TİSK, 2015 yılının son çeyreğinden bu yana Türkiye ekonomisi açısından mevcut olan ekonomik risklere yenilerinin eklendiğine; terör ve jeopolitik risklerin ekonomik faaliyetleri olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından hazırlanan Şubat ayı Ekonomi Bülteni’nde, 2015 yılının son çeyreğinden bu yana Türkiye ekonomisi açısından mevcut ekonomik risklere yenilerinin eklenmeye başladığına; terör ve jeopolitik risklerin ekonomik faaliyetleri olumsuz etkilediğine dikkat çekildi. Ekonomik Güven Endeksi’nin aylık bazda Ocak’ta yüzde 16,8; Şubat’ta yüzde 7 düştüğünün hatırlatıldığı Bültende, ”Hangi ülke ve ekonomi olursa olsun, güven ortamının zayıflaması risk primlerini, dolayısıyla fiyatları artırmaktadır. Güven endeksinde bu eğilimin devam etmesi halinde önümüzdeki aylarda enflasyon ve faiz oranlarında düşüş ortaya çıkması mümkün görünmemektedir. Bu durum doğal olarak döviz kurunu da etkileyecektir” uyarısına yer verildi. TİSK Ekonomi Bülteni’nde, bu süreçte sanayinin maliyetlerini artıracak uygulamalardan kaçınılması gerektiği uyarısı yapıldı.
Dünya ekonomisi hedeflenen büyümeyi yakalayamadı
TİSK Ekonomi Bülteni’nde, “Çin ekonomisindeki yavaşlama, petrol fiyatlarındaki düşüş ve Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risklerin artması” şeklinde özetlenebilecek üç temel nedenden dolayı dünya ekonomisinin 2015 yılını hedefin altında bir büyüme oranı ile tamamladığı hatırlatıldı. 2014 yılının son çeyreğinden itibaren küresel ihracat hacminin daralmaya başladığının belirtildiği Bültende, 2014 yılının üçüncü çeyreğinde 4 trilyon 807 milyar dolar olan dünya ihracatının, 2015 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 13,4’lük düşüşle 4 trilyon 162 milyar dolara gerilediği vurgulandı.
Büyüme oranındaki düşüş ve alternatif enerji kaynaklarından yapılan enerji üretimi nedeniyle ham petrol fiyatının varil başına 30 dolara kadar gerilediğine dikkat çekildiği TİSK Ekonomi Bülteni’nde, İran’ın küresel izolasyonunun sona ermesiyle petrol arzının artacağı, bu nedenle bu yıl petrol fiyatlarının bu seviyelerin üzerine çıkmayacağı öngörüsünde bulunuldu. Bu nedenle petrol ihracatçısı ülkelerde 2016 yılında da büyüme oranının düşmesinin sürpriz olmayacağı vurgulandı.
Çin ablukasına karşı tedbir alınmalıdır
Çin’in 2014-2015 yıllarında uyguladığı parasal genişlemeye ve arka arkaya yaptığı devalüasyonlara rağmen 2015 yılında ancak yüzde 6,8 büyüyebildiğinin kaydedildiği TİSK Ekonomi Bülteni’nde, Çin’de uzun yılardır sürdürülen düşük ücrete ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına dayalı, ihracata yönelik büyüme modelinin dünya ticaret hacmindeki daralmanın da etkisiyle teklemeye başladığı belirtildi. 2015 yılında izlediği faiz ve döviz kuru politikası ile Türkiye’ye ihracatını koruyabilen Çin’in fiyatlandırma politikasının, Türkiye’nin nihai mal fiyatları üzerinde olumsuz etkilerde bulunduğunun, Türk sanayicilerinin üretim ve rekabet gücünü de azaltmaya devam ettiğinin altı çizildi.
Bültende, “Çin Dünya Ticaret Örgütü’ne girdiğinden bu yana Türkiye’yi yaptığı ihracatla adeta abluka altına aldı. Bu tablonun sürdürülebilirliği bulunmamaktadır. Türkiye bir an önce bu tabloyu değiştirecek politika ve tedbirleri uygulamaya koymalıdır” çağrısı yapıldı.