Alanının en köklü STK’sı olan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği TÜSAD’ın, yarım asırlık serüveni “Bir Solukta” adıyla kitaba dönüştü. Nilgün Karataş tarafından kaleme alınan kitapta, derneğin tarihçesi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Meliha Terzioğlu’nun hikayesi ile başlayarak günümüze kadar uzanıyor. Kitap, okurlarına bir yandan derneğin geçmişini aktarırken diğer yandan Türkiye’de solunum hekimliğinin gelişimine de tanıklık ediyor.
Türkiye gibi henüz 100’üncü yılını kutlamaya hazırlanan bir ülkede, 50 yıllık bir kurum olarak sağlık alanında çok önemli gelişmelere öncülük eden TÜSAD’ın (Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği) tarihçesi, “Bir Solukta” adıyla kitap oldu. Pandemi sürecinde en ön cephede yer alan solunum hekimlerinin 22 Ocak 1970 tarihinde başlayan dernekleşme sürecinden uluslararası literatüre giren çalışmalara kadar 50 yıllık bir dönemi konu alan kitap, Türkiye’nin yakın tarihine de tanıklık ediyor.
“Bir Cumhuriyet kızının öyküsü ile başladı her şey” başlığı ile TÜSAD’ın Kurucu Başkanı Prof. Dr. Meliha Terzioğlu’nun hikayesi ile yola çıkan kitap, 70’lerin Türkiyesi’nde bir avuç idealist hekimin çabalarının bugün ulaştığı noktayı gösteriyor. “Tükenmeyen Nefesle Geçen 50 Yıl – Bir Solukta” kitabı, öncelikle, fikir babasının Prof. Dr. Cem’i Demiroğlu olduğu TÜSAD’ın Türkiye genelindeki solunum hekimlerini çatısı altında buluştururken yaşadığı süreci aktarıyor. Kitap, maddi ve fiziki olanaksızlarla faaliyet göstermeye başlayan bir derneğin, binlerce hekimin katıldığı ve alanında ilk olan bir dijital kongreyi düzenleyecek yapıya, 9 kurucu üyeden yaklaşık 4.500 üyeli bir STK’ya (Sivil Toplum Kuruluşu) nasıl dönüştüğünü gözler önüne seriyor.
TÜSAD Başkanı Prof. Dr. Ülkü Yılmaz, kitabın önsözünde şu açıklamayı yapıyor: “TÜSAD’da 50 yıldır her şey kayıt altındadır. Yapılan tüm işler, hayata geçirilen ilkler. Biz de istedik ki; bu arşivi tarayalım, elimizdeki bilgileri bir kitaba aktaralım ve üyelerimize, özellikle de gençlerimize sunalım. Derneğimize henüz yeni üye olan ya da gelecekte olmayı düşünen meslektaşlarımız önceki kuşakların ve bizlerin neler yaşadığını, hangi koşullarda neler yaptığını anlayabilsin diye. İnanıyorum ki, bu kitabı okuduklarında nasıl bir miras devraldıklarını anlayacak ve bizimle aynı duyguları yüreklerinde hissedeceklerdir. 50 yıllık tarihimizle gençlere ilham verebilir, onları cesaretlendirebilir, birlik ve beraberliğin önemini gösterebilirsek ne mutlu bize.”
“Bir Solukta” kitabının yazarı Nilgün Karataş ise, sunuş yazısında şunları aktarıyor: “Türkiye gibi genç bir Cumhuriyet’te 50 yıllık kurumların sayısı zaten azken, TÜSAD gibi gögüs hastalıkları alanında tıp bilimine ve toplum sağlığına önemli katkıları bulunan bir derneğin hikayesini yazmak ve paylaşmak çok önemli bir çalışmaydı. Bu kitabı hazırlarken bir tarihçe, anı kitabı olmasından daha çok TÜSAD gibi yarım asırlık bir derneğin geçmişine ışık tutmayı, özellikle genç okurlara bir kaynak oluşturmayı amaçladık. Umarız bu amaca ulaşmışızdır.”
“Tükenmeyen Nefesle Geçen 50 Yıl – Bir Solukta” kitabını online olarak indirerek okumak da mümkün:
https://www.solunum.org.tr/TusadData/userfiles/file/Bir_Solukta_Kitap_10Ocak.pdf
Bir Solukta Kitabı’ndan…
Henüz 10 yaşında küçük bir kız. Babası elinden tutmuş, Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ne gelmişler, yatılı olarak kaydı yapılıyor. İlk kez annesinden ve kız kardeşlerinden bu kadar uzakta. Onları Manisa’nın Soma ilçesinde bırakmış ve kilometrelerce ötedeki İstanbul’a okumak için gelmiş. Minik bir kız için zor ve hüzünlü bir ayrılık… Ancak pek çok akranının aksine okuyabileceği için şanslı, ülkesine yararlı bir birey olabileceği için bir o kadar da heyecanlı. Cumhuriyet kurulalı, henüz iki yıl olmuş. Kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanmasına daha on iki yıl var. 1925 Cumhuriyet tarihine Şapka Kanunu’nun kabul edildiği, tekke ve zaviyelerle türbelerin kapatıldığı yıl olarak geçerken, bu küçük kızın kişisel tarihine de koleje başladığı yıl olarak geçiyor. O yıl İstanbul’da yapılan bir baloya ilk kez Müslüman kadınlar da katılmış. Küçük kızın bu balodan haberi olmasa da, bir şeyleri ilk yapan, ilk başaran olma azmine sahip olduğunu söylemek daha o zamandan mümkün. Hayatı boyunca bir sürü ilke imza atarken, Cumhuriyet’in öncü kadınlardan biri olacağını on yaşındaki o küçük kız henüz bilmese de, biz biliyoruz. Çünkü onun adı; Meliha Terzioğlu…”
[mc4wp_form id=”25750″]