Türkiye ekonomisinin 2018’in ilk çeyreğinde de canlılığını sürdürdüğünü ifade eden İSO Başkanı Erdal Bahçıvan; “Ancak özellikle enflasyon ve cari açık gibi iki önemli sorunumuzun kalıcı çözüm beklediğini de kabul etmeliyiz.” dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin nisan ayı olağan toplantısı, “Yönetim Kurulunun 2018-2022 Çalışma Programının Değerlendirilmesi” ana gündemi ile gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçıvan; “Dünyadaki yeni nesil sanayi anlayışı çok daha rekabetçi, bilgi yoğun, yüksek katma değerli bir üretim yapısına dayanıyor. Bu koşullarda, bizim de sanayimizi yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli bir yapıya kavuşturmamız kaçınılmaz bir zorunluluk. Sanayiyi merkeze alan bir ekonomik ve toplumsal dönüşümü başarıyla gerçekleştirmemiz, gelecek kuşaklara karşı bir sorumluluğumuzdur. Bu süreçte öncü rol yine İSO’ya düşüyor. Sanayinin faaliyet koşullarının iyileştirilmesi amacıyla dünyayı yakından takip ederek, resmi otoritelerle temas kurarak, her alandaki paydaşlarımızla iş birliğini geliştirerek sanayimizi ve sanayicimizi sürekli desteklemenin gayreti içinde olacağız” dedi.
Sanayinin finansman ihtiyacı öncelikli
Yeni dönemde yapılacak çalışmalar hakkında bilgi veren Bahçıvan şöyle devam etti: “Öncelikli çalışma konularımızdan olan sanayinin finansman ihtiyacının karşılanması konusunda vizyoner önerilerimizi gündeme getirmeye devam edeceğiz. Yeni nesil “Kalkınma Bankacılığı” önerimiz büyük önem taşıyor. Projenin kendisini teminat kabul ederek sanayi yatırımlarının finansmanını sağlayan bir kalkınma bankasının kurulup sanayimizin finansmanını desteklemesi için gerekli girişimleri yapacağız. Ayrıca halka arz, tahvil ve bono işlemleri, sukuk ve benzeri finansman araçları hakkında bilgilendirme faaliyetlerimizi sürdüreceğiz.”
“Enflasyon ve cari açık kalıcı çözüm bekliyor”
Erdal Bahçıvan, dünyada ve ülkemizde yaşanan bazı gelişmeleri de değerlendirerek “Verimlilik artışının yavaş seyri, nüfusun yaşlanması, yüksek küresel borç stoku, büyümenin kapsayıcılık sorunu, uluslararası koordinasyon yetersizliği, yapısal reformların istenen hızda gerçekleştirilememesi gibi unsurlar küresel büyümenin geleceği konusundaki endişeleri canlı tutuyor. Açık ve net söylüyorum; dünyanın şu andaki en temel problemi öngörüsüzlüktür. Öyle ki; IMF’ten Dünya Bankası’na, gelişmiş ülkelerin merkez bankalarından araştırma kurumlarına kadar birçok kurum ve kuruluşu etkisi altına almış olan bu öngörüsüzlük dalgasının giderek artması, önümüzdeki günlerin neler getireceğine ilişkin belirsizliği de artırmaktadır. Türkiye ekonomisinde ise 2017’deki güçlü büyümenin ardından 2018 ilk çeyreğinde de canlılığın sürdüğü görülüyor. Türkiye ekonomisi, sanayicilerimizin yüksek yatırım ve üretim iştahının yanı sıra hükümetin vermiş olduğu güçlü desteklerin katkısıyla ölçülü büyüme temposunu koruyor. Ancak özellikle enflasyon ve cari açık gibi iki önemli sorunumuzun kalıcı çözüm beklediğini de kabul etmemiz gerekiyor” dedi.