Virüs Çok Şeyi Değiştirdi, Değiştirecek!..

0
748
Hayati Tosun / [email protected]

Çin’de başlayıp tüm dünyayı saran lanet salgın her yerde can almaya devam ediyor, ama iş bununla da bitmiyor. Herkesi bir anlamda şartlı hapis cezasına mahkum etmiş gibi cezalandırırken, toplumsal yaşamı da adeta felç ediyor.

İnsanlar günlerini ‘bugün kaç kişi ölmüş?’, ‘Hangi yasak ve kısıtlamalar gelecek!’ stresi içerisinde geçiriyor. Gerginlik her geçen gün artarken, psikolojiler de hızla bozuluyor.

Bir yandan sıkışıp kalınmış mekan ve onun getirdiği gerginlikler, diğer taraftan şartların getirdiği iş ve gelir kayıplarının yansıması sonucu yaşanan ekonomik sıkıntılar. Yaşadığımız üzere her geçen gün daha da derinleşerek devam ediyor.

Hastaneler ve sağlık kuruluşlarındaki yoğun hareketlilik can acıtırken, sağlık çalışanlarının canlarını hiçe sayarcasına verdikleri mücadele ise takdire şayan.

Unutmayalım, UNUTULMASIN !..

Kimse bu yapılan özverili çalışmaları üç günlük alkış eylemi ile de geçiştiremez.

Daha geniş bir pencereden bakacak olursak, bunlar buz dağının görünen yüzü diyebiliriz. 25 Mart 2020 tarihinde anons edilen herkesin büyük umutlarla beklediği destekler, halen tam anlamıyla uygulamaya konamamıştır.

Sektör ve ölçek olarak ayırmaksızın tüm sanayi esnafı ve çalışanı şu an perişan durumda. Bir taraftan mevsimsel etkinin en yoğun hissedildiği kış sezonu atlatılmaya çalışılırken, diğer taraftan talepteki daralma herkesi ciddi anlamda sıkıntıya sokuyor.

Tüm İş Dünyası, ekonomik paketin yansımalarını ÇOK ACİL olarak bekliyor.

Ben ticaretin de içinde olan biri olarak, devletin sözde anons ettiği destek sürecinden bu güne kadar kayda değer bir hareket olmadığını söyleyebilirim. Mevsimsel olarak da sezonumuz olan tarımda, stratejik ve öncelikli sektör olması sebebiyle çalışmaya devam ediyoruz. Tabii ki kişisel hijyen, toplumsal sağlık kuralları ve devletin aldığı kararlara da uyarak.

Devam eden üretim sezonunun gidişine bakacak olursak, azalan üretim,        arz-talep dengesindeki bozulma, enflasyonu da beraberinde getirecek gibi gözüküyor. Esas merak ettiğim, bu süreç sonunda üreticinin emeği, alın teri olan ürünlerin pazarda karşılığı değeri bulup bulamayacağı.

Herkes ciddi anlamda KAYGILI !

‘Dibi gözükmeyen kuyuya ip salınmaz’ derler ama yapacak başka bir şey de yok. Sağlık kadar, insanımızın yeterli ve dengeli beslenmesi de önemli, yani çalışmaya devam edeceğiz.

İnsanlarımızın AÇ KALMAMASI lazım. Bunu, Cuma akşamı geç saatte ilan edilen ‘’Sokağa Çıkma Yasağı Kararı ‘’sürecinde üzülerek yaşadık ve gördük. İnsanlar sağlıklarını hiçe sayarcasına sokağa, bakkal, market, fırın ve ihtiyaç göreceği diğer yerlere adeta hücum etti. 

Kimse ‘’Dört Maymun ’’u Oynamamalı, OYNAYAMAZ !..

Buna en başta DEVLET ve YÖNETENLER de dahil.

Globalde, dünyadaki gidişata da bakacak olursak, salgının ilk üç ay içindeki maliyeti bence trilyonlarca dolar.

Yeni bir dünya düzenine geçişin maliyeti de zaten küçük olamaz!..

Bunun, bizim ülkemize yansımasını ise kestiremiyorum. Neden derseniz?  

Bir tarafta imkansızlıklardan, paranın yokluğundan bahsediyor, yardım kampanyaları düzenliyorsunuz, diğer taraftan dudak uçurtan projelerin ihalelerini yapıyorsunuz. Bu asla kabul edilemez.

Tabii burada bir şeyi atlamamak, hatta yüksek sesle ifade etmek istiyorum. Yöneten erk her kim? kimler ise? SEÇİLMİŞ TÜM YEREL YÖNETİMLERİ karar ve eylem süreçlerine dahil etmeli, insanlarımızın maduriyetini giderecek tüm çalışmaların önü açılmalıdır.

Unutmayalım SİYASET HALK İÇİN’dir.

TCMB’nin toplam rezervleri corona virüsüne karşı alınan önlemler ve artan kamu döviz arzı nedeniyle şubat ayı sonundan beri düşüşte olup, 89.6 milyar $’a gerilemiş durumdadır.

Ekonomi uzmanları, sürecin bir dış kaynak olmadan devam edebileceğini ancak bunun TL’da yeni baskı, yavaş toparlanma ve daha uzun süreli işsizlik gibi etkiler doğurabileceğini de belirtmektedirler.

Bu nedenle Türkiye’nin Finans Yöntemi öncelikli sektörleri, ihtiyaçlara göre acilen belirlemeli ve ona göre yol ve eylem planlarını uygulamaya koymalıdır.

Belirsizlik ve yaşanan süreç, bir taraftan kur üzerinde baskı yaparak ithal ürünlerde fiyat artışını körüklemekte olup, diğer taraftan da arz talep dengesi kurulamayan ürünlerde fiyat artışları ile enflasyona sebep olmaktadır.

İthalata bağımlı sektörler ise ciddi sıkıntı içerisindedir. Diğer taraftan ise, Çin’de yaşanan sıkıntılar bize başta AB olmak üzere, farklı ülkelere de ihracat yapabilme konusunda yeni fırsatlar çıkarmıştır.

Kısaca değerlendirdiğimizde ekonomide koronavirüs etkisi, herkes için        Hem tehdit, hem de fırsattır!..

İyimser bir beklenti ile şunu ifade etmek istiyorum; bu kriz insanların, şirketlerin, devletlerin kendilerine çeki düzen vermesi ve bundan sonrahayatlarına daha insancıl, eşitlikçi ve bütüncül şekilde devam etmesi için önemli bir fırsat, hatta bence EN ÖNEMLİ FIRSATTIR!..

Şunun özellikle altını çizmek istiyorum, bu kriz 2008 yılında yaşadığımız krizden çok çok daha ağır bir KRİZDİR.

Yalan hikayeye gerek YOK.

Bu kriz kimseyi TEĞET GEÇMEYECEK!..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz