TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Ankara’da düzenlenen terör saldırısının toplumu sarstığını söyledi.
Cansen Başaran Symes, “Ankara’da düzenlenen terör saldırısı ile toplum olarak bir kez daha sarsıldık. Ben bu tarifi imkansız insanlık dışı saldırıda hayatını kaybeden herkesin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, sabır ve yaralılara da acil şifalar diliyorum.” dedi.
Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin finans departmanlarını yöneten CFO’lar, Data Expert ve Fortune Türkiye işbirliği kapsamında BMI organizasyonunda bir araya geldi. CFO Summit organizasyonunun açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes yaptı.
Konuşmasına Ankara’daki terör saldırısını hatırlatarak başlayan Symes, “Maalesef dün akşamüzeri Ankara’da düzenlenen terör saldırısı ile toplum olarak bir kez daha sarsıldık. Ben bu tarifi imkansız insanlık dışı saldırıda hayatını kaybeden herkesin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, sabır ve yaralılara da acil şifalar diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Borçlanma ve kredi genişlemesi endişe verici
Dünyanın, Çin ekonomisine hiç olmadığı kadar odaklandığını belirten Symes, “Sadece Ocak ayında Çin’in piyasalardan gerçekleştirdiği borçlanma Norveç, Avusturya, İran gibi ülkelerin milli gelirinden daha yüksek, 520 milyar dolar. Ekonomi yavaşlıyor, ancak borçlanma ve kredi genişlemesi devam ediyor. Bu oldukça endişe verici bir gelişme.” diye konuştu.
Negatif faizler konusunda bilgi veren Symes, şöyle devam etti:
“Japonya, İsveç, İsviçre, Danimarka ve Avrupa Merkez Bankaları’na parasını koyan bankalar, koyduklarından azını geri alıyorlar. Birçok şirket halihazırda nakit paranın üzerinde oturmayı tercih edebiliyor. Bugün artık 500 euro ve 100 dolar banknotların tedavülden kaldırılacağından bahsediliyor. Amerika’da resesyon ihtimali küçük de olsa belirdi. Hatta gerekirse orada bile negatif faiz kullanabileceğini merkez bankası başkanından duyduk. Avrupa’da ise en iyi bilinen bankalar yatırımcılarının finansal sağlamlıklarını ancak hisse senedi geri alımlarıyla ikna edebildi. Bütün bunlar aslında finansal koşulların hızla değişebildiği hassas zamanlardan geçtiğimizi bizlere çok net bir şekilde gösteriyor. Hazırlıklı olmak neredeyse mümkün değil. Böyle zamanlarda yeterince esnek ve adapte olabilme kapasitesi yüksek olanlar kazanıyor ya da hiç değilse kaybetmiyorlar. Sanırım son dönemde dünyadaki gelişmelere bakıldığında bu ortamın kazananı yok demek hiç de yanlış olmaz.”