Bence herkes evine gittiğinde ilk iş olarak mutfağına girmeli!

0
641
Vehbi Özkanlı / [email protected]

Seçimlerden seçimlere koşuyor ülkemiz. Öyle ki başımız dönmüş durumda. Oysa her geçen gün sorunlarımız katlanarak büyüyor. Üzerimize üzerimize geliyor her şey. Tarım ve hayvancılık sektörü uçurumun kenarında… Kan kaybediyor ve ölmek üzere!

İster makro ister mikro düzeyde ele alınmış olsun, ekonominin değişmeyeni; verilerin irdelenmesinin süreklilik arz etmesidir. Kısa süreli yaşanan etkilerin nedenleri ayrı incelenmeli, uzun vadeli gelişmeler ayrı hesaba çekilmelidir. Ama ekonominin tüm hücrelerinde hesap edilmesi gereken ana parametre maliyetlerle fiyat arasındaki ilişkidir. Üretim sürecinde malın nihai tüketenlere ulaşması aşamasında oluşan fiyat, doğru analiz edilmelidir. Bu fiyatın, üretimin ham madde girdisinden evlere ulaşıncaya kadarki değişimine iyi bakılmalıdır.

Şimdi konuyu, süt ve süt ürünleri bazında masaya yatıralım ve fiyat değişimini anlamaya çalışalım. Henüz anlayan birine rastlayamadım, okurlardan anlayan olursa lütfen anlatsın hepimize.

Süt marketlerde 6 TL’den satılıyor. Sütü işleyen tesisler üreticiden sütü 1.45 TL -1.70 TL fiyat aralığında alıyor. 1 litre sütün üretim maliyeti hesabı ortada. 1 litre süt şu anda 2.50 TL’ye üretilebiliyor. Yem fiyatları, gübre fiyatları kur dalgalarının altında kalalı neredeyse 6 ay oluyor.

Aklını kaybetmemiş olan bir kişi 2,50 TL’ye ürettiği bir malı 1,60 TL’den satmaya kalkışırsa ne olur?

Önceleri şok yaşar, üretim sürecinden çıkmamak adına maliyetlerini nasıl düşüreceğine bakar. Eleman çıkartır. Maliyetlerini yükseltecek her davranıştan kaçınır. Yatırımlarını askıya alır.

Zarar etmeye devam ettikçe varsa hazırdan sermaye kullanır, yoksa ümidini kaybetmeye başlar. Konkordato ilan eder. Onurunu düşünüp konkordato ilan edemez ise gizli iflasa sürüklenir. Sermayesi erimeye başlar. Üretemez hale gelir ve film kopar. Artık üretim sürecinden kopmuştur.

Tarım sektöründe bu dönemde yaşananlar, ileride kitaplara konu olacak kadar acı gerçekleri içermektedir.

Birilerinin sektörün sesini duyması zamanı çoktan geçmiştir. Bugün alınamayan önlemler nedeniyle tarımsal üretim daralmaktadır. Önümüzdeki yıllarda tüketici çok daha pahalıya ürün satın alacaktır. Kur halen yüksektir ve cari açık nedeniyle ithalat giderek zorlaşacaktır. Uzaya çıkmayı düşünen ama ineklerinin yediği yem maliyetiyle, satılan sütün fiyatını dengelemeyi başaramamış bir millet olmak, tarihe anlamsız bir şekilde damgasını vuracaktır.

Pek çok basın yayın kuruluşu yaşanan bu dar boğazdan bahsetmekten çok uzaktır. Tarım sektörünün vebalini üstlenmeye hazır olsunlar! Tarım, Ankara’ya, İstanbul’a veya başka bir kente kimin belediye başkanı olacağından çok daha önemlidir. Geceler boyu izlediğimiz, kimin, nereye, nasıl, ne zaman belediye başkanı adayı olacağı tartışmaları, karın doyurmayan, bu ülkeyi bir adım ileri götürmeyen tartışmalardır.

Bence herkes evine gittiğinde ilk iş olarak mutfağına girmeli, gıda olarak tükettiklerine uzun uzun bakmalı. Bunları üretenlerin neredeyse 24 saat soğuk, sıcak demeden çektiği zahmetten dolayı onlara teşekkür etmeli. Ve düşünmeli…

Zira gelecekte o mutfaklarda, bu topraklarda üretilebilen bir ürün olmazsa, çiftçi çocuğunu okutamazsa, borcunu ödeyemez hale gelirse, bu vebalden nasıl kurtulacağını uzun uzun düşünmeli.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz