TÜRKTOB Başkanı Akcan: “Tohumculuk sektörü daha çok genç. Bu nedenle Türk şirketlerinin sermeyesi yabancı şirketlere göre daha zayıf. Yabancı şirketlerin tanıtım ve pazarlama için ayırdıkları bütçelere şimdilik bizim erişmemiz zor. Bu nedenle en az yabancı çeşitler kadar verimli ve kaliteli çeşitlerimizi tanıtmakta zorlanıyoruz. Ulusal gıda egemenliğinin ön planda olacağı önümüzdeki dönemde çiftçilerimizden en önemli talebimiz; milli çeşitlerimizi kullanmalarıdır.”
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) buluşmaları kapsamında her yıl Kartepe Zirvesi’nde yapılan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) EGD buluşması bu yıl 18 Mayıs Pazartesi günü online ortamda gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü EGD Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı online toplantıda sektörü değerlendiren TÜRKTOB ve Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, tohum milliyetçiliği yapılması ve milli çeşitlerin kullanılması çağrısında bulundu.
Bununla birlikte tohumluk üretim maliyetlerinin de azaltılması gerektiğine işaret eden Akcan; “Mazot, enerji, gübre, işçilik gibi ana girdilerdeki artış bizlerin üretim maliyetlerini de artırıyor. Ancak biz bu üretim maliyetlerindeki artışları aynı oranda fiyatlarımıza yansıtmamak için yoğun bir gayretin içindeyiz. Çok değerli çiftçimizin bundan emin olmasını istiyoruz. Üretim maliyetlerinin, vergilerin, döner sermaye ücretlerinin düşmesi, tohumculuk sektörünün finansal kaynaklara ulaşmasının önündeki kısıtların kaldırılması, sektörümüze aktarılacak desteklerin artması bitki üretim materyallerinin fiyatlarının düşmesini dolayısıyla üreticimizin daha çok kazanmasını sağlayacaktır.’’ şeklinde konuştu.
Covid-19 ile gıda milliyetçiliği daha fazla konuşulmaya başlandı
İlk başlarda sadece bir sağlık sorunu olarak görülen Covid-19’un artık ekonomik, sosyal ve siyasi boyutlarıyla daha çok konuşulacağını söyleyen Akcan, salgının etkilerini başta tarım olmak üzere tüm sektörlerde yaşayarak deneyimlediklerini ifade etti.
Akcan; “Uluslararası raporlarda 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu, Covid-19 salgınının da etkisiyle daha ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini vurgulanıyor. Salgın nedeniyle tarımsal üretimin ve gıda tedarikinin zorlaşması ve daha pahalı hale gelmesiyle, küresel düzeyde ‘gıda milliyetçiliği’ olarak adlandırılabilecek şekilde ülkelerin kendi stoklarını muhafaza etmelerine öncelik verdikleri görülüyor.” dedi.
Bu açıdan bakıldığında bitkisel üretimin temeli ve hayvancılıkta da yem bitkileri üretiminin vazgeçilmezi ve en stratejik unsuru olan tohumlukların (tohum, fide, fidan) ve tohumculuk sektörünün öneminin daha iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayan Savaş Akcan, “Ülkemizde gıda güvencesi açısından kıtlık düzeyinde bir sorun yaşanmasını beklemiyoruz. Ancak belirsizlikler her alanda olduğu gibi tarımda da riskleri arttırır. Tarım ve Orman Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar salgının tarım ve gıdada olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri almaya devam ediyor. Burada önemli olan çiftçilerimizin daha çok gelir elde etmesini sağlayacak politikaların uygulanması, desteklerin artması ve çiftçilerimizin ürünlerinin değerinde satılacağını bilmesi.’’ dedi.
Milli Çeşitleri Kullanalım
Türk bitki ıslahçıları tarafından geliştirilen ve yerli firmalar tarafından üretilen tohumluk çeşitlerinin yabancı çeşitlere göre hiçbir eksiğinin olmadığını söyleyen Akcan, yüzde 100 yerli ve milli olarak, başka bir ifade ile tamamen yerli sermayeli şirketlerin yurt içi gen kaynaklarından ıslah edip geliştirdikleri milli tohumlarımızdan, tahıl ihtiyacımızın %70’ini, baklagillerin %97’sini, çayır-mera ve yem bitkilerinin %92’sini ve sebzelerin %60’ını karşıladıklarını, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı, pamuk ve patates gibi tohumluk açığı olan ürünlerde de gün geçtikçe milli tohum çeşitlerinin arttığını kaydetti.
Akcan, “Tohumculuk sektörü daha çok genç. Bu nedenle Türk şirketlerinin sermeyesi yabancı şirketlere göre daha zayıf. Yabancı şirketlerin tanıtım ve pazarlama için ayırdıkları bütçelere şimdilik bizim erişmemiz zor. Bu nedenle en az yabancı çeşitler kadar verimli ve kaliteli çeşitlerimizi tanıtmakta zorlanıyoruz. Ulusal gıda egemenliğinin ön planda olacağı önümüzdeki dönemde çiftçilerimizden en önemli talebimiz; milli çeşitlerimizi kullanmalarıdır. Türk tohumculuk sektörü ve Türkiye Tohumcular Birliği, yerli ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen, milli çeşitlerimizin sayısını artırmak için Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte yoğun gayret içindedir. Bu gayretin sonucu olarak milli çeşitlerimizin sayısı hızla artmaktadır.’’ ifadelerini kullandı.
