Ali Ülker: “Büyüdükçe oyunun kuralları değişiyor”

0
959

Türkiye’nin en önemli ekonomi buluşmalarından Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde ‘Yarının rekabetçi sektörleri’ masaya yatırıldı. Oturumda konuşan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker, Godiva’nın satın alınmasıyla kendilerini birden global arenada bulduklarını belirterek, “Büyüdükçe oyunun kuralları değişiyor.” dedi. Ülker, Çinli bir firma ile ilgilendiklerini de sözlerine ekledi.

Uludağ Ekonomi Zirvesinde ‘Yarının Rekabetçi Sektörleri’ ele alındı.  Moderatörlüğünü THY’den İlker Aycı’nın yaptığı oturuma Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, Doğan Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hanzade Doğan Boyner, Sabancı Holding Perakende Grup Başkanı Haluk Dinçer, Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası’ndan Hüseyin Aydın ve Akfen Holding’den Hamdi Akın konuşmacı olarak katıldı.

“Merkezimiz istanbul ama temsili”

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, Godiva’nın ufuk açıcı bir satın alama olduğunu belirterek, “Birden kendimizi global arenada bulduk. Şu anda 4 milyar dolarlık bir pazara hitap ediyoruz. Sadece Ülker markası değil, diğer markalarımızla beraber dünyanın her yerine getirmeye çalışıyoruz. Gerçekten bizim de beklemediğimiz bir hamleydi Godiva. Aslında satın almak için değil de incelemek için gitmiştik. Yurt dışında başka markaları da satın almak ve daha büyük coğrafyaya hitap etmek istedik. Ortadoğu’da Ülker yükseldikçe İngiliz markaları çekilmeye başlamış. Ayrıca, esas hadise şu; global olmanın ne olduğunu yavaş yavaş hissediyoruz. Global şirket, herhangi bir şirket merkezi olmayandır. Şu anda bizim ofisiniz yok, şirketin merkezi İstanbul’da ama temsili, bu sene yatığımız ziyaretler dünyanın çevresini 5 kere dönmeye eşdeğerdir.” dedi.

İstanbul’un, ana üsleri olmasına rağmen dünyanın bir çok yerinde merkezleri olduğunu belirten Ülker, yılların birikimini sahaya yansıtmak istediklerini söyledi. Ana coğrafyada lider konuma gelmeyi hedeflediklerini anlatan Ülker, “Büyüdükçe oyunun kuralları değişiyor, lokal olmak gerekiyor, tüketiciyi iyi analiz etmek gerekiyor. Şirketin şu anda tepe noktasında oturan Murat Bey değil, tüketicilerimizdir. Onların ne istediklerini, ne isteyeceklerini önceden kestirerek iş yapıyoruz. Tüketicinin duygusal metotlarla ürünü tanımlamasını istiyoruz. Dünyanın nüfusu gelişiyor ama dünyada servet paylaşımı da mülk paylaşımı da değişiyor.” şeklinde konuştu.

“Çin’den de bir fabrika kervana katılabilir”

Risk almadan başarı gelmeyeceğini anlatan Ali Ülker, yeni yatırımların da devam edeceğini belirterek, şöyle devam etti: “United Biscuits büyük bir lokmaydı. Bu büyüklükteki lokmayı sindirmek önemli. Bir sene geçti ve gördük ki biz aynı gemiye binmişiz ve aynı yolda ilerliyoruz. Başarılı gidiyoruz. İngiltere’de başarılı olmuş bir krakeri Türkiye’ye adapte ettik. Türkiye’deki bir ürünü İngiltere’de pazarlıyoruz. Yola çıktık, gemi yürüyor ama ufak tefek yolda katılanlar olacak. Büyük sansanyonel alım yok, marka arıyoruz farklı coğrafyalarda ama ne olur bilinmez. Bir ekibimiz de şu anda Çin’de. Çin’den de bir fabrika kervana katılabilir.”

“Eşitlik ve şeffaflık lazım”

Hanzade Doğan Boyner ise bilişim alanına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dijital dönüşümü ‘Hepsi burada’ ile yaptıklarını belirten Boyner, “Kendini eleştirmeyen insanın ileri gidemeyeceğini düşünüyoruz. İyi profesyonel, işini seven ve işine sahip çıkandır. Artık ne yaparsan yap teknolojiden uzaksan olmuyor. Dijitalleşme diye bir şey artık var. Teknoloji herkesin DNA’sında ve içinde olacak.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’den teknoloji devi çıkar mı?” sorusuna ise Hanzade Doğan Boyner, şu cevabı verdi: “Türkiye’den teknoloji devi çıkar ama çıkar çıkmaz demek çok kötü olur. Ama kelimesini hiç sevmem ama burada söylemek lazım, önce Türkiye’nin temel bazı taşları yerine koyması gerekiyor. Bizim iş dünyası ve STK’lar olarak kısa süreli kârlara odaklanmayarak, Türkiye bu taşları yerine koyarak, herkes el ele, doğru değerleri oturtmak, şeffaflıktır, güvendir, doğruyu ödüllendirme, kötüyü cezalandırma, hukukun üstünlüğü, bir güven ortamının kapsayıcılıktır, bunlar olmadığı sürece olmaz.”

Türkiye’de eşitlik sorunu olduğun belirten Hanzade Doğan Boyner, şunları söyledi: “Gencecik üniversite öğrencileri hep tanıdık ve torpil takıntısı içinde. Bu, Türkiye’nin en büyük sorunu. Biz onlara eşitiz ve şeffaf bir sistem vardır, haklının hakkı verilir ve kurallar işler, dediğimiz zaman teknoloji devi çıkar. Bunu kurduktan sonra da bir kültür değişimine ihtiyaç var. Bunun da en büyük adımı kaybetmekten ve batmaktan korkmayacağız. Bin tane proje desteklenecek, iki üçü tutacak başka da yolu yok.”

“Motorlu araç yerine elektrikli araç yapalım”

Akfen Holding’den Hamdi Akın da Türkiye’nin dışarıda rekabet edebildiğini dile getirdi. Akın, şöyle konuştu: “Uluslararası arenada TAV inşaat olarak dünyanın havaalanlarında en büyük firması olmayı becerdik. İki yıldır bunu kimseye kaptırmıyoruz. Bu tabi ilk üç arasındaki sırayı devretmek için çaba harcıyoruz. En son Bahreyn havaalanı devreye giriyor. İlk başlarda İran’a gittiğimiz zaman endişelerle karşılaştık, Tahran havaalanını aldıktan sonra hükümet değişince Türk firması olduğumuz için sorun çıkarıldı. Türkiye o anlamda, teknoloji sektörlerinde dikkate alınmayan bir durumdaydı. Havaalanları ve terminal binaların uluslararası platformda birçok ihaleye giriyoruz ama Amerika’dan Filipinler’e kadar yelpazemizi geliştirdik. En son Amerika’nın birçok havalimanında hizmet sektöründe devam ediyoruz. TAV, artık dünya şirketi olmuş durumda. TAV, bizimle beraber ölmeyecek ve bizden sonra da 200-300 yıl yaşayabilir.”

Şirketlerin sahibinin ölümü ile ölmemesi gerektiğini belirten Hamdi Akın, şöyle devam etti: “Bizim yeni şirketler oluşturmamız ve rekabetçi olmamız lazım. Yoksa bir şirkette ömür boyu kalmak bana pek akılcı doğru gelmiyor. Çünkü sermaye biriktirmek için de buna ihtiyaç var. Rekabetçi sektörlerde yeni sektörler var. Mesela motorlu yerli araba yapmak için çok uğraşıyoruz. Biz yapacağız ve bir de rekabetçi olacağız. Mesela motorlu araba yapmak yerine neden elektrikli araba yapmayalım. Motorlu araba ile bizim teknoloji aramızdaki farkımız 100 yıl, eğer yüzde 100’ünü yapmak istersek. Ama elektrikli araba yapsak farkımız bir iki yıl. Bence ülke elektrikli araba yapıp satmalıyız. Ciddi manada da desteklenmeli. Motorlu arabadan çok daha kârlı olur ve ciddi rekabetçi oluruz ve belki de bölgemizde tek oluruz. Ayrıca, hastane alnında rekabetçi olabiliriz. Yine enerji alanında da rekabetçi olabileceğimiz şirketler var.”

“Türkiye’nin rekabet sektörü az”

Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı Haluk Dinçer de Türkiye’nin doğal olarak rekabetçi olabileceği sektörün çok az olduğuna vurgu yaptı. Dinçer, “Türkiye’de işgücü ucuz değil, enerji yok, emtia ülkesi değiliz. Türkiye’de sermaye pahalı, enflasyon pahalı. Türkiye’de her bir sektörde rekabet oluşturabilecek sektör ve şirketler başarılı olabilir. Önce Türkiye, sonra da bölge ve dünyada. Birkaç sektör ciddi yatırım yapıyor. Mesela eğitim, 200 tane üniversite var. 100’ü devletin, 100’ü ise vakıf üniversitesi. Ayrıca sağlıkta, yine tarımda rekabetçi sektör olabilir. Diğer yandan turizmde ciddi bir potansiyel var. Taşımacılık ve ulaştırma sektöründe de olabilir. Türkiye’nin bundan sonraki dönemde başarılı olabilmesi için muhakkak girişimcilere ihtiyaç var. Türkiye’nin çok daha fazla insan kaynaklarına yatırım yapması gerekiyor. Ayrıca dijital dönüşüme ciddi yatırım yapılmalı.” şeklinde konuştu.

5 gün sonra 4.5 G lansmanı var

Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ise iletişim hizmetleri sektörü olarak rekabetin taraflarından biri olduklarını vurgularken, “Verimliliğin kaynağında yüzde 50’den fazlası teknoloji ve iletişim teknolojilerinin kullanılması geliyor. 5 gün sonra 4.5 G lansmanı var. Türkiye’de önümüzdeki dönemde 1 milyar insan ve nesneyi bağlamaya geçeceğiz. Çok heyecan verici bir dönem, önümüzdeki dönemde bugün konuşulan projeler ve 4.5 G döneminin konuşulacağı dönem başlıyor. Türkiye telekomünikasyon açısından en zor bir sektör. Bugün bizim gelirlerimizin yüzde 93’ü Türkiye’den kaynaklı. Bu yetkinlikleri alıp bize benzeyen pazarlarda bunu tekrarlayabilir miyiz. Buna bakmalıyız.” dedi.

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın da sektör olarak güçlü ve zayıf yanları olduğunu ifade etti. Aydın, şu görüşleri aktardı: “Zayıf yanımız tasarruf. Hala bir türlü yönetemediğimiz enflasyon. Kaynaklarımızın kısıtlı olması yanında aracılık giderleri çok fazla. Küresel ekonomi iyileşirse biz de burada daha iyi noktalara gideriz. Reformlar gecikirse bu bizim büyüme durumumuzu ciddi etkiler. Bizim sektörde üç şey çok önemli. Sermaye var mı var. Kimin, burada olan bütün sermaye ülkenin sermayesidir. Ama küçük yeterli değil, yeni gelen oyuncular da küçük oyuncu. Bu sermayenin büyütülmesi ve cazip hale getirilmesi gerekiyor.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz