Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, “Son dönemde gıda enflasyonunda, temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olmak üzere, çok belirgin bir iyileşme yaşanmıştır.” ifadelerine yer verildi.
Kurulun, 24 Mayıs 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiği belirtildi.
Risk ağırlıklarına dair düzenlemelerin ve ücret gelişmelerinin kredi arzı ve hane halkı geliri kanallarıyla kredi büyümesini desteklemeye devam edeceği aktarılan özette, bu çerçevede, yıllık kredi büyüme hızlarının makul düzeylerini sürdürmesinin beklendiği vurgulandı.
Özette, kredilerin bileşimine bakıldığında, ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiğinin görüldüğü belirtilerek, bu bileşimin bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi desteklediği ifade edildi.
İktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğuna işaret edilen özette, şu bilgilere yer verildi:
“İlk çeyrekte sanayi üretimi güçlü bir dönemlik artış sergilerken, dış talep büyümeye katkıda bulunmuştur. Önümüzdeki dönemde, iç talebin büyümeye verdiği katkının süreceği ve jeopolitik risklerin varlığına karşın Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracatı olumlu yönde etkilemeye devam edeceği öngörülmektedir. Yılın ilk çeyreğinde istihdam ılımlı artış eğilimini korumuştur. Ücret gelişmeleri ile birlikte değerlendirildiğinde, istihdam artışının gelir kanalı ile iç talebi desteklemeye devam edeceği değerlendirilmektedir. Dış talep tarafında ise jeopolitik gelişmeler ve zayıflayan küresel büyüme kaynaklı riskler devam ederken hizmet ihracatına yönelik riskler belirginleşmiştir. Bununla birlikte, Avrupa ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi ve ihracatın pazar değiştirme esnekliği dış denge üzerindeki aşağı yönlü riskleri sınırlamaktadır. Ayrıca, emtia fiyatlarındaki birikimli düşüşün dış ticaret hadleri üzerindeki olumlu etkisi ve tüketici kredilerindeki yavaş seyir cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir.”
“Likidite politikasındaki sıkı duruşun korunması gerekiyor”
Özette, yakın dönemde küresel oynaklıklarda bir miktar artış yaşandığı vurgulanarak, küresel büyümeye dair endişelerin ve küresel para politikalarına ilişkin belirsizliklerin devam etmesinin bu gelişmede etkili olduğu aktarıldı.
Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının bir miktar zayıflarken, risk primlerinde ve kur oynaklıklarında artış gözlendiği anımsatılan özette, şunlar kaydedildi:
“Kurul, sıkı para politikası duruşunun, temkinli makroihtiyati politika çerçevesinin ve 2015 yılının ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının ekonomimizin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmakta olduğunu değerlendirmektedir. Gerek döviz kurlarında gerekse kredilerde yaşanan aşırı oynaklıkların bu politika tedbirleri sayesinde azaldığı gözlenmektedir. Nitekim 2015 Eylül ayından bu yana gelişmekte olan ülkeler arasında Türk lirası göreli olarak daha az oynak bir seyir izlemektedir. Bu gelişmeler doğrultusunda Kurul, marjinal fonlama faizini düşürmek yoluyla sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar vermiştir. Kurul’a ayrıca, yol haritası kapsamında, likidite politikasındaki öngörülebilirliği artıracak ve bankaların likidite yönetimlerini daha etkin yürütmelerini sağlayacak düzenlemeler hakkında ilgili birimler tarafından bilgi sunulmuştur.”
PPK özetinde, öte yandan çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olmasının likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirdiği dile getirildi.
İthal girdi maliyetlerindeki düşük seviyelerin enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri azaltsa da çekirdek enflasyon görünümündeki iyileşmenin henüz sınırlı boyutta olduğu değerlendirilen özette, “Birikimli döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerinin azalmakla birlikte devam etmesi, enflasyon beklentilerinin yüksek seviyesi ve ücret gelişmeleri enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmeyi sınırlamaktadır. Son dönemde gıda enflasyonunda, temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olmak üzere, çok belirgin bir iyileşme yaşanmıştır. Gıda enflasyondaki gerilemenin etkisiyle tüketici enflasyonunda da düşüş gözlenmiştir.” denildi.
Özette, bununla birlikte, çekirdek enflasyonun yüksek seviyesi dikkate alındığında, enflasyon görünümü açısından temkinli bir yaklaşım sergilemenin önem arz ettiğinin altı çizilerek, “Bu çerçevede Kurul, son dönemde enflasyonda gözlenen düşüşün kalıcı olması için likidite politikasındaki sıkı duruşun korunması gerektiğini belirtmiştir.” değerlendirmesine yer verildi.
Gelecek dönemde para politikası duruşunun enflasyon görünümüne bağlı olacağı hatırlatılan özette, şu bilgilere yer verildi:
“Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir. Ayrıca küresel ve yurt içi oynaklıklar yakından takip edilerek döviz ve Türk lirası piyasalarında gerekli önlemler alınmaya devam edilecektir. Özetle, politika duruşunun enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici niteliği korunacaktır. Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.”
Özette, son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu belirtilerek, “Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır.” ifadelerine yer verildi.