Halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz!

0
4538
İ.Uğur TOPRAK | TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak yıllardır “taklit, tağşiş ve hileli gıda üreten firmaların sadece ifşası yetmez. Bakanlık ürün grubundan alınan numune miktarını, bu numunelerin % kaçının hileli olduğunu da kamuoyuyla paylaşması gerekir. İfşası yapılan ürünün parti numarası ile birlikte numune alma ve analiz tarihinin de belirtilmesi şeffaflık ve tüketicinin daha net bilgilendirilmesi konusunda fayda sağlayacaktır. Taklit ve tağşiş kapsamı dışında ürünlerin mikrobiyolojik analiz sonuçları da açıklanmalı, pestisit kalıntı limitini aşan ürünler ile aflatoksin, okratoksin sınır değerlerini aşan ürünler ve bunları piyasaya süren firmalar da ifşa edilmeli, ayrıca uygulanan para cezaları çok az, bu cezalar üreticinin kazandığının çok çok altında, daha caydırıcı olmalı, gerekirse bu firmalar kapatılmalı, başka bir isimle faaliyete başlamaları engellenmeli, ticaretten men edilmeli” diyoruz.

Bugün geldiğimiz noktada söylemlerimizin haklılığını bir kez daha görmüş olduk. Para cezasının miktarı önemli. Aynı suçun tekrar sıklık aralığı için bahsi geçen 2 yıl uzun bir süre oldukça uzun. Cezaların yaptırımının olabilmesi için denetimlerin arttırılması gereklidir. Bu noktada da sayın bakanın bizimle aynı çizgide ve aynı söylemlerde bulunması gıda terörünün önüne geçilmesi konusunda sevindirici bir gelişme olmakla birlikte sadece gönülden geçen bir temenni olarak kalmamalı. İlgili otoriteler, kurumlar ve kanun koyucular gerekli önlemleri alacak düzenlemeleri hayata geçirmeliler. Elbette ki taklit ve tağşişin önüne geçilmesi için daha fazla ve daha etkin gıda denetimi yapılması gerekiyor.  Türkiye’de sadece kayıtlı imalathane ve tesisler denetlenebiliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı sisteminde kaydı olmadığı için “merdiven altı” diye tabir ettiğimiz işletmeler maalesef ticaret hayatını sürdürüyor. Bu da haksız rekabete yol açıyor. Alo 174 hattına bir ihbar olmadığı sürece, bu işletmelerin varlığından haberdar olunamıyor, dolayısıyla da gerekli denetimler de yapılamıyor.

Ülkemizde denetime tabi 12 binin üzerinde onaylı, 635 binin üzerinde kayıtlı işletme bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı 2019 Faaliyet Raporu verilerini incelediğimizde Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 7004 olduğu, mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 215 bin 996 denetim yapıldığı ve sadece 174’ü için savcılığa suç duyusunda bulunulduğunu görebiliriz. Ülkemizde 31.12.2019 tarihi itibariyle toplam 688.159 gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin 12.788 adedi onay kapsamında, 675.371 adedi ise kayıt kapsamında bulunmaktadır. Kayıtlı işletmelerin 76.215’i üretim yeri, 316.018’i satış yeri, 280.138’i toplu tüketim yeridir.

Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Tüm bu verilerin ışığında sayılarının bu kadar az olmasına ve iş yüklerinin bir o kadar fazla olmasına rağmen bu kadar işletmeyi denetlemek için büyük bir özveriyle çalışan gıda kontrol görevlisi arkadaşlarımızın özlük hakları iyileştirilmeli ve can güvenliklerinin sağlanmalıdır. Aslında sorun sadece denetim sayısının yetersizliği de değil. Denetimlerin daha sık ve güvenilir yapılabilmesi için daha çok gıda mühendisinin kamuda istihdam edilmesi gerekiyor.

Ayrıca, gıda işletmelerinin sayıca %80‘ini oluşturan küçük işletmelerde kamu bütçesinden kaynak ayrılarak uzman kontrolünde üretim yapılabilmesi, güvenli gıda arzının sağlanması için Odamızın bir projesi olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sunulan küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinin hem daha güvenilir ürün üretmelerini sağlayacak hem de istihdam yüklerini azaltacak olan “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı” sistemi de ivedilikle yürürlüğe konmalıdır.

Çünkü Gıda Mühendisi Halkın Sağlık Güvencesidir.

Taklit ve tağşiş yapan firmalara sadece para cezası verilmesi yetersiz, miktarlar çok cüzi kaldığı için firmalar bu cezaları ödeyip ticarete devam etmektedir. Taslaktan bunların önüne geçilebileceği anlaşılmaktadır. Firmaların başka isimle faaliyetlerine devam etmelerinin önüne geçilebilecek olması, sicile işlenip ticaretten men edilecek olması da önemli bir adım. Ancak dediğimiz gibi sadece yasada bulunması yeterli değil, denetimlerin arttırılarak uygulamaya konması mutlaka gereklidir. Ayrıca, taklit ve tağşişin sosyoekonomik boyutunu da incelemek gerekir. Dünya genelinde düşüş göstermesine rağmen ülkemizde hemen her ay önlenemeyecek şekilde artan gıda enflasyonu durdurularak vatandaşın alım gücünün arttırılması taklit ve tağşiş ile mücadelede önemli bir nokta olacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz