Özel şirketlerin ortaklık yapılarına ve faaliyetlerine müdahale yetkisi tanıyan 68 sayılı “Sanayileşme İcra Komitesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”nin anayasaya aykırı bir biçimde mülkiyet hakkına müdahalenin önünü açtığını belirten DEVA Partisi Sektörel Politikalar Başkanı Birol Aydemir, “serbest piyasa ekonomisinden devlet kapitalizmine geçişin mevzuatı oluşturuluyor.” dedi.
DEVA Partisi Sektörel Politikalar Başkanı Birol Aydemir, 14 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sanayileşme İcra Komitesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İktidarın, Anayasayı yok saymayı alışkanlık haline getirdiğini belirten Aydemir, 68 sayılı “Sanayileşme İcra Komitesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile kurulan Sanayileşme İcra Komitesi’ne özel şirketlerin ortaklık yapılarına ve faaliyetlerine müdahale yetkisi tanındığını kaydetti ve “Böylece Anayasamıza aykırı bir biçimde mülkiyet hakkına müdahalenin önü açılıyor, yerli ve yabancı yatırımcı ürkütülüyor, serbest piyasa ekonomisinden devlet kapitalizmine geçişin mevzuatı oluşturuluyor. İktidarın özel sektör üzerindeki kural tanımaz ve şeffaf olmayan müdahaleleri giderek kurumsallaşıyor.” ifadelerini kullandı.
Söz konusu Komite’ye bir şirketin ortaklık yapısına ilişkin karar alma yetkisi verildiğine işaret eden Aydemir, Anayasa’nın 35. maddesi ile korunan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini savundu. Düzenlemenin Anayasaya aykırılığının bunlarla da sınırlı kalmadığını vurgulayan Birol Aydemir, temel hak ve özgürlüklere getirilen kısıtlamaların kapsamı açıkça netleştirilmediği için hukuki belirlilik ilkesinin çiğnendiğini, herhangi bir kriter tanımlanmadığı için keyfiliğin önünün açıldığını belirtti. Birol Aydemir, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Yerli ve yabancı sermayeyi caydırıcı ve tedirgin edici sonuçlar doğuracak bir şekilde özel sektöre müdahale etme imkânı tanınıyor. Kararnamenin amacının yerli sanayinin geliştirilmesi, ilgili şirketlerin yatırım, üretim ve finansman açısından desteklenmesi olduğu söylense de, bu iddia gerçeği yansıtmıyor. Aksine, şirketlerin ne üretecekleri, kiminle ortaklık yapabilecekleri veya hisse satışı yapıp yapamayacakları gibi olmazsa olmaz faaliyet alanlarına devlet müdahalesi öngörülüyor.
Ülkemiz için kritik öneme sahip şirketlerin ortaklık yapıları ve hisse satışlarına ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek müdahale edilmesi ve şirketlerin ne üreteceğine devletin karar vermesi ticaretin doğasına aykırılık teşkil ediyor. Herhangi bir gerekçe ile şirketlerin satış, hisse devri ve diğer ticari faaliyetlerine devlet müdahalesi, teşebbüs hürriyeti ve mülkiyet hakkının ihlal edilebileceğini gösteriyor.
Bunca ihlâli ve aykırılığı içinde barındıran bu kararname, serbest piyasa ekonomisinden uzaklaşıp devlet kapitalizmine gidişin işaretini oluşturuyor. Bu gidişat bütünüyle hukuksuzdur.”