2020 yılında dünya ekonomisinin yüzde 3,3 küçüleceği tahmin edilen Euler Hermes raporunda, küresel nüfusun ve üretimin yarısından fazlasını kilit altında tutan bu krizin dünyayı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en kötü resesyona sürüklediği belirtiliyor.
Alacak sigortası şirketi Euler Hermes, Covid – 19 (Koronavirüs) salgınının yarattığı riskleri değerlendirdiği yeni raporunu yayınladı. Raporda küresel nüfusun ve üretimin yarısından fazlasını kilit altında tutan bu krizin dünyayı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en kötü resesyona sürüklediği belirtiliyor. Bu kapsamda dünya ekonomisinin tekrar faaliyet geçmesi ile sermaye piyasalarındaki durumun iyileşmeden önce kötüye gidebileceği tahmin ediliyor.
Raporda U şeklinde bir toparlanma yerine krizin uzamasına neden olacak 7 risk faktörünün hükümetler ve şirketler tarafından takip edilmesinin gerekliliğine dikkat çekiliyor.
- Virüsün ikinci bir salgın dalgasına yol açması. Bu durum dünya ekonomisini 2021 yılı sonuna kadar kriz önceki seviyelerinin altında tutmaya devam edebilir.
- Uzun süreli belirsizlik ve düşük güven seviyelerinin yatırımları geciktirmesi ve ihtiyati tasarrufları arttırması.
- Politika hataları ve Euro Bölgesi’nde mali yük paylaşımının yetersiz kalmasıyla kötüye gidişin tekrarlaması ve ulusal borç krizlerinin tetiklenmesi.
- Yüksek riskli kredilerdeki ciddi artış ve nakit sıkıntısı yaşayan şirketlerin ödeme güçlükleri nedeniyle bir bankacılık ya da gayrimenkul krizinin ortaya çıkması.
- Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, artan eşitsizliklerin dikkate alınmaması nedeniyle artan sosyal hoşnutsuzluk ve siyasi gerginlikler.
- Dünya genelinde korumacı önlemleri tetikleyen ve şirketlerin yapısal olarak daha düşük marjlarla çalışmalarına neden olan daha kısa tedarik zincirleri.
- Aşırı ahlaki tehlikenin daha yüksek enflasyon, borçların yeniden yapılandırılması ve artan vergilere yönelik kolektif bir risk oluşturması.
Önlemler ticareti ve büyümeyi olumsuz etkiliyor
Raporda mal ve hizmet ticaretinde iki çeyrek boyunca sürecek bir resesyon beklendiği ifade ediliyor. Ticaret hacminde yaşanması beklenen yüzde 15’lik bir daralmanın sonucunda dünya ticaretinde 3,5 trilyon dolara varan kayıplar yaşanacağının altı çiziliyor. Bir diğer büyük risk olan iflasların ise hükümetlerin bu zamana kadar göstermediği desteklere rağmen yüzde 20 oranında artacağı tahmin ediliyor.
Dünya ekonomisinin 2020’de yüzde 3,3 küçülmesinin beklendiği raporda yaklaşık 9 trilyon dolarlık bir kaybın yaşanacağı ifade ediliyor. Bu kayıp Almanya ve Japonya ekonomilerinin toplam GSYH büyüklüklerine eşit. Kısmi işsizlik kategorisine giren işlerde çalışanların üçte biri işsiz kalabileceğinin altının çizildiği raporda Euro Bölgesi’nde toplamda 70 milyondan fazla insanın kısmi işsizlik programlarından faydalanacağı tahmin ediliyor. Raporda ekonomilerin yavaş bir seyirde yeniden faaliyete geçmesi ile şirketler için sabit maliyetlerin düşürülmesinin gerekeceği ve bu durumun en çok karantina önlemlerinin çok yavaş hızla kaldırılacağı otel ve konaklama, seyahat ve perakende sektörlerini etkileyeceği söyleniyor. Belçika, İngiltere, İspanya, Fransa ve Portekiz gibi işsizlik programlarının yaklaşık 6 ayla sınırlı olduğu ülkelerde kısmi işsizlik kategorisine giren işlerde çalışanların üçte birinin yılsonuna kadar işsiz kalabileceği öngörülüyor.
Merkez bankalarının şişen bilançoları maliyetleri hafifletiyor
Raporda çift haneli bütçe açıklarının ve merkez bankalarının balon gibi şişen bilançolarının krizin finansal ekonomik ve sosyal maliyetlerini hafifletmeye yardımcı olduğu belirtiliyor. Fransa’da 10 milyondan fazla insan kısmi işsizlik programı altında. Almanya’da ise 725 bin şirket destek programından yararlanıyor. İstihdamı korumanın maliyetinin her ülkede GSYH’nin yüzde 1,5’ini aşacağı tahmin ediliyor. FED’in bilançosunun 4.13 trilyon dolardan 6.34 trilyona çıkmasının ardından FED’den bir ay içinde 2 trilyon dolarlık bir bilanço artışı daha bekleniyor. Sene sonunda ise FED’in bilanço toplamının 11.5 trilyon dolara yani GSYH’nin yaklaşık yarısına ulaşabileceği tahmin ediliyor.