Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: “Türkiye, 1990’lardan beri bir şişe bile sıfırdan başlayarak aşı geliştirmemiş bir ülke. Aşıyı bulmak da yetmeyecek. Buldunuz diyelim, etkin mi değil mi diye insan ve hayvan çalışmaları yapmak lazım. Etkili oldu diyelim, üretmek lazım. Milyonlarca doz aşı üretecek bir kapasitemiz henüz yok.”
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Profesör Doktor Mehmet Ceyhan, Radyo Trafik’te Kerim Öztürk’e konuştu. Koronavirüsün 31. gününde ülkemizdeki son durumu değerlendiren Ceyhan, virüsün izole edilmesine değinerek “Bu daha ilk aşama, aşıyı bulabilmek için daha binlerce adım var. Pandemide bütün dünya etkilendiği için, dünyadaki 7,5 milyar insana aşı üretmek pratikte mümkün değil.” dedi. Türkiye’de 1990’dan beri aşı üretilmediğine değinen Ceyhan, aşıyı bulsak dahi üretecek tesisimizin olmadığını belirtti. Ayrıca hamilelerin de risk grubuna girdiğinin altını çizen Ceyhan, gereksiz takviye vitamin alımına da değinerek “Aşırı bağışıklığı nedeniyle hastalar hayatını kaybedebiliyor.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıkları şöyle:
“Kademeli önlem almanın dezavantajını yaşıyoruz”
“Virüsü kendi halinde bırakırsak katlanarak artmaya devam eder. Biz Türkiye’de daha işin başındayız, kimse yarın ya da 2 hafta sonra vakaların azalıp salgının gitmesini beklemesin. Kabaca şu anda yüzde 15’lik bir günlük artış demek, 6 günde vaka sayısının 2 katına çıkacağı anlamına gelir.
Kademeli önlem alma modeli İspanya ve İtalya’da da uygulandı. Bu virüsün yaklaşık 5,5 günlük bir kuluçka süresi var. Yani biz bugün aldığımız tedbirlerin etkili olup olmadığını, 1 hafta sonra görebiliyoruz. Bu da vakaların 2 katına çıkması demek. Kademeli tedbir almanın bu şekilde bir dezavantajı var.”
“Virüsü izole etmek ilk aşama, 7,5 milyar insana aşı üretmek pratikte mümkün değil”
“Aşı geliştirmek için mutlaka önce virüsü izole etmek lazım. Türkiye’de bu yapıldı ama bu, yüzlerce adımdan daha ilki. Mesela Çinliler 7 Ocak’ta virüsü izole etti, ondan beri üzerinde çalışıyorlar. Ama bu işe şu gözle bakmak lazım; pandemide bütün dünya etkilendiği için, dünyadaki 7,5 milyar insana aşı üretmek pratikte mümkün değil. Yani biz parasını versek bile aşı bulmakta zorlanabiliriz. Aşı da bu tip salgınlarda o kadar önemli ki, aşısız kontrol etmek çok zor. Toplumun önemli bir kısmının bağışıklığı olmayacağı için bu iş zor. Örneğin biz herkesi hasta ederek kontrol etmiyoruz. Vatandaşın yüzde 90’ını içeriye kapandı diyelim salgın yüzde 10’un içinde dönüyor. Sonra siz tamam herkes sokağa çıksın dediğinizde o yüzde 90 bağışık olmayacağı için her an virüs tekrar girebilir ve tekrar salgın başlayabilir.”
“Aşıyı bulsak bile üretecek tesisimiz yok!”
“Türkiye, 1990’lardan beri bir şişe bile sıfırdan başlayarak aşı geliştirmemiş bir ülke. Aşıyı bulmak da yetmeyecek. Buldunuz diyelim, etkin mi değil mi diye insan ve hayvan çalışmaları yapmak lazım. Etkili oldu diyelim, üretmek lazım. Milyonlarca doz aşı üretecek bir kapasitemiz henüz yok. Ama bizden daha hazır olan, zaten viral aşıları üreten ülkeler var, onların tesisleri hazır. Aşıyı buldukları anda üretir onlar. Bizden daha önde olan ülkeler için bile aşı üretimi 1 yılda erken mümkün değil gibi görünüyor. Bizim bir aşı üretim tesisimiz falan olmadığı için bu daha uzun bir süre alacaktır.”
Koronavirüsünde hamileler risk grubunda!
“Bu güne kadar hamileler hep unutuluyor ama aslında hamileler bu salgında riskli gruptadır. En büyük risk faktörü hipertansiyon arkasından diyabet ve kalp hastalıkları geliyor.Gebelik de risk grubu çünkü gebelerde bağışıklık sistemi baskılanır bu yüzden gebeler risk grubuna girer. Ama henüz bebeğe virüsün geçip bir şey yaptığı görülmedi.”
“Takviye vitamin alımına dikkat! Aşırı bağışıklık nedeniyle hastalar hayatını kaybedebiliyor”
“Dengeli beslenen insan, bol meyve sebze yiyor ise ayrıca dışarıdan takviye diye vitaminler alması zararlı bir şeydir. Bağışıklık sistemini daha çok güçlendirmek için ekstra vitaminler almak bu hastalıkta ciddi zarar verebiliyor. Çünkü hastaların birçoğu aşırı bağışıklık cevabı nedeniyle kaybediliyor. Bağışıklık sistemi normalden fazla cevap verdiği zaman kendi akciğer hücrelerini falan da ortadan kaldırıyor.”
Dışarı çıkarken nelere dikkat edeceğiz?
“Dışarı çıktığınızda, markete ya da kalabalık yerlere yaklaşınca maskenizi takmanız lazım. 1,5 metrelik mesafeye dikkat etmeniz lazım, alışverişlerde kredi kartı ve olabildiğince temassız ödeme kullanmanız lazım. Ve yanınızda el dezenfektanı bulundurun. Eve geldiğinizde ayakkabıyı dışarıda çıkarmaya gerek yok, çıkarıp çocukların falan erişemeyeceği bir yere kaldırın yeter. Genellikle virüs elbise ve ayakkabılarda falan 5-6 saat kalabiliyor. Kıyafetlerinizi kimsenin girmediği çocukların ulaşamayacağı bir odaya asıp pencereyi açıp havalandırırsanız virüs kalmaz. Sonra direk elinizi yıkayıp marketten aldığınız eşyaları tezgâha boşaltıp, poşetleri iç içe koyup çöpe atıp, dolaba girmesi gereken ürünleri yerleştirin. Meyve ve sebzeyi normal yıkamanız yeterli. Kutulu ürünleri de yine balkonda veya penceresi açık bir odada 5-6 saat bekletip sonra dolaba alabilirsiniz.”