Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki istikrarsızlığa rağmen, dünya genelinde stok seviyelerinin yüksek olması nedeniyle 2017 yılında gıda fiyatlarının düşük seviyede seyredeceği tahmin ediliyor.
Rabobank gıda ve tarım araştırma kuruluşu tarafından hazırlanan 2017 Küresel Bakış Raporunda kritik öneme sahip 13 gıda ve tarım ürünü ile ilgili öngörüler yer alıyor.
Rapora göre, hem Avrupa hem de Amerika’da politika ve ekonomi açısından geleceğin belirsiz oluşu gelecek yıl pazar ve para piyasalarında istikrarsızlığa yol açacak.
Haziran ayında İngiltere’de yapılan referandumda Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı çıkmış ve bu gelişmenin ardından pound hızla değer kaybederek son 31 yılın en düşük seviyesinden işlem görmüştü. Pound’da yaşanan düşüş ise gıda ithalat fiyatlarının %16 oranında artmasına neden olmuştu.
2017 yılında da Fransa, Almanya ve Hollanda’da gerçekleşecek olan seçimler ile euro değerinde bir düşüş ve İngiltere’deki duruma benzer bir şekilde ithal gıda fiyatlarında artış ve ihtacat fiyatlarında düşüş yaşanması bekleniyor.
Amerika’da da Trump’ın Başkanlığının gıda endüstrisi üzerindeki olası etkileri genel olarak “zorlu” şeklinde ifade ediliyor. Trump’ın gelecekteki politikalarının sonuçlarını öngörebilmek zor ancak başkanlık kampanyası süresince konuşmalarının temelini oluşturan ‘korumacı’ politikaları hayata geçerse bunların oldukça geniş çaplı etkilerinin olacağını söylemek mümkün.
Rabobank Tarımsal Emtia Pazarları Başkanı Stephan Vogel, 2017 yılı boyunca para piyasalarındaki potansiyel dalgalanmalara dikkat edileceğini belirtiyor ancak pazarın sağlam bir temeli olduğuna da dikkat çekiyor. Vogel; “Dünya nüfusu ve refah düzeyi artıyor, bu da et ve süt ağırlıklı beslenmeye yönelimi tetikliyor.” açıklamasında bulunuyor.
Yüksek stok seviyesi ve Çin
Rabobank tarafından hazırlanan raporda ayrıca buğday, mısır ve soya gibi büyümekte olan hayvancılık endüstrisi açısından büyük bir öneme sahip olan temel gıda emtia rezervlerinin büyüklüğüne dikkat çekiliyor.
Rapora göre Çin, bu rezervlerin büyük bir bölümüne sahip. Tam olarak miktarı bilinmese de Çin’in dünya mısır rezervlerinin yarısından fazlasına, pamuk rezrvlerinin %60’ına, buğday rezervlerinin %40’ına ve soya rezervlerinin de %21’ine sahip olduğu tahmin ediliyor.
Vogel; “Çin politikacılarının bu rezervleri satma yönünde her hangi bir karar alması durumunda Çin’in dünya pazarları üzerinde büyük bir etkisi olacaktır.” açıklamasında bulunuyor.
Çin’in elinde bulunana bu ‘koz’ bir tarafa dünya genelindeki yüksek stok seviyeleri nedeniyle Vogel 2017 yılında gıda fiyatlarının düşük seviyede seyredeceğini tahmin ediyor.