıllık verimi berhava ve tehdit ettiğini öne sürdü.
Menderes Nehrinin, binlerce yıllık medeniyet demek olduğunu ifade eden Sezgin, bölgede son yıllarda artan jeotermal enerji santrallerine dikkat çekti. “Sorun o kadar vahimdir ki her türlü parti mülahazasını aşmaktadır” diyen Sezgin şöyle konuştu:
“Uşak, Denizli ve Aydın illerinden kaynaklanan atıklar, özellikle madencilik, deri ve tekstil kaynaklı sanayi atıkları, tarımsal üretim ve sanayiden kaynaklanan atıklar, ayrıca evsel atıklara bağlı olarak oluşan su kirliliği havzanın zehirlenmesine neden olan çeşitli unsurlardır. Bu kirlilik kaynaklarının en önemlilerinden birisi de son yıllarda özellikle Aydın’da sayısı çok hızlı bir şekilde artmakta olan jeotermal enerji santralleridir. Gerek denetim yetersizliği gerekse de yetkililerin ihmali nedeniyle Aydın’daki JES yatırımlarının insan sağlığı, çevre, tarımsal üretim, hayvancılık ve doğal kaynaklara çok ciddi zararlar verdiği bir gerçektir. Atıkların denetimsiz şekilde toprağa ve başta Menderes Nehri olmak üzere su kaynaklarına karışması nedeniyle verimli tarım arazileri ve çevre üzerinde ciddi bir tahribat oluştuğuna dair oldukça güvenilir göstergeler mevcuttur. Menderes Nehri, binlerce yıllık medeniyet demektir.”