“AB ile ilişkilerimizi herhangi bir üçüncü ülke gibi değil, tam üyelik için katılım perspektifinden yürütmek gerekiyor.”

0
817

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran – Symes, “Son dönem AB’nin resmi açıklamalarında ve üye ülke liderlerin söylemlerinde Türkiye’ye atıfların üyelik müzakerelerinden ziyade, gümrük birliğinin derinleştirilmesi, mülteci sorununda işbirliği, vize-geri kabul süreçleri, ekonomi ve enerji diyaloğu gibi konulara odaklanmasını eksik buluyoruz” dedi.

Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog (Turkey-EU High Level Economic Dialogue) çerçevesinde tertip edilen “İş Dünyasıyla Diyalog ve Uluslararası Yatırımlar ve Yatırım Ortamı Konferansı”nda konuşan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Cansen Başaran Symes, TÜSİAD için Türkiye’nin AB üyeliğinin mutlak bir öncelik olduğunu vurguladı.

Son dönem AB’nin resmi açıklamalarında ve üye ülke liderlerin söylemlerinde Türkiye’ye atıfların üyelik müzakerelerinden ziyade, gümrük birliğinin derinleştirilmesi, mülteci sorununda işbirliği, vize-geri kabul süreçleri, ekonomi ve enerji diyaloğu gibi konulara odaklanmasını eksik bulduklarını vurgulayan Symes, “AB ile ilişkilerimizi herhangi bir üçüncü ülke örneğinde makul sayılabilecek işbirliği, diyalog, ortaklık gibi yollardan değil tam üyelik için katılım perspektifinden yürütmek gerekiyor.” şeklinde konuştu.

tepav_tobb

“Türkiye-AB ilişkileri demokratik reform perspektifinden muaf bir şekilde sürdürülebilir değildir.” diyen TÜSİAD Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun için de 23 ve 24 numaralı başlıklarının süratle açılması Türkiye’nin demokratikleşme ihtiyaçlarına katkı sağlayacaktır. Aynı şekilde önlerinde teknik bir engel bulunmayan Sosyal Politika, Kamu Alımları ve Rekabet Politikası gibi başlıklar da açılmalı. Bu başlıklar Türkiye’nin siyasal, sosyal ve ekonomik reform dinamiğinin itici gücüdür. AB-Türkiye Ekonomik Diyaloğu’nu Gümrük Birliği sürecinden ve ekonomik etkili müzakere başlıklarından ayrı düşünmek mümkün değil. Bu nedenle Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi, müzakere başlıklarının açılması bu diyaloğun sağlıklı şekilde yürütülmesi için önemlidir. Bu çerçevede, Türkiye’nin hazırladığı 2016-2019 Dönemi AB’ye Katılım için Ulusal Eylem Planı ile 64. Hükümet’in hazırladığı 2016 Yılı Eylem Planı temel referans belgeleridir. Bu belgelerde belirtilen yasal ve idari düzenlemelerin hayata geçmesi için her türlü destek ve katkıyı sağlamaktayız, bu yöndeki çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.”

“Türkiye Avrupa tek pazarının bir parçasıdır”

Symes konuşmasında, Türkiye’nin bugün esas itibariyle Avrupa tek pazarının bir parçası olduğunu da kaydetti. Ticaret, yatırım, turizm, teknoloji, sosyal programlar, imalat sanayi, hizmet sektörü ve günlük yaşam standartlarımız açısından AB’nin bir ağırlık merkezi olduğuna dikkat çeken Symes; “AB politikaları ve düzenlemeleri Türkiye’de zaten benimsenmiş ve uygulanmakta olduğuna göre, bunların kararlaştırıldığı AB’nin dışında kalmak gibi bir seçenek Türkiye açısından gerçekçi olmaz.” görüşünü dile getirdi.

TÜSİAD Başkanı, Gümrük Birliği ve TTIP konularına da değindiği konuşmasına şöyle devam etti:

“Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi hem AB üyelik hedefi açısından avantaj sağlayacak bir gelişme hem de Türkiye’nin ileride TTIP’e dâhil olması için önemli bir hazırlıktır. Bu süreçte anlaşmazlıkların halli konusunu özellikle önemsiyoruz. Geçen yıl Ekim ayında hazırladığımız raporda bu konuyu ayrıntılı şekilde inceledik. Yeni oluşturulacak mekanizma Gümrük Birliği’nin işleyişinde birikmiş olan birçok sorunun çözüme kavuşturulmasının önünü açacaktır.

Türkiye’nin ileri teknoloji ve yüksek katma değere dayalı ekonomik dönüşümünü sağlayabilmesi, rekabet gücü yüksek ülkeler arasında yerini alabilmesi için dijital teknolojiyi ve yaratıcılığı merkeze alan Sanayi 4.0 uygulayıcısı ülke olması hayati önemdedir. Ayrıca, yüksek katma değere dayalı ekonomik dönüşümü sağlayacak insan gücünün yetkinlikleri konusunda özellikle “fen, teknoloji, mühendislik, matematik”, kısa adıyla STEM eğitiminin önemini vurgulamayı sürdürmekteyiz. AB iş dünyası ile bu konuları ele alan çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Türkiye-AB ilişkilerine dair son madde olarak, toplam 14 başlığın blokajında kritik etken olan Kıbrıs sorununda geçtiğimiz yıl yeniden hareketlenen müzakere sürecinin bu yılın ilk yarısında bir çözüme kavuşturulması kaçınılmazdır. AB’nin ve Türkiye’nin çözüm yönünde verdikleri desteğe devam etmelerini bekliyoruz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz