“Et ithal edilmemesi için çabalıyoruz”

0
968
Süt üretiminde iyi bir noktaya gelindiğini anlatan Çelik, “Fazla sütle ilgili fiyat düşürmek ahlaki değildir.” dedi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, 1 milyon 150 bin ton et üretildiğini bildirerek, ithalat yapmamak için çabaladıklarını ve bu noktada hayvan varlığını arttırmak istediklerini söyledi.

Bakan Çelik, Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı’na katıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve kurum temsilcilerinin de katıldığı toplantıda lisanslı depoculuğun önündeki engelin kendileri olduğuna belirten Çelik, “Başkası değil ki. Destekte çıkarmışız. Lisanslı deponun yüzde 50 kira desteğini veriyoruz. Karşılasak da bir şey olmuyor ki. Çünkü kamu işin içinde. Olmamız gereken yerde olmamız gerekiyor. Olmamamız gereken yerden elimizi çekmemiz gerekiyor. Gerekli talimatı verdim. Şimdi de hızlı bir şekilde lisanslı depoculuğun önünü açacak ve bu konuda atılması gereken ne adım varsa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak biz atmaya hazır olduğumuzu belirtmek isterim. Fiyat düşerse ürün depoya girecek, artarsa depodan çıkacak. Yapacağımız şey belli. Kağıtlar elimizde. O kağıtlarla uğraşmak varken bu kadar hantal bir yapıyı sürdürmenin doğru olmayacağı kanaatindeyiz.” diye konuştu.

celik_tobb

“Ayfon’da canlı hayvan borsası açılacak”

Canlı hayvan borsalarının hayvancılığın gelişmesi açısından son derece önemli olduğunu anlatan Çelik, “Afyon’da yakında canlı hayvan borsası açılacak. Hayvancılığın bir anlamda lisanslı depolar gibi hayvancılığa uygulanması anlayışı içerisindeyim. Lisanslı depo anlayışı çerçevesinde hizmet versinler düşüncesindeyim.” ifadelerini kullandı.

İdari yapı ile ilgili yeni çalışmaların yapıldığını aktaran Çelik, şunları kaydetti:

“İdari yapımızı masadan ziyade sahada, masadan ziyade tarla da nasıl sevk edebiliriz diye değerlendirmeler yaptık ve bizim 16 bin personelimiz ile her işletmeden sorumlu teknik elemanların olduğu idari yapılanmaya doğru gidiyoruz. İstatistiki verilerin çok daha sağlıklı olması için bizzat alandan merkeze verilerin takip edildiği bir sistem önümüzdeki günlerde hayatiyet bulacaktır.”

Tarımsal ve hayvansal desteklemelerle ilgili yapılan çalışmalarda son aşamaya gelindiğini dile getiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şuan da 11,6 milyar liralık destekler gerçekleşecek. Çiftçilerin eline bir imkan geçti diyebileceğimiz bir destekleme modelinin de son aşamasına gelmiş bulunmaktayız. Sertifikalı tohum çok önemlidir. 1 milyon tona ulaştık. Ne zaman 3-4 milyon tona geliriz, işte sözü edilen ülke. Ama dünden bu güne geldiğimiz nokta hiç küçümsenecek bir nokta değildir. Burada durmak değil, bunu 2-3 milyon tona doğru taşıma hedeflerimize yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aynı şey hayvansal varlığımız için de geçerlidir. Bugünlerde et meselesi konuşuluyor Türkiye’de. Hayvansal varlığımızın da arttırılması ile ilgili çalışmamız gerekiyor. TİGEM, iki şeye odaklanacak. Bunlardan birincisi sertifikalı tohum. Diğeri ise damızlık hayvan. Bu çalışmalar hızlı bir şekilde TİGEM bünyesinde var. Şu an da 13 bin civarında damızlık varlığımız var. Neden 100-200 bin olmasın. Bu konuda yoğun bir gayret içerisindeyiz.”

Bitkisel üretim konusunda havza bazlı desteklemelere ve üretim modeline 1 Ocak 2017 tarihinde geçileceği açıklayan Çelik, “Şuan da uzun yıllar çalışmalar içerisinde 30 havza belirlenmiş. 30 havzanın alt havzaları da var. Oralarda da alt birimlerde de ne, nasıl ve ne kadar üretilir çalışmaları tamamlanmış durumda. Havza bazlı üretime geçiş ile ilgili nihai değerlendirmelerimizi ayrıntılı bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Bu yıl zaten yıl ortasına gittiğimizden dolayı daha sağlıklı olması için çalışmamızı 5-6 aylık süre içerisinde tamamlıyoruz. 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren havza bazlı destek sistemine geçmiş olacağız.” şeklinde konuştu.

“Haydi gel köyümüze geri dönelim projesi”

35 yaş altı gençlere dönük 30 bin TL hibe ve 50 bin TL faizsiz kredi desteği olduğunu kaydeden Bakan, bunu bir projeye dönüştürmek istediklerini söyledi.

Faruk Çelik, “Biz bunu köye dönüş projesine dönüştürelim diyoruz.i Haydi gel köyümüze geri dönelim. Bu olması gereken bir şey. Ne oldu bizim köylerimize. Niye biz güzel meralarımızı terk ettik. Şehre gelelim ama köydeki bu potansiyeli değerlendirecek kardeşlerimizin de oraya dönmesi ile ilgili bu destek politikalarımızı gençlerimize hibe olarak verip, onların köyde üretime teşvik edilmeleri ile ilgili son derece önemli bir programı da belki Sayın Başbakanımıza açıklarlar.” şeklinde konuştu.

“Fazla sütle ilgili fiyat düşürmek ahlaki değildir”

Süt üretiminde iyi bir noktaya gelindiğini anlatan Çelik, “Fazla sütle ilgili fiyat düşürmek ahlaki değildir.” dedi.

18,5 milyon tonu aşan bir süt üretiminin olduğuna işaret eden Çelik şunları söyledi:

“Burada son günlerde tartışılan, bakanlık sanki bir baskı aracıymış gibi serbest piyasaya müdahale eden bir durum varmış gibi yaklaşım belli çevreler tarafından pompalanmaya çalışılıyor. Tümüyle yalandır. Bizim Et ve Süt Konseyi bir araya geliyor. İçinde sanayiciler ve bütün kesimler var. Kendileri sütün litresi 1 lira 15 kuruş diyorlar. Kendileri belirliyorlar. Fazla sütle ilgili fiyat düşürmek ahlaki değildir. Sanayicilere buradan sesleniyorum; sizin belirledğiniz fiyat. Size kimse demedi ki 1 lira 15 kuruş belirleyin diye. O halde burada pazar daralması varsa gelin birlikte konuşalım. 4 bin 500 lira süt tozunun tonuna destek veriyorum. Bunu getirip üreticiye fatura etmenin bir anlamı var mı? Kendi bindiğin dalı kesiyorsun. Yarın sütü nereden bulacaksın. Süt konusunda iyi bir noktaya geldik. Bunun sürdürülebilirliğini beraber sağlayacağız. Senin sıkıntını Bakanlık anlıyor. O halde sende üreticinin sıkıntısına ortak olacaksın.”

“Eti ithal etmenin yolu hayvan varlığını arttırmaktır”

Etle ilgili üretimde 1 milyon 150 bin tona ulaşıldığını belirten Çelik, eti ithal etmemenin yolunun hayvan varlığını arttırmak olduğuna işaret etti.

Eti ithal etmeme çabası içerisinde olduklarının altını çizen Faruk Çelik, şöyle devam etti:

“Etmemenin yolu ise hayvan varlığını arttırmaktır. Bunun yolu belli. Hayvancılıkla meşgul olan kardeşlerimize destek vererek hayvan varlığını arttırmamız gerekiyor. Yoksa işin kolayı var. 1-2 yıl alkış alırsınız. Etin fiyatını 15 liraya indirirsiniz. Dersiniz ki et fiyatları ucuzladı. Bizim derdimiz hayvan varlığını arttırarak piyasada dengeli bir şekilde hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyan bir anlayışı hakim kılmak. Onun için ne yaptık biz halkın çok tükettiği kıymanın kilosuna 32 lira, 34 lira da kuşbaşının kilosuna dedik. Ben mi dedim. Böyle bir şey yok. Yetiştiricilerle, besicilerle oturarak bu kararı aldık. Biz size bonfileyi kaça alıp satıyorsunuz diye sormuyoruz. Dışarıdan canlı hayvan buraya daha düşük hale gelecek. Bunun yollarını da biliyoruz. Bu da üreticinin maliyetini düşürmek demek. Bu maliyet düşerse et fiyatını da düşürelim. Üreterek et fiyatını düşürelim. Girdileri düşürerek et fiyatını düşürelim. İnşallah bu girdileri düşürerek et fiyatlarını düşürecek bir anlayışı destekliyorsak kasaplara sesleniyorum. Bu kararları biz birlikte aldık. Bu güzel geleceği ancak ortak akılla sürdürebilir hale getirebiliriz. Yoksa fevri çıkışlarla et ithal edersiniz, bütün hayvanlarınızı kesime gönderirsiniz, hayvan varlığınızı düşürürsünüz sürekli ithal eden bir duruma gelirsiniz. Hayır. Bizim çok cüzi bir ithal ihtiyacımız var ve bunu da ortadan kaldıracak hayvan varlığımızı oluşturacağız. Ekmek için de aynı şey için geçerlidir. Türkiye’de şuan da 40 ilde 85, 70, 75, 65 kuruşa 250 gram ekmek satılırken aynı ekmeği 1 lira 25 kuruşa satanlar hesap veremiyor. Bizde bunu bu arkadaşlara bırakmayacağız diyoruz. Çünkü vatandaşın zaruri ihtiyacı bu. Olmaz. Yani birisi 75 kuruşa ekmeği satarak kazandığını söylerken, maliyetler ortadayken 1 lira 25 kuruşu ne adına söylüyorsunuz. Maliyetler ortadayken serbest piyasaya dayanarak işletme hatalarını vatandaşa yükleyemezsin senin işletme hatan sanadır. Bunların hep beraber takipçisi olacağız.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz