Bu sene 10 Mayıs tarihinde gerçekleşen Dünya Göçmen Kuşlar Günü kapsamında Birleşmiş Milletler Çevre Programı öncülüğünde göçmen kuşların ve yaşam alanlarının korunması, yasadışı avcılığın sonlandırılması için küresel ölçekte bir çağrı yapıldı.
Göçmen kuşlar, tüm canlıların ortak yuvası dünyanın sağlıklı olup olmadığının önemli bir göstergesi. Diğer canlılar gibi tüm dünyada doğal alanların yok olması ve bozulması bu canlıları da tehdit etmekte. Özellikle Küçük Orman Kartalı gibi süzülen kuşların küresel göç yolları üzerinde önemli bir geçiş coğrafyası olan Türkiye’de de durum hiç iç açıcı değil.
Uzun göçleri sırasında konakladıkları, beslendikleri ekosistemlerin hızlı bir biçimde ve büyük ölçeklerde yok ve tahrip olmasının yanı sıra yasadışı avcılık da bu kuşlara yönelik ciddi bir tehdit ülkemizde. Bu tehdide maruz kalan göçmen kuşlardan bir tanesi de Küçük orman kartalı. Yazları üredikleri Avrupa ülkelerinden kışı geçirmek için göç ettikleri Afrika’ya zorlu yolculukları sırasında Türkiye’de yasa dışı avcılık türün küresel popülasyonunu tehlikeye sokabilecek ölçüde ciddi bir tehdit oluşturuyor.
On yıllardır başta ekolojilerini ve karşılaştıkları tehditleri anlamak için Küçük orman kartalı başta olmak üzere birçok göçmen kuşu uydu vericileri ile izleyen Dünya Yırtıcı Kuşlar Çalışma Grubu başkanı Prof. Bernd-U. Meyburg “Bugüne kadar izlediğimiz Küçük orman kartalları arasından dört tanesinin Samandağ bölgesinde, dört tanesinin İç Anadolu bölgesinde, 2 tanesinin ise Trakya bölgesinde büyük ihtimal ile yasa dışı olarak avlandıkları için veri iletimi kesildi ve kuşları kaybettik. 2012 ve 2013 yıllarında uydu vericisi ile izlediğimiz 5 küçük orman kartalından bir tanesi göçü sırasında Samandağ’da avcılar tarafından vuruldu ve Türkiye’deki meslektaşlarımız olay yerine giderek kuşun öldürüldüğünü tespit ettiler. Bir diğer kuş ise İç Anadolu bölgesinde sinyal göndermeyi kesti. Her ne kadar kuşa ve vericiye ulaşamasak da onun da yasa dışı avcılığın kurbanı olduğunu düşünüyoruz. Bu 2 sene içerisinde izlediğimiz kuşların %40’nın Türkiye’de göçü sırasında vurulduğu ve göç eden tüm popülasyon için de yasadışı avlanmaları tehlikesinin oldukça yüksek olduğu anlamına geliyor” dedi.
Akdeniz ölçeğinde faaliyetler yürüten doğa koruma örgütü Yolda Girişimi’nin Dünya Göçmen Kuşlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada ise “Akdeniz Havzasında her yıl on milyonlarca göçmen kuş göçleri sırasında öldürülmekte. Bu canlara, yaşama değer vermeyen politikalar, insanlar bu mucizevi göçün bir trajediye dönüşmesine neden oluyor. Maalesef Türkiye’de de göçmen kuşlar diğer canlılar gibi avcılık dahil olmak üzere birçok tehdit ile karşı karşıya. Uydu verici gibi izleme teknolojilerindeki gelişmeler bu tehditlerin ölçeğini ve bu yok oluşun durdurulması için radikal değişiklikler gerektiğini ortaya koyuyor” denildi.