HSBC Grubu’nun ‘Tüketici Talebinin Geleceği’ raporuna göre; orta gelirli tüketici segmentinin genişlemesi, dijitalleşme, kadınların artan ekonomik gücü ve farklı kuşakların tüketim davranışları küresel olarak tüketim trendlerini değiştiriyor ve şirketler için yeni fırsatların yanı sıra riskleri de beraberinde getiriyor
HSBC Grubu için Trajectory tarafından, 20 farklı ülkeden 90 binin üzerinde tüketicinin görüşü ve iş dünyası liderlerinin değerlendirmeleri alınarak oluşturulan ‘Tüketici Talebinin Geleceği’ raporu, şirketlerin tüketicilerin gelecekte şekillenecek istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için bugünden hazırlık yapması gerektiğine ilişkin önemli sonuçlar ortaya koyuyor. Raporda, küresel olarak değişen demografik yapı ve tüketici davranışlarının gelecek yıllarda şirketler için yeni fırsatlar sunmanın yanı sıra şirketlerin geleneksel pazarlama stratejileri için değişimi zorunlu kılabileceği belirtiliyor.
Rapora göre, dünya nüfusunun %90’ından fazlasının (7 milyarın üzerinde kişi) 2020 yılında tüketici olarak tabir edilen sınıfa dâhil olacağı tahmin ediliyor. Raporda küresel olarak giderek artan tüketici talebi karşısında şirketlerin pazara dahil olma planlarını şekillendirecek dört ana trend olduğu vurgulanıyor:
- Başta gelişmekte olan pazarlarda olmak üzere dünya genelinde orta gelirli tüketici sayısı hızla artıyor.
- Dijital teknolojideki ilerleme tüketicilerin ürün ve hizmet arama, seçme ve ödeme şekillerini kökten değiştiriyor.
- İşgücüne katılan kadın sayısı arttıkça, kadınların alım gücü de yükseliyor.
- Kuşaklar arası fark, tüketim eğilimlerinde de belirgin bir ayrışma olduğunu gösteriyor.
Orta gelirli tüketici sayısı hızla yükseliyor
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü verilerine göre; günümüzde dünya nüfusunun yedide birini oluşturan orta gelirli tüketiciler günlük 10-20 dolar arasında gelir elde eden bireyler olarak tanımlanıyor. 2020 yılında 3,2 milyara, 2030 yılında ise 4,9 milyara ulaşması beklenen orta gelirli tüketici sınıfının satın alma gücü, özellikle nüfusun yoğun olduğu Asya’daki şirketlerin stratejileri üzerinde büyük bir etki yaratacak. Raporda; bu segmente odaklanan şirketlerin, tüketicilerin kültürel farklılarından kaynaklanan tercihlerini, satın almayı etkileyen bir faktör olarak göz önünde bulundurmaları gerektiği de vurgulanıyor.
Dijitalleşme tüketici beklentilerini şekillendiriyor
İnternet kullanımının özellikle mobil cihazlar yoluyla gittikçe yaygınlaşması, tüketicilerin çok daha fazla seçeneğe sahip olduğu ve her zamankinden daha yüksek bir farkındalık ile hareket ettiklerine işaret ediyor. 2020 yılında 6,1 milyar bireyin akıllı telefon kullanacağı tahmin ediliyor. Raporda; 1990’ların ortaları ile 2000’lerin ortaları arası doğumlu olarak tanımlanan Z Kuşağının, dijital teknolojilerin doğal kullanıcıları olarak, tüketim tercihlerinin, kullanım kolaylığı ve erişebilirlik ile ilgili beklentilerine göre şekillendiği belirtiliyor.
Rapora göre; tüketicilerin mağazadan satın almak yerine online alışverişe yönelmesi ile ortaya çıkan davranış değişimi, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan pazarlarda görülüyor. Örneğin Brezilya, Çin ve Türkiye gibi gelişmekte olan pazarlarda tüketicilerin %40’tan fazlası ayda en az bir kez internet üzerinden alışveriş yapıyor.
Kadınların ekonomik gücü artıyor
Kadınların ekonomik gücü dünya genelinde kayda değer şekilde artıyor. Kadınların elde ettiği gelirin, 2010 yılında 12 trilyon dolar iken, 2018 yılında 18 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor. Rapora göre; bu segmenti hedeflemek isteyen şirketlerin, kadınların iş odaklı yaşam biçimlerine hitap edecek yansıtacak bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Konu ile ilgili yapılan anketler, erkek (%68) ve kadınların (%70), alışverişlerini güvenilir markalardan yapma konusunda benzer tutumlar sergilediklerini gösteriyor.
Tüketimde kuşak farkı
Rapor, Baby Boomers kuşağından Z kuşağına kadar nesiller arası farkın ekonomik önemini de ortaya koyuyor. Raporun sonuçlarına göre; 60 yaş üstü bireylerin satın alma gücü yükselmeye devam edecek ve 2020 yılında bu yaş grubu tarihte ilk kez 5 yaş altı bireylerin sayısını aşacak. Y kuşağının, finansal durumlarından daha az memnun olabileceğinin belirtildiği raporda; yine de çalışma yıllarının en parlak dönemine giren Y kuşağının ise diğer kuşaklardan farklı olarak varlık yerine deneyim sahibi olmaya öncelik verdiği belirtiliyor.