YASED Başkanı Ayşem Sargın: “Türkiye kriz yönetimini sanayi sektöründe başarıyla uygulayabilirse ve güvenli kaynak ülke olarak konumlanabilirse, dünyanın tedarik zinciri çeşitlendirmesine gittiği kriz sonrası dönemde, kendine yeni büyüme alanları yaratabilir.”
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) üye ve paydaşlarının COVID-19 ile mücadelede düzenli bilgi ve deneyim paylaşımı için başlattığı ve bugüne kadar sekiz kez gerçekleştirilen online etkinlik serisi YASED United’ın konuğu Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Tano Kouame oldu. Web seminerinde küresel pandeminin Türkiye ekonomisi üzerindeki mevcut ve potansiyel etkilerinin yanı sıra koronavirüs ile mücadelede ve sonrasında Türkiye’nin uygulaması gereken ekonomik tedbirler konuşuldu.
‘Cesur ve eşgüdümlü bir şekilde hareket etmek gerekiyor’
YASED Başkanı Ayşem Sargın ve YASED Genel Sekreteri Serkan Valandova’nın da katıldığı web seminerinde konuşan Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Tano;
“Bu kriz, küresel yayılımının hızı ve boyutları bakımından daha önceki hiçbir krize benzemiyor. Başka birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de ilk göstergeler krizin ekonomik etkisinin derin ve yaygın olacağına işaret ediyor. Bu durum, pandemi eğrisini düzleştirmeye ve insanların hayatlarını kurtarmaya yönelik salgın kontrol önlemlerini özellikle insan sermayesinin ve istihdamın, finansal sektörün, tedarik zincirlerinin ve üretime dönük varlıkların korunması üzerinde odaklanarak krizin ekonomik etkilerini hafifletmeye yönelik önlemler ile birleştiren cesur ve eşgüdümlü bir şekilde hareket etmeyi gerektirmektedir. Krizden çıkışı desteklemek için bunların hepsine ihtiyaç duyulacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kriz yönetimi geleceğin kazananlarını belirleyecek
Son derece verimli bir web semineri gerçekleştirdiklerini belirten YASED Başkanı Ayşem Sargın, Türkiye’nin yanı sıra dünyanın pek çok bölgesini izleyen bir ekonomist olan Kouame’nin küresel pandemi sürecinde Türkiye ekonomisine dair verdiği bilgilerin kendileri için son derece değerli olduğunu ifade etti. İçinde bulunduğumuz bu krizin ekonomik anlamda uzun vadeli bir zayıflığa dönüşebileceğini ancak küresel tedarik zincirlerine entegrasyonu yüksek olan ve dijitalleşmeyi özümsemiş ülkelerin krizden en az zararla ve ilerisi için de önemli avantajlarla çıkacağını vurgulayan Sargın, “Bu kriz bize, YASED olarak, önceki dönemde de sürekli altını çizdiğimiz iki önemli konu olan; küresel tedarik zincirlerine iyi entegre olma ve rekabet gücünü dijitalleşme ile artırmanın, ülkelerin ve şirketlerin başarısı için ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösterdi.” dedi.
Ülkelerin bu krizi nasıl yönettiklerinin geleceğin kazananlarını belirleyeceğini belirten Sargın, “Türkiye kriz yönetimini sanayi sektöründe başarıyla uygulayabilirse ve güvenli kaynak ülke olarak konumlanabilirse, dünyanın tedarik zinciri çeşitlendirmesine gittiği kriz sonrası dönemde, kendine yeni büyüme alanları yaratabilir. Belirsizliklerin yüksek olduğu bu dönemde, ekonomide alınan önlemlerle iç ve dış piyasada uzun vadeli güven tesis edebilmek ve beklentileri doğru yönetebilmek çok önemli. Ara malı tedarikçilerimizin çeşitlendirmesi, lojistik alternatiflerin yaratılması ve ürün gamımızın yeni fırsatları değerlendirecek şekilde genişletilmesi, küresel tedarik zincirinden aldığımız payı arttırmamız için önemli adımlardan bazıları” şeklinde konuştu.
Dijitalleşmenin önemine de vurgu yapan Sargın, “Kriz sonrası dönemde Türkiye ekonomisinin hızlı bir şekilde canlanmasında lokomotif rol oynayacak faktörlerin başında dijitalleşme gelecek” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin kriz süresi ve sonrasında bu konuya daha hızlı bir şekilde odaklanmasının çok önemli olduğunu kaydeden Sargın, “Dijital dönüşüm için; tedarikçi ekosisteminin ve imalat sanayi ile iş birliği mekanizmalarının geliştirilmesi, şirketlere daha erken aşamada katkı sağlayan ve daha hızlı sonuç veren yeni nesil destek paketlerinin hazırlanması ve en önemli sermayemiz olan insan kaynağımızın yetkinliklerinin geliştirilmesi gibi konular öncelik haline gelmeli” şeklinde konuştu.