Sanayi sektörünün 2015 yılında istikrarı yakalayamadığını, bu nedenle toplam istihdamdaki payının azaldığını belirten TİSK, 2016 yılında bu eğilimi tersine çevirmek için kalıcı yapısal önlemler alınması gerektiğini belirterek, Hükümet’e, sanayinin uluslararası rekabet gücünü artıracak düzenlemeleri acilen yürürlüğe koyması çağrısında bulundu.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından hazırlanan Ocak ayı Ekonomi Bülteni’nde, sanayi sektörünün 2015 yılında gerek yurt dışındaki ekonomik değişimler, gerek yurt içindeki ekonomik ve politik gelişmeler nedeniyle istikrarı yakalayamadığının altı çizildi. 2016 yılında söz konusu eğilimi tersine çevirmek için kalıcı yapısal önlemler almak gerektiğine dikkat çekilen TİSK Ekonomi Bülteni’nde, Hükümet, sanayinin uluslararası rekabet gücünü artıracak düzenlemeleri acilen yürürlüğe koymaya davet edildi. Dış ticaret verilerindeki gerçekleşmelerin 2015 yılının Türkiye için kazançlı olmadığını gösterdiği belirtilen TİSK Ekonomi Bülteni’nde, özellikle ihracatta yapısal sorunların iyice belirginleştiğine dikkat çekildi.
TİSK Ekonomi Bülteni’nde, Revize Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerinin; cari açık bakımından gerçekçi, büyüme ve enflasyon açılarından ise iyimser olduğu kaydedildi.
Küresel büyüme tahmini düşürüldü, iç talep belirleyici olacak
Dünya ekonomisinin 2016 yılına gelişmekte olan ülke ekonomilerinden kaynaklanan risklerle girdiğine dikkat çekilen TİSK Bülteni’nde, “IMF, 2016 için dünya büyüme oranı tahminini 0,2 puan aşağıya çekti. IMF’nin beklentilerine göre 2016 yılında dünya ekonomisi yüzde 3,4; gelişmiş ülkeler yüzde 2,1; gelişmekte olan ülkeler yüzde 4,3 büyüyecek. Çin ekonomisinde büyüme oranının 25 yıl sonra yüzde 7’nin de altına düşmesi ve petrol üreticisi ülkelerin büyüme oranının da gerileyecek olması, dünya ekonomisi için endişe yaratıyor” denildi.
Büyüme hedefi oldukça iyimser
Revize Orta Vadeli Plan’da bu tahminler ışığında iç talebin belirleyici olacağı bir büyüme öngörüldüğünün kaydedildiği TİSK Ocak Ayı Ekonomi Bülteni’nde, büyüme ve enflasyon hedefleri iyimser bulundu. TİSK Ocak Ayı Ekonomi Bülteni’nde konuyla ilgili olarak “Revize OVP 2016-2018’de Türkiye için büyüme hedefi yüzde 4,5’e çıkarıldı. Revize OVP’de büyüme oranı hedefi oldukça iyimserdir. Bu iyimserliğin ardında asgari ücretteki yüzde 30’luk zammın ve diğer seçim vaatleriyle ilgili düzenlemelerin harcamalar üzerinde yaratacağı çoğaltan etkisi yatmaktadır. Ancak hane halkı borçlanma oranının yüzde 60’lara ulaşmış olması çoğaltan etkisini zayıflatabilir, bu da toplam talepte oluşturulmak istenen artışı sınırlayabilir” uyarısına yer verildi.
Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek enflasyona sahip ülke
Merkez Bankası’nın 2011-2015 döneminde enflasyon hedefine ulaşamadığının anımsatıldığı TİSK Ekonomi Bülteni’nde, Türkiye’nin OECD ülkeleri içinde en yüksek enflasyon oranına sahip ülke konumunda olduğuna dikkat çekildi. Bülten’de, “Geniş tüketici kitlesi için refah düzeyi açısından önemli olan gıda enflasyonunda da Türkiye OECD ülkeleri içinde en yüksek orana sahip ülke durumunda. Merkez Bankası, Ocak ayı sona ererken enflasyon oranı karşısında pasif kalmaya devam etti ve faiz oranlarını değiştirmedi. TCMB bu davranışı ile düşük büyüme oranına rağmen enflasyon karşısında etkili olamadığını da gösterdi. TCMB’nin Enflasyon Raporları’nda da altının çizildiği gibi döviz kuru artışları karşısında Bankanın TÜFE üzerindeki gücü zayıfladı. Bu durum enflasyon hedeflemesinde faiz oranını araç olarak kullanma yeteneğini zayıflattı” denildi.
Revize OVP’nin enflasyon oranı konusunda da oldukça iyimser kaldığına dikkat çekilen TİSK Ekonomi Bülteni’nde, yılbaşındaki fiyat zamları ve asgari ücretteki yüksek oranlı artışın maliyetleri yükselterek hedefe ulaşılmasını zorlaştıracağına değinildi. TİSK Ekonomi Bülteni’nde, önümüzdeki dönemde enflasyonun düşürülmesinde sadece para politikasının esas alınmaması, onun yanı sıra mali disiplinden yani maliye politikasından destek alınması gerektiği dile getirildi. 2016 Yılı Bütçesi makro büyüklüklerine ve Hükümet’in 100 günlük politika tercihlerine bakıldığında, mali istikrarı bozacak zayıflıkların öne çıktığının görüldüğüne işaret edilen TİSK Ekonomi Bülteni’nde, bu durumun 2016 hedef enflasyon oranına erişim konusundaki kaygıları artırdığı ifade edildi.
Üretim düştü, işsizlik arttı
Kasım ayında sanayi üretimi bir ay önceye göre azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre arttı. Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Endekse göre sanayi üretimi Ekim ayına göre yüzde 0,9 oranında geriledi. Sanayinin alt sektörlerinden madencilikte yüzde 3,8; imalatta yüzde 0,7 ve enerjide yüzde 0,7 üretim kaybı gerçekleşti.
Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 3,5 artarken, alt sektörlerden madencilikte üretim yüzde 6,6 azaldı, imalat sanayisinde yüzde 4,3; enerjide yüzde 2,4 yükseldi.
Kasım ayında Sanayi Ciro Endeksi üretim endeksine benzer bir eğilim gösterdi. Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi bir önceki aya göre sınırlı oranda; yüzde 0,2 artarken, Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi bir önceki yılın Kasım ayına göre yüzde 12,7 yükseldi. Dolayısıyla sanayi sektöründe üretim de ciro da aylık bazda gerileme ve sabit kalma eğilimindeyken, yıllık bazda daha yüksek bir performans gösterdi.
Ekim döneminde işsizlik oranı artmaya devam etti. 2014 Ekim döneminde yüzde 10,4 olan işsizlik oranı yüzde 10,5 düzeyine çıktı. İşsiz sayısı 104 bin kişi artarak 3 milyon 147 bin kişiye ulaştı. Bu dönemde genç işsizliği oranı ise 0,4 puanlık azalışa rağmen yüzde 19,3 gibi yüksek bir düzeyde gerçekleşti.
Kasımda ihracat da azaldı
Kasım 2015’de ihracat, 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 10,2 azalarak 11 milyar 738 milyon dolara, ithalat ise yüzde 25,3 azalarak 15 milyar 974 milyon dolara geriledi. 2015 yılı Ocak-Kasım döneminde ise ihracat 2014 yılının aynı dönemine göre yüzde 8,4 azalarak 144 milyar 341 milyon dolardan,132 milyar 194 milyon dolar düzeyine düştü. İthalat ilk 11 ayda yüzde 14,1 azalarak 220 milyar 389 milyon dolardan 189 milyar 219 milyon dolar düzeyine indi. İthalattaki azalış petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklandı. Bu gerçekleşmeler doğal olarak ödemeler bilançosunu da etkiledi. Kasım ayında cari işlemler açığı 2 milyar 105 milyon dolara, Ocak-Kasım döneminde ise 27 milyar 837 milyon dolara geriledi.