KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış’ın yeni sayısında 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye ekonomisine verdiği hasar değerlendirildi. Türkiye ekonomisinin, normal şartlarda nitelik ve nicelik olarak bir ülkenin karşılaşabileceği sorunların azamisini yaşamasına rağmen güçlü ve dinamik performansını sürdürdüğü ifade edilen analizde; “15 Temmuz, Türkiye’de değil başka bir ülkede yaşansaydı daha vahim sonuçlar ortaya çıkardı” yorumuna yer verildi.
KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış, 15 Temmuz sonrası Türkiye ekonomisinin nabzını tuttu. Türkiye ve dünyayı geçtiğimiz üç ayın makroekonomik verileriyle analiz eden, gelecek döneme ise pencere açan Bakış’ın yeni sayısı, oldukça ağır seyreden 2016’nın siyasi ve ekonomik gündeminin Türkiye ve dünyadaki etkilerini yorumladı.
15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye ekonomisine verdiği hasarın değerlendirildiği analizde; “Türkiye ekonomisi, normal şartlarda nitelik ve nicelik olarak bir ülkenin karşılaşabileceği sorunların azamisini yaşamasına rağmen güçlü ve dinamik performansını sürdürüyor. 15 Temmuz, Türkiye’de değil başka bir ülkede yaşansaydı daha vahim sonuçlar ortaya çıkardı” yorumuna yer verildi.
Dergi, durumu şu ifadeyle tespit etti: “Ekonomimiz 15 Temmuz’u alnının akıyla atlattı. Tüm ekonomik ve ticari veriler, en hafif hasarla performansını sürdürüyor. Hedef 2016’yı bu hızda kapatmak. 2017’de toparlanma görünüyor.”
Bakış’ın yeni sayısından öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle oldu:
Son çeyrek ve 2017 toparlanma dönemi
Büyüme: Türkiye’de 2012’den itibaren ortalama yüzde 3,4 civarında seyreden büyümede son dönemde bir kıpırdanma yaşanıyor. Türkiye 2016’nın ilk çeyreğini büyümede en hızlı 5’inci ülke olarak kapattı. Hindistan, Filipinler, Çin ve Endonezya ilk 4 sırada… 4,8 oranında büyüyen Türkiye, verisi açıklanan tüm AB üyesi ülkelerden daha iyi performans gösterdi.
Ancak turizmde yaşanan kayıplar nedeniyle yılın geri kalanında büyümenin, bu seviyenin altında kalması bekleniyor. İkinci çeyrekte beklenen büyüme rakamı yaklaşık yüzde 3… Turizmin GSYİH üzerindeki ağırlığı artacağı için üçüncü çeyrekte küçülme yaşanacak. Dördüncü çeyrekte ise toparlanma ve tekrar yüzde 3 civarında bir büyüme öngörülüyor. Ramazan Bayramı öncesi açıklanan yeni ekonomi paketinin olumlu sonuçları 2017’de alınacak.
Cari açık: 2016’da gerilemeye devam ediyor. En büyük etken, petrol fiyatlarının gerilemesi nedeniyle enerji ithalatındaki düşüş. 2016’da ilk kez Haziran ayında dış ticaret açığı artış gösterdi. Turizmde yaşanan kayıpların da cari açığı yaz aylarında yukarı taşıması bekleniyor. 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 4,2’ye gerileyen cari açığın yıl sonunda tekrar yüzde 4,5 seviyesine yükselmesi olası.
İhracat: Dolar bazında düşüyor, miktar bazında artıyor. 2016’nın ilk yarısında yüzde 2,2 azalarak 71,7 milyar dolar oldu. Miktar bazında ise yüzde 6,5 artışla 52,6 milyon tona ulaştı.
Rusya: Yılın ilk yarısında AB ülkelerine ihracatta geçen yıla göre yüzde 8,6 artış var. Bağımsız Devletler Topluluğu’na yüzde 23,5 düşüş yaşandı. Bu gerilemede Rusya’ya ihracattaki kayıplar başı çekiyor. İlk yarı Rusya’ya ihracat 59,4 daraldı. İlişkilerde yeni dönemle birlikte ihracat kaybının yıl sonunda yüzde 35 seviyelerine gerilemesi bekleniyor.
İsrail: Türkiye ve İsrail arasında siyasi krizin başladığı 2010’dan bu yana dış ticaret siyasi gelişmelerden hemen hemen hiç etkilenmedi. İsrail’e ihracat her yıl artış gösterdi. Sadece 2015’te fiyat etkisi kaynaklı bir düşüş yaşandı. 2016’nın ilk yarısında İsrail’e ihracat yüzde 10,2 arttı. İlişkilerin yumuşaması ile artışın sürmesi öngörülüyor.
Yüksek faiz: Kredi faizlerindeki yüksek seyir devam ediyor. 2014 başında politika faizinin yüzde 10’a yükseldiği dönem bankaların uyguladığı ortalama tüketici ve ticari kredilerdeki faiz oranı yüzde 16 seviyesindeydi. Sonrasında yüzde 12-14 bandında seyretmişti. Şimdi politika faizinin yüzde 7,5 olmasına rağmen tüketici kredilerindeki ortalama faiz oranı yüzde 16’ların da üstüne çıkıyor. Ticari krediler ise Mart başından bu yana uygulanan indirimlerle yüzde 15 seviyelerine ancak gerileyebildi.
Bankacılık: Doların yükselmesi sonucu dolar cinsinden borcu olan özel sektörde ve bankacılık sektörü rakamlarında bozulmalar ortaya çıktı. Tüketici kredilerinin takibe düşme oranı Mart 2016’da yüzde 4,38’e yükseldi. Bu oranın yüzde 6’lara yaklaşması bankacılık sektörüne sıkıntı yaşatabilir. Kredilerin mevduata oranı da sorunlu görünüyor. Mart 2016 rakamlarına göre bu oran yüzde 1,19 seviyesinde. Yani bankalar topladıkları mevduattan fazlasını kredi olarak veriyor. Bu da bankaların yurt dışı borçlarını artırdığına işaret ediyor.
Doğrudan yabancı yatırım: 2016’nın ilk 5 ayında doğrudan yabancı yatırım girişi yüzde 41,7 azalmış durumda. 2015’te yüzde 61 artan şirket satın almalarındaki yükselişin 2016’da yaşanmayacağı ve küresel yatırımların azalacağı öngörülüyor.
İşsizlik: Türkiye’de işsizlik oranı küresel krizden bu yana ortalama yüzde 9 seviyesinde. Mart 2016 rakamı yüzde 10,1… Son 6 yılda istihdam edilenlerin sayısı yaklaşık 6 milyon artmasına rağmen işsizlik oranının gerilememesinde işgücüne katılımdaki artış rol oynuyor. 2010’da Türkiye’de her 100 kişiden 47’si işgücüne dahil olurken şu anda bu rakam yüzde 52’ye yükselmiş durumda.
İşgücü maliyetleri: Her yıl artış gösteriyor. Sektörler bazında 2010’dan bu yana en fazla artış inşaat sektöründe. İşgücü maliyetlerindeki artış ortalama yüzde 3 düzeyindeydi. Ancak 2016’nın ilk çeyreğinde bu oran yüzde 12’ye yükseldi. Artışta yılbaşında asgari ücretin 1300 TL’ye çıkarılması etkili oldu.
Dış borç: 2016’nın ilk çeyreği itibarı ile kamu dış borcu 118,3, özel sektör dış borcu 292 milyar dolar. Toplam brüt dış borç stoku 411,5 milyar dolar. Bazı rapor ve değerlendirmelerde Türkiye’nin dış borçlarındaki artış önemli bir sorun olarak gösterilse de soğukkanlı olmak gerekir. Çünkü Türkiye pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeden daha düşük borçluluk oranına sahip. Ayrıca son 2 yıldaki artışın önemli bölümü kurlardaki yükselişten kaynaklanıyor. Yani aslında döviz miktarı borcunda düşük bir artış var. Ancak Dolar bazlı GSYİH üştüğü için oranda sıçrama görülüyor.
Enflasyon: 2014 ve 2015’te yüksek seyreden enflasyon 2016’da düşüş eğilimine girdi. Dolardaki artışın etkilerinin azalmasıyla birlikte çekirdek enflasyonda gerileme bekleniyor. Bu da faizlerde ilave düşüşler olabileceği anlamına geliyor. TCMB Beklenti Anketi’ndeki yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 7,6…
Büyüme: Küresel krizin ardından geçen 8 yılda dünya ekonomisindeki toparlanma zayıf seyrediyor. Brezilya ve Rusya en çok kayıp yaşayan ülkeler. İki ülkenin ekonomisi de 2016’yı küçülerek kapatacak. Küresel ticaret ve yatırımlardaki zayıf büyüme, ücretlerdeki düşük seyir ve gelişmekte olan ülkelerin yavaşlayan performansı 2016’daki büyümeyi sınırlayan unsurlar. Çin ekonomisi 2015’te yakaladığı yüzde 6,9’luk büyüme oranı ile son 25 yılın en düşük performansını göstermişti. Bu yılki büyüme beklentisi yüzde 6,5. Küresel büyüme ve ticarette hantallığın sebebi Çin’in bu performansı.
Brexit: Euro bölgesi parasal genişlemeye giderek ekonomiyi canlandırmayı amaçladı. Avrupa Merkez Bankası’nın çabalarına rağmen AB ekonomisinde para politikasının etkinliği sona yaklaşmış durumda. Avrupa ekonomisi bu sıkıntının üzerine Brexit kararıyla sarsıldı. AB ve Euro bölgesinde büyüme tahminleri daha da aşağıya düşecek.
Domino etkisi: Brexit’in ekonomik etkilerinden çok siyasi etkileri konuşuluyor. İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın yanı sıra AB içinden de sesler yükselmeye başladı. İtalya ve Fransa’da AB’den ayrılma yanlıları artışa geçti. Brexit’in domino etkisiyle AB’nin sonunu getirebileceği seslendiriliyor.
Petrol ve emtia: Petrol fiyatları 2016 başından bu yana artış eğiliminde. Doların bir miktar değer kaybetmesiyle dünyada petrol arzının gerilemesi bu artışta etkili. Ancak halen petrol fiyatları 2015’e göre düşük seviyede. Emtia fiyatlarında da petrol fiyatlarına paralel bir seyir var. Fiyatlar 2015’in gerisinde.
Dünya ticareti daralıyor: Petrol ve emtia fiyatlarında düşük seyir, dünya ticaretinin daralmasına neden oluyor. 2016’nın ilk 5 ayında dünya ticareti yüzde 5,4 düştü. ABD’nin ihracatı yüzde 6,9 ithalatı yüzde 5,4 geriledi. Rusya’nın ihracatı yüzde 31,2 ithalatı yüzde 11,2 daraldı. Çin’in ihracatı yüzde 6,5 ithalatı yüzde 10 azaldı.
ABD ve FED: En iyi veriler ABD’den gelmeye devam etse de bu faiz artıracağı şeklinde yorumlanmamalı. ABD, tüm aktörlerde faizler düşük ve piyasalar cansızken faiz makasını açmak istemeyecektir. İstese de bunu mümkün olduğu kadar geciktirecektir.