“Türki Cumhuriyetlerde tohum üretmek istiyoruz”
Küresel salgının Türk tarımı için bir fırsat olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Akcan, “Avrupa’da tarımsal üretimin yoğun yapıldığı ülkeler, aynı zamanda Covid-19’dan en çok etkilenen ülkelerdir. Yaş sebze-meyve başta olmak üzere Avrupa’yı biz doyurabiliriz, destek olabiliriz. Ancak, bunun için her zamankinden daha çok üretmek zorundayız. Bizler de bu amaç ve tüm dünyaya tohum ihraç edebilmek için, Türki Cumhuriyetlerde tohum üretmek istiyoruz.”
Pilot Uygulamalar Ulusal Boyuta Taşınmalı
Küresel salgın sürecinde Tarım ve Orman Bakanlığının aldığı tedbirleri değerlendiren Savaş Akcan, çiftçinin tarımdan kopmaması için 21 ilde belirlenen ürünlerin tohumlarının %75’inin hibe olarak üreticimize verilmesi ve hazine arazilerinin tarıma açılması gibi pilot projelerin tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını, girdi maliyetlerinin düşürülmesi için tüm imkânların seferber edilmesini, çiftçilerin borçlarının çok daha büyük bir kısmının yapılandırılmasını hatta silinmesini talep etti.
Tohumculukta 2019 Verileri
İhracatın ithalatı karşılama oranı geçen yıl %108 idi, bu yıl %125’e çıktı.
TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, son dönemde tohumculuk sektörünün tarımın diğer alt sektörlerine oranla çok daha başarılı bir performans çizdiği söyledi. Tohum, fide, fidan üretimleri ve dış ticaretinde yaşanan yükselişin sürdüğünü kaydeden Akcan, “Birliğimizin kurulduğu 2008 yılında 290 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi 2019 yılında 1 milyon 135 bin tona yükseldi. Tohum ihracatımız ise aynı dönem içinde 70 milyon dolardan 168.4 milyon dolara yükseldi. Ayrıca değer olarak ithalat ile ihracat arasındaki fark 2019 yılında da kapanmaya devam etti. Sadece 15 milyon dolarlık bir açığımız kaldı. İhracatın ithalatı karşıma oranı %92’ye ulaştı. 91 ülkeye tohum ihraç ediyoruz.
Fidanda ise 2008 yılında 21 milyon fidan sertifikalı fidan üreten Türkiye, 2019 yılında bu rakamı 102.8 milyona çıkardı. Beş yıl önce 9 milyon dolarlık ihracat yapan fidancılık sektörü, 2019 yılında ihracatını 37.7 milyon dolara yükseltti. 2019 yılı fidan ithalatımız ise azalmaya devam ederek 2019 yılında 1,8 milyon dolarda kaldı. Türkiye ürettiği fidanların %40’ını ihraç eder konuma geldi.
Türkiye sebze üretim sektörünün yüksek teknoloji ile üretilen modern fidelerle tanışması çok geç olmasına rağmen son 10 yılda üretimimiz tam 100 kat arttırdık. Türkiye 2019 yılında 4 milyar adet sebze fidesi üretti. Örtü altı sebze üretiminin fide ihtiyacının tamamını karşılıyoruz.
2019 yılında ithalatının iki katı kadar, 80.4 milyon dolarlık ihracat yapan süs bitkileri sektörümüz ise küresel salgın sürecinde çok büyük darbe yedi. Nisan ve mayıs ayları tam hasat zamanımızdı. Siparişler durdu, gümrük kapıları kapandı. Yaklaşık olarak 1 milyar TL’lik çiçek çöpe gitti. 500 bin kişi bu işten ekmek yiyor. Kamu kurumları tarafından süs bitkileri talebini canlandıracak acil önlemlerin alınması gerekiyor.’’ ifadelerini kullandı
Tohumculuk sektörü 2019 yılında 286,4 milyon dolar ihracat, 228,4 milyon dolar ithalat yaptı. 58 milyon dolarlık bir dış ticaret fazlamız var. İhracatın ithalatı karşılama oranı geçen yıl %108 idi, bu yıl %125’e çıktı.
Tohumluk üretim maliyetleri azaltılmalı
TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, tohumluk, fide, fidanın üretim girdileri içinde sayılmasına karşın diğer tarımsal ürünler gibi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Akcan, ‘’ Mazot, enerji, gübre, işçilik gibi ana girdilerdeki artış bizlerin üretim maliyetlerini de artırıyor. Ancak biz bu üretim maliyetlerindeki artışları aynı oranda fiyatlarımıza yansıtmamak için yoğun bir gayretin içindeyiz. Çok değerli çiftçimizin bundan emin olmasını istiyoruz. Üretim maliyetlerinin, vergilerin, döner sermaye ücretlerinin düşmesi, tohumculuk sektörünün finansal kaynaklara ulaşmasının önündeki kısıtların kaldırılması, sektörümüze aktarılacak desteklerin artması bitki üretim materyallerinin fiyatlarının düşmesini dolayısıyla üreticimizin daha çok kazanmasını sağlayacaktır.’’ şeklinde konuştu.