Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin, pandemide turist sayısının yüzde 78 azaldığını belirterek, ‘Covid 19 Risk Haritası’nda turuncu olan Antalya’nın kırmızıya dönüşmesinin Türkiye’ye büyük kayıp yaşatacağını belirterek, “Turizm sezonu başlıyor. Aylardır ‘20 gün kapanalım’ diye talepte bulunuyoruz. Antalya’nın özel tedbirlere ihtiyacı var. Büyük kayıp yaşamamak için il bazında tedbirlere geçilmeli” dedi.
Görüntülü platformda gazetecilerle kentlerin meslek odası başkanlarını bir araya getiren Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin bu kez konuğu Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin oldu. EGD Başkanı Celal Toprak ve EGD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Uluğtürkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ programının konuğu olan Antalya TSO Başkanı Davut Çetin, 2019’da 16 milyon turist ağırlayan Antalya’nın 2020’de 17,5 milyon turist ağırlamayı beklerken pandemi nedeniyle ancak 3.4 milyon turist alabildiğini söyledi. Son yıllarda artan turist sayısı karşısında yeni yatırımlar gerçekleştirildiğini, eskilerin revizyon edildiğini belirten Çetin, “Tam da bu dönemde pandemiyle karşı karşıya kaldık. Çok zor bir dönemdi. Kısa çalışma ödeneği ve krediler nefes oldu ama yeterli olmadı. Turizmdeki büyük kaybı tarım ve sanayimizdeki artan üretimle telafi etmeye çalışsak da Antalya ekonomisi yüzde 15 civarında küçüldü. Bunun da ekonomimize etkisi 20 milyar doları buldu” dedi.
“Krediler altın ve dövize gitti!”
Kredi Garanti Fonu’yla verilen faiz oranı yüzde 9’luk kredinin sektör için önemli bir destek olduğunu ancak, verilen kredilerin yüzde 60’ının doğru kullanılmadığını belirten Antalya TSO Başkanı Davut Çetin, “2018’de yaşanan krizde de kredi imkanı sunuldu. Bu kredileri o dönemde bazı iş insanları gayrimenkul, otomobil hatta yat alımında değerlendirdi. Ancak bu kez daha kötüsü oldu. Pandemi dolayısıyla alınan kredilerin yüzde 60’lık kısmı Antalya’da dövize, altına gitti. Keşke böyle yapılmasa krediler gerçekten ihtiyacı olana kontrollü verilseydi” diye konuştu.
“Ya kırmızı olursak?”
Antalya’nın turizmde yeni sezona daha tedbirli olması gerektiğini anlatan Çetin, “İki aydır adeta yalvarıyoruz. ’20 gün kapanalım’ diyoruz. Antalya gibi turizm şehirlerini bu dönemde diğer illerin kefesine koyup merkezden yönlendirmek doğru değil. Şu an Kovit 19 Risk Haritası’nda turuncu konumdayız. Bu bile başta Avrupa’dan olmak üzere birçok bölgeden endişeyle takip ediliyor, rezervasyon iptallerine neden oluyor. Etrafımız kırmızı olmuş, bizimle iç içe yaşayan Konya, Burdur gibi şehirlerle çevrili. Antalya’da kırmızıya dönüşürse sonuç vahim olur. Pandemi yönetiminde il bazında özel tedbirleri alabilme inisiyatifimizin olması gerekiyor” dedi.
Pamukkale’den Kapadokya’ya
Antalya TSO Başkanı Davut Çetin, Antalya’nın turizm destinasyonunu Pamukkale’den Kapadokya’ya kadar genişletebilme imkânı bulunduğunu belirterek, “Bunu yapmak zorundayız. Kapadokya’ya gelen turist 300 avro verip balon turuna katılıyor. Bu bedelle aynı turist Antalya’da her şey dahil neredeyse bir hafta tatil yapabilir. Turizmi destinasyon olarak değerlendirmemiz ve tüm şehirlerin kazançlı çıkmasını sağlamamız dolayısıyla Türkiye’ye daha fazla döviz kazandırmamız gerekiyor. O yüzden Denizli ve Nevşehir’e hızlı trenle ulaşmamız gerek. Yüzde 6 ithal girdisi yüzde 94 yerli girdisi olan bir başka sektör daha yok. Bu nedenle turizm altyapı yatırımlarına öncelik vermeliyiz” diye konuştu.
“Pilot veri merkezi kurmak istiyoruz”
Antalya’da tarımsal üretimin arttığını belirten Başkan Çetin, “Katma değeri yüksek ürünlere geçiş var. Bu oldukça sevindirici. Mango, avakado, muz, ejder meyvesi yetiştiriyoruz. Ancak burada da ciddi bir sıkıntı bizi bekliyor. Şu anda Türkiye, tükettiği muzun yüzde 25’ini üretiyor. Son yıllarda muz serasına verilen yatırımlarla bu oran yüzde 100’ü bulacak. Ancak daha fazlası durumunda muzda rekabet edemeyeceğimiz için ciddi sıkıntı yaşayacağız. Tarımsal ürünlerde bir planlamaya ihtiyacımız var. Ama planlama için önce doğru veriler gerekiyor. Antalya’da ne kadar domates üretiliyor ne kadar biber yetiştiriliyor bilmiyoruz. Bilmediğimiz için planlama yapamıyoruz. Antalya’da bir pilot ‘Veri Merkezi’ kuralım diye müracaatımız var. İçerisinde kamunun biz meslek odalarının bulunduğu bu merkezi çok önemsiyoruz. Zira doğru veriler olmadan tüm şehirler karanlıkta yürüyor gibi. Doğru verilere sadece tarımda değil her alanda ihtiyacımız var. Turizmde de şiddetle ihtiyacımız var. Antalya’ya gelen turistin yaş aralığı ne? Çocuklarıyla mı geliyorlar? Hangi ülkelerden tercih ediliyoruz? Bu gibi doğru bilgiler olmadan strateji belirlemek doğru adımlar atmak mümkün olmuyor” diye konuştu.
“Dijitalleşme üzerine çalışıyoruz”
Antalya TSO’nun dijital dönüşüm, endüstri 4.0, e-ticaret, e-ihracat alanlarında üyelerine yönelik faaliyetlerinin devam ettiğini şehrin katma değeri yüksek alanlardaki üretim artışının sürdüğünü anlatan Çetin, “Örneğin yat üretiminde 21 firmamız oldu. Bu şirketlerimiz çok başarılı işlere imza atıyor. Geçtiğimiz dönemde Katar’a 27 metrelik 100 yat üretildi. 67 metrelik yat üretebilecek kapasiteye sahip, Aselsan gibi kurumlarla iş birliği yapan bir sektör altyapısı oluştu. Bu gibi sektörlerin Antalya ekonomisine dolayısıyla Türkiye ekonomisine önemli değer katacağını düşünüyoruz” dedi.
“Pandemi ihracatı engelleyemedi”
Pandemiye rağmen 2020’de Antalya’dan gerçekleştirilen ihracatın yüzde 5.7 arttığını ve 1.5 milyar dolara yaklaştığını belirten Çetin, “1 Ocak- 28 Şubat 2021’de bir önceki döneme göre yüzde 20 artan bir ihracatımız var. Ancak, ihracatımızın lojistiğinde de sıkıntı yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Katarlı şirkete satılan limanda fiyatların yüksekliği ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Bu konuda şikayetimizi ve alternatif liman yapma arayışımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
“EXPO’da karmaşa devam ediyor”
Gazetecilerin Expo yatırımıyla ilgili sorularını da yanıtlayan Antalya TSO Başkanı Davut Çetin, “Expo yapılırken Antalya’yla bütünleştirilemedi. Bu konuda küstürülen, ayrıştırılan Antalyalı bugün Expo’ya sahip çıkmıyor. Ama büyük bir yatırım. Devlet buraya 1.8 milyar TL harcayarak bu binaları yaptı. Aradan 5 yıl geçti. 5001 kişilik bir konferans salonu yapıldı kullanılmadığı için şu an dökülmeye başladı. Bünyesinde kurulan tarım müzesinin ne olacağı belirsiz. Bir bölümü Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından film stüdyosuna çevrildi. İşin içerisinde Özelleştirme İdaresi var, Tarım ve Orman Bakanlığı var. Bir karmaşa söz konusu. Ama bu devasa yatırımın bir şekilde değerlendirilmesi şart. Bazı projeler var. Burada biyoteknoloji ağırlıklı bir tarım vadisi kurabilir miyiz? Bilişim vadisine, Teknoloji Transfer Ofislerine dönüştürebilir miyiz? Bizim de içerisinde olacağımız çalışmalar var” dedi.
Bu haber de ilginizi çekebilir: Türkiye EGD ile ekonomiyi konuşmaya devam ediyor
[mc4wp_form id=”25750″]