Ana Sayfa Ev Dışı Tüketim İşadamlarına Tayvan Notları…

İşadamlarına Tayvan Notları…

0
1269

Fikri Türkel / Ekonomi Yazarı, İletişim Danışmanı / @FikriTurkel

İş gezisine çıkacak işadamları için Uzakdoğu, en çok soru alan bölgelerin başında geliyor. Dünyadaki en cazip bölgenin de Pasifik ve Doğu Asya olduğunu söyleyebiliriz.

Endişe ve merak arasındaki bu bölgeye iş gezisine çıkacaklar için faydalı olabilecek notlarımı bu sefer Tayvan bağlamında ele almak istiyorum.

Uzakdoğu’nun hızla yükselen ekonomileri iş dünyası için potansiyel fırsatlar sunuyor. Dil sorunu, yemek kültürünün farklılığı, güvenlik endişesi ve yaşam kültürü potansiyel fırsatlara koşmak için tedbirli adım atmayı gerektiriyor.

Çoğu iş insanı ve girişimci güvenlikten önce yemekleri soruyor. Haliyle yolculuk, konaklama ve yemek uzak seyahatler için gerçekten de iyi bilinmesi gereken noktalardır. 

Tayvan’ın en önemli kurumlarının başında Taiwan Trade Center (TAITRA) geliyor. Çoğu devlet, Tayvan’ı resmi olarak tanımadığı için diplomatik ve ticari ilişkilerde en önemli resmi bağlantı noktası TAITRA oldu. Bir nevi elçilik ve konsolosluk ve ticari ataşelik gibi hizmet veren bir yapıdır. Çok dinamik ve ikili ilişkilerde esnek bir yapısı olduğunu söyleyebilirim. 

Bu ülkeye yapılacak iş gezileri ve fuar katılımları öncesi mutlaka TAITRA ile ilişkiye geçilmesini tavsiye ediyorum. 

Tayvan hakkında genel bir bilgi nasıl bir ülkeye gittiğimiz hakkında bir resim ortaya koyacaktır. 

Tayvan’a ikinci gidişim. On yıl önceki gidişimde iki amaç vardı: Bir “Çayevi” fizibilitesi yapmak ve oğlum için eğitim fırsatlarını araştırmaktı. İkinci gidişim ise Taiwan Trade Center (TAITRA) davetiyle gıda sektörü, gıda makinaları ve gıda fuarcılığı (Food Taipei) üzerine gezi ve incelemede bulunmaktı. 

Tayvan Mutfağının yaygın adı Formosan’dır. Çünkü Tayvan‘ın eski adı Formosa‘dır. “Güzel Ada” anlamına gelen bu ismi, adaya 1544’te gelen Portekizli denizciler vermiştir. 

Portekizliler, Tayvan‘ı sömürgeleştirmeye çalışmamışlardır. Zaten Portekizliler’den sadece bir ad kalmıştır. 1624-1662 seneleri arasında yaşanan kısa süreli Hollanda Koloni Dönemi’nin ardından Tayvan, Çin‘e bağlanmıştır. 

1895 Japon istilasında kontrolü Japonya‘ya geçen adada 1912 yılında ise Tayvan‘da Çin Cumhuriyeti (Çin Halk Cumhuriyeti‘nden farklı olarak) yönetimi kurulmuş ve 1945’te Japonya‘nın çekilmesinin ardından bağımsızlığını ilan etmiş olsa da bugün halen Çin Halk Cumhuriyeti ve pek çok ülke resmi olarak tanımamaktadır. Bu sebeple Taiwan Ticaret Ofisi, ülkelerle ikili ilişkileri yönetmektedir. 

Bu kısa tarihçede geçen Hollanda ve Japon kültürü, ülke mutfağının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Güneyde Hollanda, Kuzeyde ise Japon etkisi mimaride ve mutfakta daha fazla hissedilmektedir. 
Eski mahallelerde dar sokaklı Japon şehircilik etkisi kendini fazlasıyla gösteriyor. Güneyde ise katlı batı evlerine dair pek çok örneği hala görebilirsiniz. Özellikle geleneksel lezzetler, bu dar yollarda karşınıza çıkıyor. 

Peki, niye Tayvan’a gitmek gerekiyor?
Tayvan’ın konumu, Uzakdoğu ile iş yapmak isteyen işadamı ve girişimciler için bazı avantajlar sunuyor. Türk işadamları, ücretsiz olarak Tayvan gümrüğünde vize alıp, ülkeyi ziyaret edebiliyor. Ayrıca, Tayvan’ın konumunu iyi bilmek gerekiyor. Çin’in önemli limanlarına yakın Çince konuşan bir ada ülkesi olmanın yanı sıra Japonya, Güney Kore, Vietnam’a da yakın dinamik bir ülke yapısı var. Bunun yanı sıra Avustralya, Malezya, Endonezya, Singapur gibi Pasifik ülkeleriyle de yakın ikili ilişkileri var. Tayvan üzerinden bu ülkelere ulaşmak ve ticari ilişki geliştirmek çok daha kolay. Dijital teknolojide öncü ülkelerden biri olan Tayvan, yüksek teknolojinin yanı sıra güçlü bir uluslararası ticaret merkezi olarak da konumlandırıyor. Ülkede çok az müslüman olmasına rağmen, bölgedeki trilyon dolarlık talep doğrultusunda Helal Pazara yönelik de bir hub olmak istiyor. 

Tayvan, yüksek teknolojide çok güçlü markalara sahiptir: ASUS, HTC bunların başında geliyor. Bilgisayar ekipmanları ve fason üretimde Güney Kore, Çin ve Vietnam ile yarışıyor. Vietnam’ın kendi markaları olmamakla birlikte, önde gelen küresel markaların üretim yeridir. 
Bir ada ülkesi olması sebebiyle, nüfus hareketleri de Tayvan’ı bazı konularda tedbir almaya zorlamış görünüyor. Öncelikle ülke kendisini, Doğu Asya’nın İsviçre’si gibi konumlandırıyor. “Yüksek teknoloji bende ise, yüksek yaşam standartları da bende olmalı” yaklaşımın hissettim. Bu uzun bir yolculuktur ve bu konuda son 15 yılda önemli yol aldığını söyleyebilirim. 

Bunun dışarıdan gelenler için iki anlamı var: Tayvan rahminizden daha pahalı bir ülke. Kırsal alanlar aşırı kurallarla korunmaya çalışılıyor, tarım alanları yeterince geniş değil ve şehirlerde arsa ve gayrimenkul fiyatları yüksek. Sadece gayrimenkul değil, mağazalar da pahalı. Kendi teknoloji ürünlerini bile Tayvan’da ucuza bulamayabilirsiniz. 

Ülkenin karakteristik geleneksel ürünleri olan yeşim ve kırmızı mercan da aynı şekilde çok pahalı olduğunu söyleyebilirim. 

Türkiye’nin tarım ve gıda alanındaki güçlü yönlerini biliyorlar ve bu doğrultuda gıda makina sanayiine yönelik üretimleri dikkat çekiyor. Her gıda makina üretim şirketine gittiğimizde baklava yufkası, mantı, içli köfte, poğaça gibi el yapımı ürünlerimiz için makine geliştirdiklerini söylediler ve yapılan makineleri gösterdiler. Aslında bütün dünyadaki artizan denilen geleneksel el yapımı pastane ürünleri, gıda perakendeciliği için makineler geliştirmişler. Bunların pek çoğunu Türk makine sanayiicileri de yapabiliyor ama yine de niş alanlara hitap eden üretimlerle karşılaştım. 

Beni en çok etkileyen iki yenilikten bahsetmek istiyorum. Tayvan’ın en büyük gıda şirketi olan Imei’de, pirinçten yapılmış ve yenilebilir gıda kaplamaları oldu. Daha önce soya fasulyesinden bunların yapıldığını duydum, okudum ama ilk defa pirinç ambalaj ile karşılaştım. PVC veya benzeri ambalajlar yerine kullanılan bu ürün, gıda ile birlikte yenilebiliyor. Her hangi bir katkı maddesi ve zararlı bir madde içermiyor. Geri dönüşüm sorunu olmayan ve pirince katma değer kazandıran bir bir nitelik taşıyor. Bunun yaygınlaşacağını ve Türk gıda sanayicileri de bunu kullanması gerektiğini düşünüyorum. 

İkinci etkilendiğim ürün ise, meyve, sebze ve her çeşit taze gıdayı, günlük tazeliğinde yıllarca saklayabiliyor. Japonlar tarafından iki yıl önce bulunan bu teknolojiyi Tayvanlı şirket, hem uygulamasını yapıyor hem de dağıtımını gerçekleştiriyor. Cells Alive Systems (CAS) denilen bu sistem soğuk hava ve bir çeşit dalga yayarak bu özelliğini gösteriyor. Soğuk hava depolarının içine belli aralıklarla yerleştirilen tabak şeklindeki bu cihazlar, ürünleri günlük tazeliğinde tutuyor. Şimdilik, katma değerli olduğu için sadece balıkları taze saklamak için kullanılan bu teknoloji kısa süre içinde her çeşit gıda için kullanılabilir hale gelecektir.

Hep iş olmaz. Tayvan seyahatinde en büyük deneyim mutfak alanında olacaktır. 

Yemekler konusundaki duyarlılığa bir iki yaşadığım örneği vermek istiyorum: İlk gidişimizde şirketin başkanvekili bizi Taipei’ye bir iki saat mesafedeki fabrikalarına götürdü. Yolda yemek konusundaki tercihimizi sorarken, “Galiba Müslümansınız, bizim restoranımız var ve helal sertifikamızı da aldık. Öğle yemeğini orada yememizde sorun var mı?” diye açıklamada bulundu. 

Arkadaşım, “Ben helal yemek tercih ederim” dedi. Ben ise “vejetaryenim” demekle yetindim. Amacım gözlem yapmaktı. 
Bu dağın başında bir restorana yılda bir veya iki müslüman ya gelir ya gelmez. Niye bu hassasiyet, diye merak ettim. O da, inanç ve yemek tercihlere saygının temel tutumlarından biri olduğunu anlattı. Bu gezimizde de gördük: Müslüman çalışanı olmayan fabrikalarda bir odanın mescit olarak ayrıldığını gördüm. 

İlk olarak İngiltere’de mönülerden işaretleme sistemi dikkatimi çekmişti. Artık Avrupa ve Amerika’da neredeyse her restoran mönüsünde benzeri uygulama var. Vegan, yabani, helal vs işaretleri mönüdeki yemeklerin yanına konuluyor. 

Turizm ve ticaret etkisi dünyanın en büyük kültür alışverişi ortamını sağlıyor. 

Tayvan’da da bunu görebiliyoruz. Tayvan bir çay ülkesi olmamakla birlikte, dünyanın en önemli çayevi zincirlerini kurabilmiş bir ülkedir. Yüzlerce çeşit çayın ve kişisel isteklere göre özel harmanların yapıldığı bu servis ortamları gerçekten ziyaret edilip, çay keyfi yapılması gereken ortamlardır. 

Ülkenin ikinci büyük şehri ve en büyük limanı olan Kaohsiung’de yeni açılmış bir çayevinde içtiğim sütlü, soya şekerli, yeşil çayı unutamam. Her çeşidi ayrı demlik ve fincanda sunmaları ayrı bir görsel zenginlikti. Bazı çayevlerinde Japon çay seromonisinin etkilerini de görebilirsiniz. 
Asya’nın en önemli ürünü pirinçtir. Bizde buğday neyse orada pirinç odur. Pirinçten her şey yapılabiliyor. Bizim kültürümüzdeki makarna, pilav, mantı, içli köfte, poğaça, börek vs. Her yemek kültüründe bunların benzerlerini bulabilirsiniz. Noodle, …..

Pirinç gibi ananas da gıda sanayiinin ana unsurları arasında yer almış durumda. Pineapple kekler, pirinç patlakları ile onlarca çeşit gıda ürünü, atıştırmalık mutfak kültürünün yanı sıra perakende raflarını da dolduruyor. 

Diğer taraftan gıda makinacılığı da yine geleneksel mutfağın el yapımı ürünlerinin endüstrileşmesi tarzında bir evrilme yaşıyor. 
Konuyu Formosa Mutfağına indirirsek, keyifli, apayrı lezzetlerin harmanlandığı bir lezzet yolculuğuna çıkabilirsiniz. 
Tayvanlılar, gece yemek pazarı (Night-Market Snacks) olarak bilinen yerlerde geceleri yemek yemeyi çok severler. Çok renkli bir şekilde hazırlanan bu pazarlar hem yerel halk hem de turistleri cezp etmektedir. Böyle yerlerde istiridyeli omlet, istiridyeli makarna, istiridyeli çorba, domuz eklem yerleri, kızartılmış pirinç gibi hafif yemekler sunulur.

Tayvan’da ekmek yerine genelde pirinç tüketiliyor ve tatlı dahil pek çok farklı tat pirinçten elde ediliyor. 
Et tüketimi de oldukça yüksek. Genel olarak pek çok yemekte domuz ve katkı ürünleri bulunuyor. Bunun yanı sıra kırmızı et ve tavuk eti de oldukça yoğun bir şekilde Tayvan mutfağında bulunuyor. Tabi Müslümanlar için bu durum özellikle sıkıntı oluşturuyor. Ülkede helal kesimi yapan ve satan yerleri bulmak oldukça zor ancak Taipei’de özellikle Cuma namazı sonrası camiden helal ürünler alabilmek mümkün. 

Bunun yanında geleneksel Çin yemekleri tüketilebilir. Budist Restoranlar vejeteryan olduğu için çoğu yiyecekler Müslümanlar için de uygun olabiliyor. 
Size mutlaka görülmesi gerekenler listesine de göz atmanızı öneririm: Ülkenin sembolü haline gelen Taipei 101 Kulesi bunların başında geliyor. Unutmayın ki, bu kuleyi ilk ziyaretim, Taipei’deki ilk sabahımda, 5.5 şiddetinde bir depremin hemen ardından olmuştu. 

Taipei 101, dünyanın en yüksek binalarından biri. En üstteki gözleme platformuna çıkan asansör, sadece 40 saniyede sizi 101 kat yukarı taşıyor. Bunun için asansörün içi aynen uçaklarda olduğu gibi basınç kontrollü ve eşi benzeri olmayan bir asansör. Bina da öyle. En az iki saatinizi en üst kattaki seyir için ayırmanızı tavsiye ederim. 
İnince alışveriş merkezi ve Sun Yat Sen anıt mezarı da gezmenizi tavsiye ederim. Yukarıda Shilin Gece Pazarından bahsettim. Sokak yemekleri ve günlük giyim ve kullanım eşyaları için cazip bir merkezdir. Metro ana istasyonunun yanında da yeraltı Pazar’ı bulunuyor. Sanki ikinci metro hattı yapmışlar ama bunu pazar yerine çevirmişler. Zaten şehir içi ulaşımı metro ile yapmanızı tavsiye ederim. 

O zamanlar anıtın bahçesi Şubat ayında kutlanan “Taipei Fener Şenliği” kapsamında fenerlerle bezenmişti.Gece Pazarına da yakın olan Longshan Tapınağı, Taipei’nin en sevilen yerel yapılarından biridir. Çok kalabalık ama en egzotik mekanlardan biri olduğunu söyleyebilirim. 1738’de inşa edilen yapı II. Dünya Savaşı’nda bombalanarak yıkılmış, ancak yeniden inşa edilmiş.Gündüz saatlerinde her daim dua etmek için gelen Tayvanlılarla dolu bu binanın yakınındaki birçok dükkân; tapınağa sunulan meyve, tütsü ve mum satışından geçiniyor.
Burada binalara bakmasanız bile sadece insanları seyrederek uzun bir zaman geçirebilirsiniz.

Longshan etrafında çok sayıda vejeteryan yemek bulma imkanınız olabilir. Tayvan’ı ölene kadar diktatörlükle yöneten Chiang Kai-shek ‘e ait anıt mezar gerçekten heybetli…Anıtın önündeki alanda Tayvan Milli Konser Salonu ve Tiyatro binaları bulunuyor. Bu alanın bir sokak yanında National Culturel and Creative Gift Center’ı ziyaret edebilirsiniz. Geleneksel Tayvan kültürü ve sanatı hakkında hem bilgi edinebilirsiniz hem de hediyelik alabilirsiniz. 

Taipei, yoğun bir şehir. Şehrin en kuzeyinde Tamsui Bölgesine akşam üzeri giderseniz, sahilde yazarları, çizerleri ve ressamlarla karşılaşma ihtimaliniz yüksek olur. Ben sabah gidebildim. Hem keyifli bir yürüyüş ortamı hem de güzel lezzetleri bulabileceğiniz mekanlar bulunuyor. Eğer hızlı tren deneyimi yaşamak isterseniz bir gününüzü Kaohsiung’a giderek değerlendirebilirsiniz. Burası ülkenin en büyük limanı ve ikinci büyük şehri. En güneyde olması sebebiyle ayrı bir havası var. Üniversite bahçesinde okyanusa karşı oturup, güzel bir tapınak ziyaret ettiğimi hatırlıyorum. Size de tavsiye ederim. 

Hem iş hem gezi hem de yeni bir şeyler öğrenmek ve deneyimlenmek için Tayvan’ gezisinin güzel bir tercih olduğunu söyleyebilirim.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz