Emek yoğundan, teknoloji yoğun tarıma yatay geçiş…
Hayatımızın her noktasına nüfus etmekte olan teknolojik yetkinlikler ürünlerin cazibesini arttırırken, şaşırma duygumuzu gittikçe köreltiyor. Artık her hücremize hızla yayılan teknolojik yeniliklere kolay uyum sağlıyor ve hemen normalleştiriyoruz. İcatlara daha az hayret ediyoruz ya da hayrette kalma süremiz azalıyor.
Ancak gıda sektörü, yenilikçi teknolojilerden payına düşenle insanoğlunu hala çok şaşırtmayı başarıyor. Örneğin, İspanyol bir şirket üç boyutlu yazıcıda sebze bifteği basabiliyor. Hayvan kesimi gerekmeden, bitkisel materyallerle oluşturulan hamur üç boyutlu yazıcıda sebze bifteğine dönüşüyor. Bu yöntemle saatte şimdilik yüz elli gram et sağlanıyor. Buluş sahibi tadının et ve tavuktan farksız olduğunu iddia ediyor. Bir kaç yıl içinde, neredeyse yazıcıların kâğıtlara sadece yazı basabilmesine hayret eder hale geleceğiz.
Teknolojik gelişmelere bakınca farklı alanlarda kullanılabilen yazıcılarla gıda ürünleri tasarlanması yaygınlaştığında, yemeğinizi mutfakta değil de üç boyutlu yazıcıda hazırlayabileceğimiz günler pek uzak değil.
Emek yoğun tarımsal modeller tarih oldu
Artan dünya nüfusunu gelecekte aynı performansta doyurabilecek miyiz paniği, gıda üretiminde yenilikçi çözüm arayışlarını da hızlandırıyor…
Oldukça karmaşık teknolojilere dayalı gıda üretimi yaşamı daha da pratikleştiriyor. Teknolojik gelişimler ise üretimde yeni tasarımları, stratejileri de beraberinde getiriyor. Yüzyıllar öncesinin emek yoğun tarımsal yatırımları yerlerini teknoloji yoğun modellere bırakıyor. Milyonlarca insanın üretimde yer aldığı tarım dünyası makineleşmeye teslim. İnsanların aşırı çalışmaktan yıprandığı tarım modelleri tarihe karışıyor. Üretilen gıda ürünleri bile değişime uğruyor.
TUİK 2018 yılı bitkisel üretim istatistikleri gösteriyor ki ülkemizde geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde %5,8, sebzelerde %2,6 azalırken, meyveler, içecek ve baharat bitkileri %0,8, süs bitkileri üretim miktarı ise %5,7 oranında artmış. Bu tabloya göre üretimde meyve, baharat ve süs bitkilerine yönelme nedeninin teknolojik modelleme ile ilgisi var mı bilinmez ama gıda sektöründeki üretim, dördüncü sanayi devrimi yani Endüstri 4.0 ile büyük bir değişikliğe uğradı. Büyük veri kavramı yardımıyla gıda fabrikaları, akıllı ve çok yönlü bağlantılarla üreticilere daha ekonomik avantajlar vadediyor.
Gıda Savunmasına dikkat
Teknolojinin dozunda ve kontrollü kullanımının verimlilik, kalite ve refaha katkısı tartışılmaz. Bununla birlikte üretimin teknolojiye teslim olması, üreticilerin otokontrol mekanizmasını rafa kaldırmasını da gerektirmez. Özellikle stratejik noktalarda gıda savunmasına hazırlıklı olmak kaçınılmaz. Uzmanların tanımlamasıyla “Gıda Savunması” gıda ürünlerinin, normal şartlarda üretim zinciri içinde yer almayan biyolojik, kimyasal, fiziksel ve radyolojik etkenlerle kasıtlı olarak bulaştırılmasını önleme çabasıdır.
Teknoloji korsanları akıllı donanımların korkulu rüyası olmaya devam ettiği sürece, biyoterörizm, gıda sektöründe toplumu ciddi sıkıntılara maruz bırakabilecek tehlikelerden…
Gıdaya yönelik yapılan terörist bir saldırı; gıda endüstrisinde büyük ekonomik kayıplar ve güven kaybına yol açabilir, insanlar için risk yaratabilir. Bu nedenle biyoterörizme karşı toplumun güvenliğini temin edici önlemler her düzeyde önem arz eder. Üretimin her katmanındaki ilgilerin titizlikle konuyu ele alması, laboratuvar ve güvenlik sistemlerini en üst seviyeye yükseltmesi toplumsal sorumluluğun bir gereğidir. Bu alanda farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarının süreklilik içinde sürdürülmesi ise kaçınılmaz…
Şüphesiz çağdaş teknolojik ekosistemler belirli bir konfor alanı sağlayabilir ama unutmayalım ki; kontrolü ve savunmayı elden bırakanı da kolayca öğütebilir.