TEMA Vakfı 2016 yılının çevre olaylarını değerlendirdi

0
814
Mersin Akkuyu Nükleer Santrali

TEMA Vakfı, doğal varlıklar açısından 2016 yılında yaşanan iyi ve kötü gelişmeleri değerlendirdi. 2016’da Türkiye’de enerji ve madencilik yatırımları başta olmak üzere doğayı tehdit eden faaliyetler gerçekleştirilirken, özellikle yerelde yürütülen çalışmalarla hukuki açıdan önemli kazanımlar elde edildi. Anadolu’nun her yerinde doğayı koruma amacıyla yürütülen yerel hareketler devam etti.

İyi haberler

Büyük Ovalar ile ilgili kapsamlı çalışma başladı (Haziran 2016)

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 28 Haziran’da yapılan açıklamaya göre Konya ve Ankara illerinin toplam büyüklüğüne yakın (6,5 milyon hektar) bir alan kaplayan 184 adet büyük ova belirlendi. Türkiye’deki toplam tarım arazilerinin %24’ünü oluşturan bu alanlar illerde Toprak Koruma Kurulları’nın da görüşleri alınarak, Bakanlar Kurulu kararı ile koruma alanı ilan edilecek.

“Önemli Doğa Alanları” metodolojisi uluslararası standart kabul edildi (8 Eylül)

2004 yılında Doğa Derneği uzmanları ve uluslararası bir araştırma ekibi tarafından “Önemli Doğa Alanları” metodolojisi geliştirilmişti. Bu metodoloji, 1-10 Eylül tarihlerinde Hawaii’de gerçekleştirilen Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Dünya Doğa Koruma Konferansı’nda korunması gereken alanların belirlenmesi için uluslararası standart olarak kabul edildi. Önemli Doğa Alanları yaklaşımı, küresel ve bölgesel ölçekte koruma önceliğine sahip doğal alanların tanımlanması için kullanılan bir dizi bilimsel kriter içeriyor.

Amazon ruhu Samsun’da yaşıyor (23 Ekim)

Termik santral istemeyen Termelilerin girişimi ile Terme’nin Gölyazı Gölardı Bölgesi, Amazon Tabiat Parkı ilan edildi.

SOCAR, Aliağa’daki santralden vazgeçti (31 Ekim)

Türkiye’den yerel hareketler ve sivil toplum kuruluşları Mayıs ayında Aliağa’da eylem düzenlemiş ve 2000 kişi “Kömürden Kurtul!” mesajı vermişti. Çabalar sonuç verdi ve SOCAR’ın bölgedeki projelerinin finansörleri (7 İhracat Kredisi Kuruluşu), SOCAR’ın termik santral projesinden vazgeçtiğini ifade eden resmi yazıyı Bankwatch ve Re:common ile paylaştı.

Paris Anlaşması: Devletler iklim için harekete geçmeye söz verdi (4 Kasım)

Geçtiğimiz yılın sonunda Paris’te 194 devlet iklim için harekete geçme konusunda uzlaşmıştı. Paris Anlaşması bu sene 4 Kasım’da yürürlüğe girerek tarihin en hızlı yürürlüğe giren anlaşmalarından biri oldu. Bugüne kadar 118 ülke anlaşmayı onaylayarak iklim eylemi konusunda kararlılığını ortaya koyarken Türkiye anlaşmayı henüz imzalamadı. Bu konuda çalışan 13 kurumun üye olduğu İklim Ağı, Türkiye’yi Paris Anlaşması’nı imzalamaya çağırdı.

Binlerce insan havasına, toprağına, ormanına sahip çıktı (7 Kasım)

7 Kasım’da bölgelerinde “termik santrale hayır” diyen 2019 kişi Bartın’ın tarihi ve turistik ilçesi Amasra’nın Çapak koyunda kurulması planlanan termik santral ve limanın ÇED olumlu kararının iptali için dava açtı. Amasra ve Bartın merkezde bir ay boyunca stand açarak projeye karşı kampanya yürüten Bartın Platformu, 6 bin nüfusluk ilçede nüfusun üçte birinin davaya müdahil olmasını sağladı.

Umut veren kararlar alındı

Doğal varlıkları tehdit edecek faaliyetlere karşı yürütülen mücadelelerde mahkemelerce önemli kararlar verildi. Bu kararlar, geri dönüşü olmayacak tahribatları engellemek adına önemli olmakla birlikte, yaşam hakkı savunucuları açısından da umut verici oldu.

Manisa Çaldağ’da yapılmak istenen nikel madenine yönelik verilen ÇED olumlu kararı 23.02.2016’da iptal edildi. Böylelikle Gediz Ovası’nda tarımı bitirecek çok önemli bir tehdidin önüne geçilmiş oldu.

TEMA Vakfı’nın 1/100.000 ölçekli Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Artvin-Gümüşhane Çevre Düzeni Planı’na yönelik açtığı kısmi iptal davasında, Doğu Karadeniz’de ekosistemi, doğal ve kültürel varlıkların korunmasını tehdit eden pek çok plan kararıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildi. Bunlardan biri de kamuoyunda Yeşil Yol olarak bilinen ve Samsun’dan Hopa’ya kadar Karadeniz yaylalarının yüksek rakımdan, denize paralel bir şekilde birbirine bağlanmasına yönelik plan kararıydı.

Kötü haberler

Cerattepe için zor bir yıl oldu (Şubat-Ekim)

Daha önce 2 kez reddedilen Cerattepe’deki altın madenciliği projesi için 2 Haziran 2015’te ÇED olumlu kararı çıkmıştı. 10 Temmuz 2015’te, ÇED olumlu kararının iptali için 751 kişinin imzaladığı, 61 avukatın yer aldığı Türkiye’nin o güne kadarki en büyük çevre davası açıldı. Artvinlilerin günlerce süren mücadelesinin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu Yeşil Artvin Derneği heyeti ile 24 Şubat 2016’da görüşmüştü ve faaliyetin başlaması için mahkeme kararının beklenmesine karar verilmişti. 19 Eylül’de yapılan duruşmanın ardından, Rize İdare Mahkemesi 3 Ekim’de ÇED olumlu kararının iptali için açılan davayı reddetti. Bu durumda Cerattepe madeni ile ilgili çalışmalar her an başlayabilir.

Merkezi Av Komisyonu kararı Türkiye’nin doğasını tehdit ediyor (26 Mayıs)

26 Mayıs 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2016-2017 Av Dönemi Merkez Av Komisyonu Kararı ile Türkiye’de daha önce ava kapalı olan birçok doğa alanı dahil, neredeyse tüm sulak alanlar ava açıldı. Kararla beraber av kotaları artırılırken, Türkiye’de üreyen tek kaz türü olan boz kaz ile kaşıkgaga ördeği de avlanabilen hayvanlar listesine alınıyor.

Yerli kömüre alım garantisi verilmesinin yasal altyapısı hazırlandı (4 Haziran)

4 Haziran’da Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (Kanun No: 6719) ile yerli kömüre alım garantisi verilmesinin yasal altyapısı hazırlandı. Son 5 yılda güneş enerjisinin maliyeti %85 azalırken Türkiye hala kömürden elektrik üretimini teşvik ediyor. TEMA Vakfı, Greenpeace Akdeniz ve WWF-Türkiye konuyla ilgili yaptıkları ortak açıklamada şu mesajı verdi: “İklim değişikliği ile daha etkin bir şekilde mücadele etmemiz gereken bir dönemde, Türkiye’nin iklim politikaları karbon yoğunluğunu azaltmaya odaklanmalı. Kömürün elektrik üretimindeki payını artıran politikalardan vazgeçmeli, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye odaklanmalıyız.”

Nükleer santraller için ısrar devam etti (11 Temmuz)

1970’ten beri nükleer santral kurulmaya çalışılan Türkiye’de anti-nükleer hareket bu sene de devam etti. Elektriğin piyasa fiyatı 4 cent’e kadar inmişken 12,35 cent alım garantisi verilen Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ÇED olumlu kararının iptali için açılan davanın 11 Temmuz’da gerçekleşen bilirkişi keşfine, dava açan STK’lar ve bireyler katılarak itirazlarını bir kez daha dile getirdi. Ancak Akkuyu davası devam ederken, hükümet Sinop’ta ikinci nükleer santral ile ilgili çalışmaların devam ettiğini duyurdu. Bir diğer yandan hükümet temsilcileri üçüncü nükleer santralin gerekli olduğuna yönelik açıklamalar yaptı.

Madde 80 (20 Ağustos)

20 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanan torba kanundaki (6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun) Madde 80, yatırımları kolaylaştırması gerekçesiyle Bakanlar Kurulu’na izin, lisans, tahsis, ruhsat vb diğer kısıtlayıcı hükümlere istisna getirme yetkisi verdi. Bu yetki ile TBMM’de kanunlarla yapılması gereken tasarruflar Bakanlar Kurulu’na bırakıldı. Doğa koruma örgütleri Madde 80’nin ÇED ve doğa koruma süreçlerini ortadan kaldırmasından endişe ediyor.

Yeşil Yol tehdidi mahkeme kararına rağmen geri geldi (Ağustos)

TEMA Vakfı tarafından açılan 1/100.000 ölçekli Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Artvin-Gümüşhane Çevre Düzeni Planı kısmi iptal davasında, mahkeme tarafından yeşil yolla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilmesine rağmen, Ağustos ayında yeniden onaylanan plana Yeşil Yol eklendi. Yolun geçeceği Doğu Karadeniz dağları çok sayıda milli park, tabiat parkı, yaban hayatı geliştirme sahası, özel çevre koruma bölgesi ve doğal sit alanına ev sahipliği yapıyor. Samsun’dan Hopa’ya kadar uzanan yolun inşaat çalışmalarının da yeniden başlaması ile Doğu Karadeniz’deki doğa, kültür ve canlı yaşamı tehdit altında.

3.Köprü tüm olumsuz etkilerine rağmen açıldı (26 Ağustos)

3.Köprü 26 Ağustos’ta açıldı. Köprünün etkileri TEMA Vakfı’nın da aralarında olduğu çeşitli STK’lar, meslek odaları ve uzmanlar tarafından gerçekleştirilen bilimsel raporlarla ortaya koyulmuştu. İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan kuzey ormanlarını, su havzalarını, tarım arazilerini tehdit eden proje, yürütülen tüm çalışmalara ve davalara rağmen gerçekleştirildi. Bundan sonraki süreçte, olumsuz etkileri sınırlandırmak için köprünün bağlantı yollarının etrafındaki kentsel gelişmeyi kontrol altına alacak bütüncül planlama çalışmaları yapılması gerekiyor.

Filyos Vadisi’nde doğal hayat tehdit altında (Ekim-Aralık)

Filyos Çayı’nın Karadeniz’e karıştığı Filyos Deltası’nda, liman inşaatı çalışmalarına Ekim ayında başlandı. Aralık ayında da Filyos Vadisi’nde yapılması planlanan endüstri bölgesinin ve limanın temel atma töreni gerçekleştirildi. Zonguldak’ta bulunan ve Türkiye’nin doğal hayat açısından önemli bölgelerinden biri olan Filyos Vadisi, sanayi bölgesine dönüştürülmek isteniyor. Filyos Vadisi Projesi kapsamındaki Filyos Limanı nedeniyle bölge ekolojisinin geri dönüşü olmayacak bir şekilde zarar görmesi bekleniyor. Liman inşaatının ve işletmesinin en önemli etkileri deniz ve kıyı ekolojisi üzerinde olacak. TEMA’nın 2013 yılında başladığı hukuki mücadele hala devam ediyor. Projenin iptali için alınan mahkeme kararlarına rağmen liman inşaatı için hafriyat çalışmaları başladı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz