Kapitalizm çatırdadı 2020 kayıp yıl olacak!

0
844
Emre Alkin: Türkiye’de inşaata dayalı ekonominin bizi bir yere götürmediği çok açık!

Ekonomist Emre Alkin, küresel salgının ekonomik anlamda hayatımıza etkilerini Radyo Trafik canlı yayınında Cezayir Doğan’a anlattı. “2020 yılını unutun” diyen Alkin, piyasaların bu süreci atlatmasının 16-17 ayı alabileceğini belirtti.

Koronavirüs etkisiyle dünyada ve ülkemizde kapital düzende ve ekonomik modellerde değişiklik olacağına değinen Ekonomist Emre Alkin, büyük teknolojik şirketlerin kolonizasyonuyla yüz yüze kalabileceğimizi söyledi.

Ekonomist Emre Alkin’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“2020 kayıp yıl olacak”

“Senenin başında ekonomide çok güzel ve umutlu başlamıştık, hatta Türkiye’nin ve Dünya’nın büyümesiyle ilgili çok iddialı rakamlar vardı. Sonra bir anca bu virüs orta çıktı. Ve şuan tam anlamıyla panik halindeyiz. Herkes bütün satın alma kararlarını sene başındaki o güzel havaya göre yapmıştı, şimdi bir anda baktığımızda bilançoların en aşağı yüzde 30 küçüldüğü, kardan vazgeçip başımızı suyun üstünde tutalım da yeter denilen bir yere geldik.2020 yılını tamamen unutalım! Kayıp yılın gerçek karşılığı 2020. 2021 yılında 2020 yılına oranda çok daha sert yükselişler olacak piyasalarda ve büyüme hızlarında. Fakat bunun rehavetine de kapılmamak lazım çünkü 2020 berbat olduğu için 2021 güzel gözükecek. 2020 yılı 2022’ye ertelenmiş oldu. Yani bizim kendimizi buradan toparlamamız bir 16-17 ay sürer.”

Korona, Türk iş insanlarının hatalarını anlama dönemi olacak!

“Türkiye’deki iş insanının bazı rahatsızlıkları var. Birincisi küçük holdingleşme hesapları, herkes benim neyim eksik diye hiç odak alanı olmayan işlere giriyor. İkincisi malı tedarik ettiği yere mahkûm olmak ve ciroda da iki müşteri grubuna mahkum olmak. Yani müşteriyi de tedariği de çeşitlemiyorlar. Dolayısıyla herhangi bir krize gerek kalmadan Türk iş insanları maalesef hem tedarikte hem de müşteri portföyünde sürekli ters ayakta yakalanıyorlar. O yüzden bu korona virüsü döneminde tek iyi yan, herkes oturup bir düşünecek ben acaba nerede yanlış yaptım diye. İnsan kaynaklarını doğru yönetememekle alakalı da sıkıntıları var. Daha çok ucuz iş gücüyle devam etme çabasındaydılar, şimdi onu da bir düşünecekler. Son yanlışları da dijital altyapıları ve otomasyon sistemleri çok zayıftı. Şimdi evden çalışanların büyük bir avantaj içinde olduğu fakat bu otomasyonu başaramamış olan özellikle hizmet sektöründeki şirketlerin çok büyük sıkıntı çektiğini görüyoruz. Fırsat bu fırsat oturup bunu da bir düşünsünler. Fakat onlara en büyük tavsiyem, odak alanı olmadıkları başkası para kazanıyor diye heves ederek girdikleri yerlerde zarar ediyorlarsa bir kapatıp huzura ersinler.”

Türkiye’de inşaata dayalı ekonominin bizi bir yere götürmediği çok açık!

“Dijital alt yapısını tamamen güçlü tutmuş olan şirketler geleceğe umutla bakarlar. Gençlerin önemli bir kısmı, inşaat faaliyetinin aslında böyle durumlarda hiçbir işe yaramadığını görecek ve Türkiye dair birçok ülkede ekonomik büyüme modeli değişecek. Çünkü inşaata dayalı modelin bizi bir yere götürmediği ortada. Dolayısıyla çarpıcı sıra dışı marifetli işler yapmaya hevesli bir gençliğimiz var bizim. Bu gençlere doğru eğitimi vermek lazım. Kardeşim bende 3 bin kişi çalışıyor diye övünmenin hiçbir işe yaramadığını aslında önemli olanın daha fazla makine daha fazla eğitimli insan olduğunu şimdi anlıyorlar. 1945-65 arası doğmuş kuşak yerlerini yavaş yavaş yeni kuşağa bırakmak zorunda kalacak. Tarım da teknolojik tarım olacak. Çok fazla insan çalıştırarak değil, teknolojik tarıma başlamak gerek.”

“Kapitalizm çatırdadı; dünyanın en büyük şirketlerinin kolonizasyonu başlayabilir!”

“Kapitalizmin sağından solundan çatırdadığını benim gibi bir liberal iktisatçı söylüyorsa demek ki bir gerçeklik payı var. Merkez bankaları fonksiyonlarını yitirmiş bir fonksiyonları kalmış o da faiz. Kapitalizmin en önemli kalelerinin işlevleri kalmamış. Bir kere fırsat eşitliğini sağlayamamış gelir adaletsizliğini çözememiş. Hal böyleyken, 1- Dünyanın en büyük şirketlerinin bir kolonizasyon faaliyetiyle karşı karşıya kalabiliriz. Yani şu anki yaşanan durum nedeniyle birçok orta ölçekli şirket dökülecek. Büyük şirketler özellikle de teknoloji şirketleri diyecek ki bak gördünüz mü bana mecbur kaldınız diyecek. Devletlerden de büyük olan bu şirketler gelecekler ve bir kolonizasyon faaliyeti yapacaklar bir kere buna hazır olalım.
2 – Devlet vatandaşa şunu diyebilir: “Kardeşim senin istihdam sıkıntın mı var? Merak etme herkesin işi olacak, senin bir tek ilgileneceğin şey şu kadar saat çalışacaksın bütün faaliyetleri ben yapacağım” diyebilir. Mecburi kamulaştırmalardan sonra bir devlet kapitalizmi başlayabilir. Bazı ülkelerde zaten bunun hafif hafif sinyallerini görüyoruz. Dünya bir taraftan küresel şirketlerin kolonizasyonu altında yola devam ederken diğer taraftan da devlet kapitalizmi denen şeyin ortaya çıkmasına şahit olacağız gibi geliyor bana.”

Devlet sistemler değişir mi?

“Bir bakacaksınız devlet sisteminde parlamentolara bile gerek kalmadan, vatandaşın eski yunan uygarlığında olduğu gibi demokrasiye doğrudan katılımı olan bir teknoloji sayesinde bunu halledecekler. Mesela seçimler, referandumlar oy veren işlemleri telefon uygulamaları üzerinden yapılacak vs. aslında biz buraya doğru gidiyoruz. Bu bir uyuşturma rejimi olur. Türkiye de dâhil parlamentonun işlevi başkanlığa doğru kaydırılmıştı. Zaten bu süreç başlamıştı korona virüsünden sonra hızlanabilir diye tahmin ediyorum.

Koronavirüs insanlık için yeni bir Rönesans olur mu bilemiyorum. Biz yine böyle vatandaşların çektiği acılardan medet umarak veya onları istismar ederek, onları çok yanlış yerlere sürükleyecek liderlerle de karşılaşabiliriz, buna da hazırlıklı olmak lazım.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz