Migros, BİM ve A101 dünya perakende liginde

0
4609
Migros, BİM ve A101 dünya perakende liginde

Deloitte’un her sene merakla beklenen Perakendenin Küresel Güçleri 2019 raporu yayımlandı. Dünyanın gelir açısından en büyük 250 perakendecisinin elde ettiği toplam gelir 4,53 trilyon ABD doları oldu. Raporda Türkiye’yi, listede yıllardır yer alan BİM Birleşim Mağazacılık A.Ş., geçen yıl da listede bulunan Migros Ticaret A.Ş. ve bu yıl listeye ilk defa giriş yapan A101 temsil ediyor. BİM ve A101, ayrıca 2017 mali yılında en hızlı büyüyen 50 şirket arasında yer alıyor.

Deloitte, Perakendenin Küresel Güçleri 2019 raporunu yayınladı. Rapora göre en büyük (toplam gelir anlamında) 250 perakende şirketi 2017 mali yılında %5,7 oranında bileşik büyümeyi temsil eden toplam 4,53 trilyon ABD doları gelir elde etti. Listede yer alan şirketlerin perakendeden elde ettikleri yıllık gelirlerin ise ortalama 18,1 milyar dolar seviyelerinde olduğu görülüyor.

Perakendenin en güçlü üç ismi, listede ilk 10 arasındaki yerini korudu. İlk 10’şirketin %6,1’lik ortalama büyüme oranı, ilk 250’nin %5,7 olan büyüme oranını geride bıraktı. Diğer yandan ilk 10 şirketin net kar marjları, hem bir önceki yılla hem de ilk 250 şirketle kıyaslandığında daha zayıf oldu. Bunun nedenini ise; ilk 10 perakendeciden sekizinin yükselen maliyetler, pazarda artan rekabet ve şeffaflığa bağlı olarak düşen fiyatlandırma gücü ile dijital dönüşüme yatırım yapma ihtiyacının giderek daha yoğun şekilde baskı altına aldığı hızlı tüketim sektöründe faaliyet göstermeleri oluşturdu. 2017 mali yılında, ilk 10’da yer alan şirketlerin gelirleri listede yer alan 250 şirketin toplam gelirinin %31,6’sına tekabül etti.

Tüm liste içerisinde hem listeye giren şirket sayısı (138) hem de ortalama gelir (21,7 milyar dolar) açısından en öne çıkan sektör ise hızlı tüketim oldu. Hızlı tüketim sektöründe faaliyet gösteren bu 138 şirket, toplam gelirin %66,2’sini oluşturuyor.

Hande Özdiler

Deloitte Türkiye Perakende Sektörü Lideri Hande Özdiler; raporun öne çıkan sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “Listedeki ilk üçün geçen yıl ile aynı kaldığını görüyoruz. Geçen yıl 4 basamak atlayarak listeye 6. sıradan giriş yapan Amazon ise yükselişini sürdürerek 4.’lüğe yerleşti. Türkiye’nin temsili açısından sevindirici bir gelişme ise; sıralamanın düzenli oyuncularından BİM’in ve geçen yıl da listede de bulunan Migros’un yanı sıra, A101’in ilk defa devler listesine giriş yapması… Üstelik A101’in en hızlı büyüyen 50 perakendeci arasında 5. olarak önemli bir başarıya imza atması da mutluluk verici…”

Deloitte Tüketim Endüstrisi Lideri Özkan Yıldırım ise; “2018 yılının başına kadar güçlü büyüme gösteren küresel ekonomi bugün yavaşlama ile karşı karşıya… Küresel ticaretteki düşüş, artan faiz oranları, dünya genelinde finansal koşulların sıkılaşması perakende sektöründe de etkisini gösterecektir. Perakendeciler için bu değişim; yükselen tüketici fiyatları, tüketici harcamalarında daralma ve küresel tedarik zincirinde bozulma anlamına gelebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Migros ve BİM’den sonra bu yıl A101 de devler arasında…

Listede 150. sırada yer alan BİM Birleşik A.Ş., geçtiğimiz sene 6,6 milyar olan gelirini bu yıl yaklaşık 6,8 milyar dolara yükseltti. BİM, 2012-2017 yılları arasında %20,1’lik büyüme elde etti.

Migros Ticaret A.Ş. ise geçen yıl 3,6 milyar dolarlık geliriyle 247. sırada bulunurken, bu yıl 4,2 milyar dolar ile 225. sıraya yerleşti ve devler ligindeki yerini sağlama aldı. Migros, en hızlı büyüyen 50 şirket sıralamasında da 37’den 25’e yükseldi. Bu hızlı büyümenin en büyük nedeni ise Migros Ticaret A.Ş.’nin, Kipa’nın %96,25 hissesini alması oldu.

Listenin sürpriz çıkışını yapan A101 Yeni Mağazacılık A.Ş., 3,8 milyon dolar ile 237. sıraya yerleşti. A101, en hızlı büyüyen 50 perakendeci arasında 5. olarak da önemli bir başarıya imza attı.

Sektörü etkileyecek 4 ekonomik trend

Raporda yer alan ve perakende sektörüne en fazla etkisi olacak dört ekonomik trend ise şöyle:

  • Korumacı politika, yatırımı ve ticareti engelliyor: 2018 yılında ABD hükümeti, ticaret açığını azaltmak için ticaret politikalarında çarpıcı bir dönüşüm başlattı. Politika, mevcut ticaret ortaklıklarının incelenmesine ve ticaret tarifelerinin uygulanmasına dayanıyor. Bu tarifeler fiyatları yükselterek tüketici satın alma gücünü azaltmakla beraber; madde ithal eden şirketlerin üretim maliyetini artırıyor. Bu nedenle, tarifeler ihracatın rekabetçiliğine zarar veriyor ve kurulmuş küresel tedarik zincirlerini bozuyor.
  • ABD para politikası küresel varlık piyasalarını sallıyor: Daha yüksek bir enflasyon beklentisi yaratan ekonomi ile ABD Federal rezervi, kısa vadeli faiz oranlarını yükseltiyor. 2018 yılındaki asıl etki, yükselen piyasa para birimlerini baskılayan doların değerini artırmaktı. Böylece merkez bankalarını faiz oranlarını yükseltmeye ve dünya genelinde hisse senedi fiyatlarında düşüşe neden oldu. 2019’da ise daha fazla mali sıkılaşma bekleniyor. Bu da kredi piyasalarında ve gelişmekte olan piyasalarda daha fazla strese neden oluyor.
  • Çin ve Avrupa’da büyüme yavaşladı, Amerika’da ise zirveye ulaştı: 2018 yılında, kilit pazarlarda ekonomik büyüme yavaşladı. Avrupa’daki, yüksek enerji fiyatlarının, dolardan daha değerli avronun ve ticari belirsizliğinin bir araya gelmesi yavaşlamaya sebep oldu. Çin’deki aşırı kapasite yatırımı bastırdı, aşırı değerlenmiş para ihracatı ve ticari belirsizlikler her ikisine de zarar verdi. ABD’de, büyüme vergi indirimi sayesinde 2018 yılında güçlendi ancak yılsonuna doğru yavaşlama belirtileri de kendini gösterdi. Küresel büyümenin 2019’da daha da yavaşlayacağı yönünde yaygın bir beklenti oluştu.
  • Enerji ve hammadde fiyatları gidişatı tersine çevirdi: 2018 yılındaki fiyatların hızla düşmesinin sebepleri arasında küresel talebin yavaşlaması, ABD’de yavaşlama beklentisi, ABD’nin ham ürün hacmindeki artış ve ABD dolarının değer kazanması vardı. Diğer hammaddelerin fiyatları da benzer nedenlerle düşmeye başladı. 2019 yılında da bu eğilimin devam etmesi bekleniyor. Özellikle gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere tüketime dayalı büyüme modeline sahip ülkelerde enflasyonla mücadele baskısının üretici olan ülkelerde finansal stres yaratması öngörülüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz