Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “Hava şartlarının henüz çiçeklenme aşamasında olan ya da meyveye durmuş ağaçları etkilemesi nedeniyle bu yıl portakal ve zeytini biraz pahalı yiyeceğiz” dedi.
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Mayıs ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında online yapıldı. Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Meclis’te kente, tarıma ve ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Eşini benzerini yaşamadığımız zor günler geçiyoruz” diyerek sözlerine başlayan Çandır, bir yandan sağlığını korumaya çalışan insanların diğer yandan işini korumaya, ayakta kalmaya çalıştığını söyledi. Çandır, “Umuyorum ki, bu zor günleri kısa sürede geride bırakırız” dedi.
Zeytin ve portakalı pahalı yiyeceğiz
Meclis’te tarım sektörünün durumunu özetleyen Başkan Çandır, yaşanan ani yüksek sıcaklık, gece gündüz sıcaklık farkının artması ve fırtınanın henüz çiçeklenme ve meyve tutum dönemini yaşayan ağaçlarda ciddi sıkıntılara neden olduğunu belirtirken, bazı meyvelerde verim ve kalite kaybı olduğunu bildirdi. Portakalda söz konusu nedenlerle yüzde 20 ürün kaybı yaşandığını kaydeden Çandır, zeytinde ise yüzde 30 civarında ürün kaybı beklendiğini bildirdi. Çandır, “Hava şartlarının henüz çiçeklenme aşamasında olan ya da meyveye durmuş ağaçları etkilemesi nedeniyle bu yıl portakal ve zeytini biraz pahalı yiyeceğiz” dedi. Çandır, don nedeniyle açık alandaki bazı ürünlerde de zarar oluştuğunu söyledi.
Yaş meyve sebze ihracatımız arttı
Koronavirüs döneminde sebze üretiminde ve ihraç edilen sebzenin nakliyesinde bazı aksaklıklar görülse de sektörün genel olarak iyi bir dönem geçirdiğini bildiren Çandır, ”Yaş meyve sebze ihracatımız Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24 artış gösterdi” dedi.
Çiçek serada kaldı
Süs bitkilerinin bu dönemden olumsuz etkilenen sektörlerin başında geldiğini kaydeden Çandır, “Kesme çiçekte yüzde 65 ve diğerlerinde yüzde 100 oranında ürünler serada kalmış durumdadır. İhracat mart ayında yüzde 14, Nisanda yüzde 21 Ocak-Nisan döneminde ise yüzde 11 düşmüştür” diye konuştu. Çandır, Antalya’nın Ocak-Nisan dönemi toplam ihracatının yüzde 1.5, tarım ihracatının ise yüzde 12 arttığını bildirdi. Turizm ve dış piyasaya yönelik üretim ve ticaret yapan su ürünleri sektöründe de işlerin durduğunu belirten Çandır, “Ancak önceki gün su ürünlerine bir destekleme kararı çıktı” dedi.
Tıbbi aromatik bitkilere talep arttı
Otel, restoran, okul, üniversite ve resmi kurum yemekhanelerinin kapanması nedeniyle et, süt ve süt mamulleri, reçel, pekmez, lokum, mantar, zeytin ve zeytinyağı gibi ürünlerin toptan satışlarının durma noktasına geldiğine dikkat çeken Çandır, “ Et sektöründe ramazan ayının da etkisiyle perakende de artış görülmüştür” dedi. Çandır, arı yetiştiriciliğinde bir problem yaşanmadığını ancak sıcaklığın etkilerinin ne olacağının henüz kestirilemediğini de söyledi. Tıbbi aromatik bitkiler sektöründe özellikle sağlık yönünde iş alternatif tıp ürünleri olması nedeniyle artış görüldüğünü belirten Çandır, “Tıbbi aromatik sektörü salgın ve sonrasında olumlu etkilenecek sektörlerden biri olacak” dedi. Çandır, hububat sektörünün hava koşulları nedeniyle verim, kalitede iyi bir dönem yaşadığını bildirdi.
Hava kargo taşımaya destek geldi
Koronavirüsün ülkede görülmesiyle birlikte Borsa’da, işletmelerde sağlık önlemlerini artırdıklarını belirten ATB Başkanı Çandır, üyelerin görüşleriyle sektörel sorunları, talepleri ve çözüm önerilerini içeren anketler yaptıklarını, raporlar hazırladıklarını, resmi yazılarla bunları ilgili kurumlara ilettiklerini kaydetti. Çandır, “Taleplerimizin takipçisi olduk. Dışişleri Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, Ticaret Bakanı ile TOBB Başkanımızın katılımıyla düzenlenen tüm toplantılarda da bu taleplerimizi dile getirdim ve anlık sorunlarımızı direkt olarak paylaşma imkanı buldum. Sektörümüzün çeşitli ötelemelerden faydalanabilmesi için mücbir sebep kapsamına alınması talebimiz henüz uygun bulunmasa da tarımsal dış ticaretin dünya ile rekabetçi koşullarda yapılabilmesi için hava kargo taşıma giderlerinin desteklenmesi talebimiz uygun bulunmuştur. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Mücbir sebep kapsamı genişletilsin
Üyelerden gelen ve ilgili yerlerde ilettikleri taleplerin bir bölümünün olumlu sonuçlandığını, bir bölümünün kısmen gerçekleştiğini bildiren Çandır, güncel taleplerini şöyle sıraladı:
“Mücbir sebep kapsamının genişletilmesi, kamudan kesinleşen alacakların ödenmesi, KDV alacağı kadar koşulsuz/şartsız KGF kefaleti sağlanması, kira destek mekanizması geliştirilmesi, geçici verginin birinci taksitinin ikinciyle birleştirilmesi, normalleşme döneminde esnek çalışmanın kolaylaştırılması, kısa çalışma ödeneğinin süresinin uzatılması”
standartlarımızı yükseltmeliyiz
İş yapma biçimi ve donanım düzeyi itibariyle koronavirüs dönemine en hızlı ayak uyduran sektörlerinin bilişim, sanayi ve tarım olduğunu söyleyen Çandır, “Ticaret sektörü iş yapma biçimi itibariyle turizm ve lojistik sektörlerinden daha iyi, donanım düzeyi itibariyle ise daha geride yer almaktadır. Dolayısıyla tarım başta olmak üzere tüm sektörlerdeki işletmelerimizde standartlarımızı yükseltmeli, iş planlarımızı daha fazla veri ile tasarlamalı, risk senaryosu sayımızı artırmalı ve tüm performans ölçümleme kriterlerimizde değişikliğe gitmeliyiz” diye konuştu.
Virüsle yaşamayı öğreneceğiz
Yapılan çalışmalar ve açıklamalara göre salgının sona ermesi ve eskisi gibi normal hayatımızı sürdürmemizin mümkün görünmediğini kaydeden Ali Çandır, “Buna karşılık kademeli ve korumalı bir ekonomik ve sosyal hareketlenme yaşamaya başlayacağız. Bu hareketlenmenin adı ister yeni normal olsun ister başka bir şey; esas olan, virüs ile yaşamayı öğrenmemizdir. Tedbirleri tavizsiz uygulamamız da hayati önemdedir. İş hayatımızla ilgili öğreneceklerimiz de belirli oranda buna bağlıdır” dedi.
Borç ve maliyet yönetimi
Önümüzdeki dönemde iş ve ekonomik hayatın temelini iki konunun oluşturacağını bildiren Çandır, şunları söyledi:
“Bunlardan ilki borç yönetimi, ikincisi ise maliyet yönetimi olacaktır. Büyük darbe alan iş hacminin yarattığı ciro ve tahsilat sorunlarının kaçınılmaz sonucu olarak mevcut borçlarımızı daha da artırmak zorunda kaldık. Ödemeler sistemimiz de ciddi tıkanıklığa uğramış durumdadır. Önümüzdeki günlerde iş hayatının kademeli hareketlenmesiyle yavaş bir hızda ve düşük bir kapasitede çalışma söz konusu olduğunda ilk karşı karşıya kalacağımız sorun, yüksek maliyetler olacaktır. Özellikle sabit maliyetlerimizin yükü, bizleri alışık olmadığımız ölçüde zorlayacaktır. İnsanlarımızın gelirleri de ciddi boyutta erozyona uğramışken talepte kısa sürede canlılık beklemek doğru olmayacaktır. O halde bir taraftan borçlarımızı diğer taraftan da maliyetlerimizi yönetmeye odaklanmalıyız.”
Antalya ekonomisi daralma kıskacında
Döviz hareketliliğinin tetiklediği krizlerden Antalya’nın başarıyla çıktığını anımsatan Çandır, “Ancak bu defa Antalya ekonomisi, ülkemiz ortalamasının çok üzerinde bir zorlukla ve daralmayla karşı karşıyadır. Karar vericilerimizden taleplerde bulunurken kentimizin içinde bulunduğu bu aşırı zor durumun dikkate alınmasını her seferinde dile getirdik. Getirmeye de aynı kararlılıkla devam edeceğiz” diye konuştu.