Endüstri devi Unilever tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre markaların sosyal yönleri ve çevreye etkileri konusunda tüketicilerin sahip olduğu kanaat tüketicilerin bu markaları satın alma kararlarını büyük ölçüde etkiliyor.
Dünyanın en büyük yiyecek ve hızlı tüketim ürünleri üreticilerinden biri olan Unilever şirketi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre markaların sürdürülebilirlik alanında çalışmaları tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyen önemli unsurlardan biri.
Unilever tarafından; İngiltere, Amerika, Brezilya, Türkiye ve Hindastan’da 20,000 katılımcı ile gerçekleştirilen araştırma, katılımcıların sürdürülebilirlik ile ilgili ifade ettikleri fikirleri ve gerçek satın alma alışkanlıkları arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. dairyreporter.com’da yer alan habere göre, araştırmaya katılan kişilerin %21’i bir markaya ait ürünü sürdürülebilir bir şekilde üretildiğine inanırlarsa bu ürünü satın alacaklarını ifade ediyorlar.
Unilever şirketi de sürdürülebilirlik uygulamasının karlılığının kanıtlandığı belirtiyor. Şirketin yüzlerce markası arasında sürdürülebilirlik uygulamasını öne çıkaran markalar diğer markalardan %30 daha hızlı bir büyüme sergiliyor.
Unilever ‘Sürdürülebilir yaşam markaları” arasında yer alan şirketin en büyük beş markası (Knorr, Hellman’s, Dove, Dirt is Good ve Lipton) etik sosyal fonlara katkı sağlıyor. Örneğin Knorr markası Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) ortaklığı ile 45’ten fazla ülkede okullarda 2 milyon okul yemeği bağışladı.
Geçen yıl Europanel pazar araştırma kuruluşu tarafından yayımlanan rapora göre sürdürülebilir markalar büyüyerek gelecekte 966 milyar avroluk potansiyel bir pazara daha sahip olabilir.
Unilever tarafından hazırlanan rapora göre ise sürdürülebilir ürün pazarı büyüklüğü günümüzde 2.5 trilyon avro civarında.
Gelişen pazarlar
Rapora göre gelişmekte olan ülke katılımcıları srdürülebilir markalara ait ürünleri satın amlaya daha yatkın. Raporda İngiltere’de tüketicilerin %53’ünün, Amerika’da ise tüketicilerin %78’inin sürdürülebilir bir şekilde üretilen ürünleri aldığında kendilerini daha iyi hissettikleri belirtiliyor. Hindistan’da ise bu oran %88, Türkiye ve Brezilya’da %85’e yükseliyor.
Raporda gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebirliğe daha fazla önem verilmesinin nedeni olarak bu ülkelerde sürdürülebilir olmayan uygulamaların gerçek etkileri konusunda tüketicilerin daha bilinçli olması gösteriliyor.