TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, tarımın değerinin ancak yokluğunda anlaşılacağını belirterek; “Tedbir almazsak, bugün daha ucuz diye her ürünü ithal etmeye kalkarsak, gelecekte boğazımızdan dışa bağımlı hale geliriz. Gıda güvenliğimiz de tehlikeye girer.” dedi.
Ticaret borsalarının sorun ve çözüm önerilerinin ele alındığını, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile konsey üyelerinin katılımıyla TOBB İkiz Kuleler’de 23 Şubat 2016 Salı günü gerçekleştirildi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Konsey toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 2016 yılında herkesi yoğun bir çalışma gündemi beklediğini söyledi. Küresel piyasalarda her gün yeni bir çalkantı yaşandığını belirten Hisarcıklıoğlu, “Dünya ekonomilerinde belirsizlik devam ediyor. Avrupa’da ekonomik büyüme bir türlü kalıcı olamıyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisi ve reel sektörümüz, sağlamlığını gösteriyor. Geçen sene itibariye yüzde 4 civarında bir büyüme yakaladık. 720 bin kişiye yeni istihdam sağladık” dedi.
“Tarım ülkemizin kalıcı servet alanı”
Hisarcıklıoğlu, Euro/dolar paritesindeki gerileme sonucu, dolar bazında ihracatın yüzde 9 azaldığını dile getirirken şöyle konuştu: “Miktar bazındaki ihracatımızı, 2015’de önceki seneye göre yüzde 1,5 artırmayı başardık. Böylece, Türkiye’nin dünya ticaretinden aldığı pay binde 8,7 seviyesine ulaştı. Özel sektör olarak ülkemize yatırım yapmaya da devam ettik. Makine ve Teçhizat yatırımlarımız 2015’de 63 milyar Euro’ya ulaştı. Tarımsal üretim hacminde Avrupa’da 1. ve dünyada 7. sıraya çıktık.
Bu sene de hedefimiz, büyümede yüzde 4’ün de üzerine çıkmak. Bu noktada tarım sektörümüzün önemi ortaya çıkıyor. Milli tarım politikamız; bu tasavvuru oluşturmak, bunun kurumsallaşmasını sağlamak, bu yönde düzenleme ve uygulama yapmak olmalı. Bugün tarım, Türkiye’nin önemli sektörlerinden birisi. Sadece ekonomik değil, kültürel kodları da olan, bir hayat tarzıdır. Dahası tarım, ülkemizin kalıcı servet alanıdır. Ama biz elimizin altındaki bu serveti kullanamıyoruz.
Avrupa ile Gümrük Birliği’ne girdik. Böylece sanayimiz değişti, küresel sisteme entegre oldu. Ama tarım aynı kaldı. Bunun olumsuz sonuçlarını bugün hepimiz hissediyoruz. Dünyada gıda fiyatları düşüyor. Ama Türkiye’de artıyor. İlginçtir, bundan üretici de faydalanamıyor. Herkes şikayet ediyor. Şehirlerde yaşam daha pahalı hale geliyor. Gıda sanayinin rekabetçiliği olumsuz etkileniyor. Zira birçok üründe verim artmış olsa da hala AB düzeyinin altında. Bunun yansımasını ihracatta görüyoruz. Bizden çok daha küçük yüzölçüme sahip Danimarka, Polonya, Belçika, Hollanda bizden daha fazla tarımsal ihracat yapabiliyor.
İşletme ölçeklerinin küçük olması da ayrı bir sorunumuz. Şehirleşme ve kontrolsüz arazi kullanımı yüzünden, Türkiye’nin ekilebilir alanı her sene azalıyor. Tarımsal girdilerin büyük kısmını dışarıdan alıyoruz. Gübre, ilaç ve makinaların çoğu ithal. Döviz kurlarındaki artışın en çok olumsuz etkilediği sektörlerin başında tarım geliyor.
Öte yandan bizde 5,5 milyon kişi tarımda çalışıyor gözüküyor. Tarımda çalışan kişi başı üretimimiz yıllık 10,500 dolar civarında. Fransa, İtalya, İspanya’da ise 50 bin dolarlarda. Yani bizdeki üreticiden 5 kat daha fazla üretip kazanabiliyorlar.
Peki, oradaki çiftçinin fazladan 2 kolu mu var? Hayır. Aradaki fark, daha iyi tasarlanmış bir sistemin getirdiği farktır. Tarımı ülkemiz için yeni bir fırsat ve gelir alanı görmeliyiz. Bizdeki 5,5 milyon üretici, Avrupa standardında üretim yapabilse, tarımsal üretim hacmimiz şu anki 60 milyar dolar düzeyinde kalmaz. 275 milyar dolara yükselmiş olur. Yani bir anda ülkemiz milli geliri 215 milyar dolar artar. Kişi başı gelirimizse 2,700 dolar daha fazlalaşır.”
“Yüksek teknolojili üretim altyapısını geliştirmemiz lazım”
Bugün tarımda yaşanan sıkıntıların kaynağının dönemsel ve geçici değil, yapısal olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, sistemin tamamının bütüncül bir şekilde yeniden düşünmek gerektiğini bildirdi. Tarım sektörüne, tarımsal desteklere, ticarete yeni bir bakış açısı kazandırmak gerektiği üzerinde duran TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Türkiye’de kişi başı ortalama gelir, son 15 senede, 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı. Ama 10 bin dolardan 25 bin dolara çıkarmak için faklı şeyle yapmamız lazım. Yüksek teknolojili üretim altyapısını geliştirilmeliyiz.
Tarım sektörünü küresel rekabete uyumlu hale getirmeliyiz. Yani sanayideki gibi tarım sektörünü de dönüştürmeliyiz. TOBB olarak, ticaret borsalarımızla birlikte, tarım sektörünü daha da geliştirecek projeler ve çalışmalar yürütüyoruz. Borsalarımızın görüş, öneri ve sıkıntılarını, siyasi iradeye iletiyoruz, çözüm yolları arıyoruz.
Geçtiğimiz sene Nisan ayında Ankara’da, Sayın Başbakanımız ve bakanlarımızla birlikte, 8. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’nı yapmıştık. Burada tarım sektörüyle ilgili tespitlerimizi ve taleplerimizi ilettik. Hükümetimiz, bunlardan pek çoğuna öncelik verdi. Mesela gübrede ve yemde KDV oranı düşürüldü. Bu sayede çiftçimize, üreticimize yaklaşık 3 milyar lira destek geldi.
Tarımsal destekler 81 ile yaygınlaştırılıyor. Faruk Çelik Bakanımızın liderliğinde, et ve süt gibi, geçmişten gelen sıkıntıların biriktiği alanlarda, önemli adımlar atılıyor. Coğrafi işaretler konusunda, Odalarımız ve Borsalarımız daha aktif hale geldiler. Türkiye genelinde tescilli coğrafi işaret sayısı 200’e yaklaştı. Aydın Ticaret Odamız, Aydın İnciri’ni AB nezdinde tescil ettirdi. Daha sırada Aydın Kestanesi, İnegöl Köftesi, Malatya Kayısısı, Afyon Sucuğu ve Pastırması var. AB onayı için bekliyorlar. Uluslararası tescil, ürünlerimizin küresel anlamda markalaşmasında büyük önem taşıyor. Bakın İtalya, sadece Parmesan peynirinden yılda 1.5 milyar € kazanıyor. Bu açıdan bakınca, ülkemiz müthiş potansiyele sahip bir coğrafyada.
Biz TOBB olarak, Odalarımız ve Borsalarımızla birlikte, tarımdaki dönüşümün gerçekleşmesi için çalışacağız. Sıkıntılar noktasında, elbette en büyük önceliğimiz, memleketin tamamında huzur ve güven ortamının güçlendirilmesidir. Çünkü huzur olursa ticaret olur. Ticaret olursa refah ve zenginlik gelir.
Hükümetimizin, reel sektörün ihtiyaçlarına duyarlı yaklaşımını biliyoruz. Bu kapsamda attığı adımları, 25 Öncelikli Dönüşüm programını ve 2016 Eylem Planını önemsiyor ve olumlu buluyoruz. Kamu ve özel sektör el birliği içinde çalışarak, yüksek büyüme temposunu yeniden ülkemize kazandıracağız. Bizler TOBB camiası olarak şuna inanıyoruz. Türkiye büyük bir ülkedir. Her sorunu aşacak güçtedir. Yeter ki, birliğimizi, istikrarımızı muhafaza edelim. İnşallah bugünkü istişaremiz de hayırlara vesile olur.”
Gümrük ve Ticaret Bakanı Tüfenkci
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise konuşmasında, Türkiye’de gerçek anlamda ilk resmi borsanın 2 Aralık 1873’de kurulduğunu ifade etti. Tüfenkci, bu tarihten 13 yıl sonra da ticaret borsalarının kurulduğunu anımsattı. Türkiye’de şu anda 113 ticaret borsası olduğuna dikkati çeken Tüfenkci, bunların 58’inin illerde, 55’inin de ilçelerde yer aldığını kaydetti.
Ticaret borsalarının işlem hacimlerine ilişkin bilgi veren Tüfenkci, şöyle devam etti:
“2002-2015 döneminde ticaret borsalarının işlem hacmi açısından mukayese edecek olursak, 2002’de 110 ticaret borsamız vardı ve işlem hacmi 17 milyar 200 milyon liraydı. Bunların içinde 1 milyar lira üzeri işlem yapan borsa sayısı 3 idi. Bugün 113 ticaret borsamızın işlem hacmi 172,2 milyar liradır. Yani 2002-2015 yılları arasında borsalarımızın işlem hacmi 10 kattan fazla artmıştır. 2002-2015 döneminde borsa derinliği ve işlem kapasitesi açısından önemli bir yükseliş bulunmaktadır. Ancak genel olarak ticaret borsalarının mevcut kapasitesi ile tarımsal ürün piyasalarında sürdürülebilir, istikrarlı fiyat yapısını tesis etmek için daha çok çalışmak gerekmektedir.”
Çelik: “Ticaret borsaları etkin olmalı”
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ise konuşmasında, ülkede 1 milyon 150 bin ton et üretildiğini bildirerek, et ithal edilmemesi için çabaladıklarını ve bu noktada hayvan varlığını arttırmak istediklerini belirterek, “Kıyma ve kuşbaşı ette tüketiciyi de dikkate alacak şekilde tavan fiyat belirlemesi yapılması gerekiyor” dedi.
Çelik, dünyada 1 milyar insanın aç, 2 milyar insanın yoksul olduğunu ifade ederek, 2050 yılında nüfusun 10 milyarı bulacağını söyledi. Tarıma elverişli 5 milyar hektar dünya arazisinden 1,3 milyar hektarının kullanıldığını anlatan Çelik, 2050 yılında 10 milyar insanın 1,3 milyar hektar araziyi bulamayacağını vurguladı.
Türkiye’de yaklaşık 24 milyon hektar tarıma elverişli arazi, 14,6 milyon hektar mera, 1 milyon hektar su alanları ve 3 milyon çiftçi bulunduğunu kaydeden Çelik, bu potansiyelin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti. Türkiye’nin üretici, sanayici memnuniyeti ve gıda arz güvenliği konusunda kendinden emin bir ülke noktasında olması gerektiğinin altını çizen Çelik, “Ticaret borsalarını, tarımsal üretimimizin değerini bulacağı mekanlar olarak görüyoruz. Tarımsal üretimde fiyat dalgalanmaları üretici ve tüketiciyi mağdur ediyor. Onun için ticaret borsalarının etkin şekilde piyasanın içinde olmaları önem arz ediyor” diye konuştu.