Türkiye’de yaklaşık 1 milyar dolarlık bir pazara sahip olan şifalı bitkiler ve baharatlar pazarı, eczacı meslek kuruluşları ve ilaç firmaları nedeniyle günümüzde zor bir süreçten geçiyor. Bu pazar içinde olan ve küçük esnaf olarak bilinen yaklaşık 7000 aktar, ilaç firmalarının pazardan pay kapma savaşı nedeniyle kapanma tehlikesiyle karşı karşıya…
Tüm Aktar, Baharatçı, Tıbbı ve Aromatik Bitki Yetiştiricileri Derneği (TABDER) Genel Başkanı Ayhan Ercan, asırlardır süregelen aktarlık geleneğinin, son dönemlerde eczacı meslek kuruluşları ve ilaç firmalarının bu pazardan pay kapmaya çalışmasıyla adeta yok olmak üzere olduğunu söyledi. Ercan, son yıllarda faydaları bilimsel olarak kanıtlanan susam yağı, kantaron yağı, bal, arı poleni, arı sütü, propolis, zencefil, zerdeçal, tarçın, ıhlamur, kekik, kimyon, yeşil çay gibi birçok ürünün, eczacı kuruluşlarının ve ilaç firmalarının baskısı ve ilaç piyasasında düşen kâr marjları dolayısıyla aktarlarda satışının yasaklanması söz konusu olduğunu ifade etti. Bu durumun Türkiye’deki yaklaşık 1 milyar dolarlık bir pazara sahip olan şifalı bitkiler ve baharatlar pazarını ciddi bir şekilde etkileyeceğini belirten Ayhan Ercan, yasaklamanın aktarlık yapan 7000’den fazla küçük esnafın kapanması anlamına geldiğini, küçük üreticileri kayıt dışı üretim olan, merdiven altına iteceğini ve çok da sağlıklı denetlenemeyen internet ortamından kontrolsüz satışı artıracağını söyledi.
“İlaç firmaları rant elde etmeye çalışıyor”
TABDER Genel Başkanı Ayhan Ercan, son dönemlerde özellikle ilaç piyasasında düşen kâr marjları sonrasında eczacı meslek kuruluşları ve ilaç firmalarının, aktarlarda satılan ürünlerin yasaklanması için çeşitli propagandalara başvurduklarını, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nı doğru bilgilendirmediklerini anlattı. İlaç firmalarının toplum sağlığından ziyade işi sadece ranta döktüğünü belirten Ercan, şöyle konuştu: “Aktarlar, halkın vazgeçilmezi, halk reçeteleri için ‘can simidi’dir. Eski Tıp, Tıbbi Nebevi, Osmanlı Tıbbı hekimlerinin uyguladığı reçetelerin ve kitapların 700 sene yani tam yedi asır boyunca Avrupa tıp fakültelerinde okutulmuş, İbni Sina’nın asırlarca uygulanan reçetelerinin hammadde kaynağı olmuştur. Ancak bilindiği üzere özellikle ilaç piyasasında düşen kâr marjları sonrasında eczacı meslek kuruluşları, ilaç firmaları ve ecza depoları takviye edici gıdalar hakkında propaganda ve lobi faaliyetlerine başladı. Gerekçe olarak toplum sağlığı gösterilse de amaç sadece eczanelere para kazandırmak ya da kazançları artırmaktır. Böyle bir uygulamanın başlanmasının sonuçları ise aktarlık mesleğinin sona ermesi ve 7000 aktarın kapanması anlamına gelmektedir.”
“Aktarlık geleneğinin geleceği için destek bekliyoruz”
Sosyal medyada bu konuda halktan büyük destek gördüklerini belirten Ayhan Ercan” Bizler TABDER olarak yüzyıllardır süregelen bu mesleğin ayakta kalması adına gönüllü çalışmaktayız. Sesimizi duyurabilmek, yüzlerce yıllık bu mesleğin birilerinin rant kavgasına kurban edilerek yok olup gitmemesi adına herkesin desteğini bekliyoruz.” dedi.