Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Yeşil Düşünce Derneği ve Yeşil Avrupa Vakfı’nın birlikte yürüttüğü “Yeşil İklim, Yeşil Ekonomi” projesinin kapanış toplantısı ve projenin ana çıktısı olan “İklim İçin Yeşil Ekonomi Politikaları” raporunun tanıtımı 1 Haziran 2017, Perşembe günü Karaköy’deki Minerva Han’da yapıldı.
Yeşil Düşünce Derneği adına Proje Koordinatörü Özgecan Kara ve İstanbul Politikalar Merkezi adına Proje Bilimsel Koordinatörü Ümit Şahin’in açılış konuşmalarından sonra raporun ana yazarı Ahmet Atıl Aşıcı rapor tanıtımını yaptı.
İklim değişikliğinin etkilerine karşı çeşitli başlıklarda çalışmalar yürüten ve politika önerileri geliştiren üç kurumun ortak projesi; iklim dostu kent, iklim dostu enerji ve iklim dostu toprak başlıkları özelinde çeşitli politika önerileri sunuyor. Rapor; yenilenebilir enerjinin kentsel dönüşüm projeleriyle entegrasyonunu ve bunun önündeki mevzuat engellerinin kaldırılmasını, onarıcı tarım mevzuatının oluşturulmasını, enerji tüketimi ve sera gazı salımını en aza indiren pasif binaların teşvikini, 6360 sayılı Büyükşehir Yasası’nın revize edilmesini ve büyükşehirlerde, ilçe içi ulaşımın bisikletlere de uygun olarak planlanmasını öneriyor. Kemerburgaz Üniversitesi’nden Sevil Acar, ODTÜ’den Osman Balaban, Boğaziçi Üniversitesi’nden Barış Karapınar ve Solarbaba’dan Ateş Uğurel de proje sürecine danışman olarak katkı verdi.
“İklim değişikliğine karşı önlemlerin maliyeti karşılanamaz düşüncesi mevcut”
Toplantının açış konuşmasını yapan Yeşil Düşünce Derneği Proje Koordinatörü Özgecan Kara, raporun oluşturulma sürecinde yapılan toplantıları, görüşülen bireylerin katkısını, ve projenin katılımcı karakterini anlattı.
İstanbul Politikalar Merkezi Proje Bilimsel Koordinatörü Ümit Şahin, iklim değişikliğine yönelik çözümlerin getireceği maliyet yükünün karşılanamayacağı yönündeki düşüncenin yaygın olduğunu belirtti. Şahin “Bu yaygın kanıyla mücadele etmek için çözümlerin ekonomik karşılıklarını içeren analizler yapmalıyız. Bugün sunduğumuz rapor, İstanbul Politikalar Merkezi’nin daha önce hazırladığı “Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri Raporu”nun da bir anlamda devamı niteliğinde.” dedi.
“Sürdürülebilirlik için bütüncül politikalar gerekli”
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve raporun ana yazarı Ahmet Atıl Aşıcı; konuşmasında oransal olarak Türkiye’nin sera gazı salımını en çok artıran ülkelerden biri olduğunu belirtti. Aşıçı, devletin ekonomideki ağırlığının azaltılması ve düzenleyici rolünün güçlendirilmesi perspektifiyle yeşil ekonomi dönüşümünün gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti. Ekonomi politikası tercihlerine değinen Aşıcı, ekonomik ve ekolojik sürdürülebilirlik için bütüncül politikalar izlenmesinin önemine vurgu yaptı.
“Dönüşümün önünde engeller de var”
Ahmet Atıl Aşıcı, yeşil ekonomiye geçişin önünde engelleri şöyle aktardı “Bu engellerden en önemlisi fosil yakıtlara verilen teşvik. Bütüncüllükten uzak yaklaşımlar nedeniyle Enerji ve Tarım Bakanlıkları’nın hedefleri çelişiyor. Karar alma süreçleri, politika ve stratejiler katılımcılıktan uzak belirleniyor ve yürütülüyor, bu da çıkar çatışması yaratıyor”.
Merkeziyetçi olmayan, yenilenebilir enerji çözümleri, kentin metalaşması ve toprağa yatırım
Kemerburgaz Üniversitesi’nden Sevil Acar, projenin savunduğu yeşil ekonomi anlayışının küçük ölçekli ve adem-i merkeziyetçi olduğunu, katılımcı mekanizmalara dayandığını kaydetti. Acar, “Yeşil ekonomi dönüşümü için Türkiye çok ideal. Dinamik bir özel sektöre sahip ve yenilenebilir enerji ihalelerine talep çok büyük.” dedi.
Projenin bir diğer danışmanı olan Osman Balaban, “Yerel yönetimlerin yetkilerini artıran ve mali yapılarını kuvvetlendiren desantralizasyon programı gerekiyor. Kentsel dönüşüme bakış açımızı da değiştirmemiz gerekiyor” dedi.
Barış Karapınar ise iklim değişikliğine karşı mücadelede toprağın önemine ve sahip olduğu potansiyele değindi. Bu potansiyelden yararlanılamadığını belirten Karapınar şöyle konuştu: “Toprağın organik madde varlığını artıracak yatırımlar karbon tutma açısından etkili ve daha ucuz. Bu yatırımlar ayrıca toprak verimliliğini de artırabilir.”
İşlemesiz tarıma da değinen Karapınar, toprağın derinlemesine değil yüzeye yakın işlemesine dayanan bu yöntemin; toprağın su tutma kapasitesini, biyoçeşitliliğini ve karbon tutma kabiliyetini de artırdığını belirtti. Karapınar ayrıca, toprağın iklim değişikliği anlamında hem etki azaltmada hem de adaptasyonda büyük potansiyele sahip olduğunu ve siyasal olarak daha az tartışmalı bir alan olduğunun altını çizdi.