FAO-EBRD değerlendirmesi: tarımsal artıkları biyoenerjiye dönüştürme 

0
507
Fotoğraf: ©FAO/Robert Atanasovski

Değerlendirme 2023 yılına kadar enerji tüketiminin yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı hedefleyen Türkiye’nin potansiyelini de ele alıyor.

Artan enerji ihtiyacını karşılarken sera gazı emisyonlarını düşürmeye çalışan ülkeler fosil yakıtlara olan bağımlıklarını azaltmak için hidrojen, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerjilere giderek daha fazla yöneliyor.

Politika yapıcılar tarafından çoğu zaman gözden kaçırılan umut verici bir seçenek ise kullanılmayan tarımsal kalıntıları ısıtma, pişirme ve elektrik için biyoenerji haline dönüştürmek. Kuruyemiş kabuğu, mısır koçanı, ayçiçeği başı ve hayvan gübresi tarımsal kalıntı örneklerinden.

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından yapılan bitki ve hayvan atıklarından sürdürülebilir biyoenerji seçenekleri başlıklı yeni değerlendirme Mısır, Türkiye ve Ukrayna’da bu alandaki potansiyeli araştırıyor.

EBRD’nin Sürdürülebilir Kaynak Girişimi’nin bir parçası olan bu çalışma FAO’nun Biyoenerji ve Gıda Güvenliği (BEFS) yaklaşımına dayanıyor.

FAO Yatırım Merkezi’nden kıdemli ekonomist Emmanuel Hidier “Temiz ve yenilenebilir enerji, karşı karşıya olduğumuz birçok çevresel zorluğa karşı çözümün önemli bir parçası” dedi. FAO yetkilisi “Biyoenerji üretmek için kullanılmayan mahsul kalıntılarını ve gübreyi kullanmak fosil yakıtlara karşı sürdürülebilir bir alternatif olabilir.” diye ekledi.

Biyoenerji potansiyelinin ağırlığı

Birçok ülke her yıl çok miktarda bitki ve hayvansal artık üretiyor. Ancak bu artık ve kalıntılar bol olsa bile, toplanması ve biyoenerji üretimi için kullanılması, çiftçiler ve işleme tesisleri arasındaki karmaşık lojistik ve koordinasyon sebebiyle zorlu ve masraflı olabiliyor.

Yeni FAO-EBRD değerlendirmesi hangi biyokütle değer zincirlerinin ve teknolojilerinin teknik olarak uygulanabilir olduğunu ve karlı olma potansiyeline sahip olup olmadığını ele alıyor. Çalışma; farklı hammadde kaynaklarının – yenilenebilir, doğrudan yakıt olarak kullanılabilecek biyolojik bir madde veya başka bir biçime dönüştürülebileceği enerji- nerelerde olduğunu inceliyor.

Örneğin Mısır’da yerel olarak mevcut bitki kalıntılarından yapılan briket ve topaklar 1,6 milyon haneye pişirme ve ısıtma için enerji sağlayabilir. Bu da sıvılaştırılmış petrol gazının kullanımını önemli ölçüde azaltabilir.

Dünyanın en büyük tarımsal üreticileri arasında yer alan Türkiye 2023 yılına kadar genel enerji tüketiminin yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. Ayrıca belirli bir biyokütle hedefine de sahip. Değerlendirmeye göre, mevcut yer fıstığı kabuğu, antepfıstığı kabuğu, fındık kabuğu, mısır koçanı ve mısır kabuğunun doğrudan yanmasıyla üretilen enerji- ve sığır ve kanatlı gübresi ve ayçiçeği başlarının anaerobik sindirimi yoluyla üretilen enerji- ülkenin ulaşmak istediği biyokütle enerjisi hedefi için yeterli olabilir.

Ukrayna’da tam bir BEFS değerlendirmesi yapılmamışken, tarımsal kalıntılar hakkındaki son biyoenerji araştırmalarına bakıldığında tahmini bitki kalıntı seviyesinin, ülkenin biyoenerji hedefine 2020 yılına kadar ulaşması için gereken miktardan önemli ölçüde daha fazla olduğu tespit edildi.

Biyoenerji potansiyelinden faydalanmak hükümetlerin doğru teşvikleri, politikaları ve destek tedbirlerini almasını gerektiriyor. FAO-EBRD değerlendirmesi; hükümetlerin, tarımsal kalıntıların istikrarlı ve uzun vadeli arzını temin eden ve iyi işleyen biyokütle değer zincirimi geliştirmesi için atması gereken adımların taslağını çıkarıyor.

FAO Doğal Kaynakların Yetkilisi ve değerlendirmenin yazarlarından biri olan Irini Maltsoglou “BEFS yaklaşımı, politika yapıcıların ülkelerindeki biyoenerji gelişimi hakkında bilinçli kararlar almalarına yardımcı olurken gıda güvenliğini ve enerji güvenliğini de destekliyor.” dedi.

Daha fazla enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik

EBRD’nin Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği ekibinin başkan yardımcısı Gianpiero Nacci, “Ülkelerin enerji verimliliğini ve enerji tasarruflarını iyileştirmelerine yardımcı olmak bizim için öncelikli bir yatırımdır. Bu; üretim maliyetlerini düşürmekte, rekabetçiliği artırmakta ve ülkelerin emisyonları ve iklim değişikliğini azaltma çabalarını geliştirmektedir.” diye konuştu.

Aynı zamanda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2100 yılına kadar küresel sıcaklık artışını endüstri öncesi seviyelere kıyasla 2 derecenin altına düşürmeyi amaçlayan Paris Anlaşması uyarınca uluslararası taahhütlerini yerine getirmelerinde onlara yardımcı oluyor.

Enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik yolunda ilerlemeye istekli olan ülkelerle birlikte, yurtiçinde üretilen tarımsal kalıntıları da içeren yenilenebilir enerjilerin artan oranda kullanımı artık üzerinde çok düşünmeyi gerektirmeyen bir hale geliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz