SETBİR açıkta satılan süt ve süt ürünlerinin halk sağlığı açısından taşıdığı risklere dikkat çekiyor

0
1847
SETBİR açıkta satılan süt ve süt ürünlerinin halk sağlığı açısından taşıdığı risklere dikkat çekiyor

SETBİR Başkanı Tezel: “Dünya Süt Günü vesilesiyle bir kez daha belirtmek isteriz ki kimi satış noktaları ve semt pazarlarında, denetimsiz koşullarda halka arz edilen ‘sokak sütü’, ‘market sütü’, ‘sütmatik sütü’, ‘ari süt’ ve ‘sözde organik’ yoğurt, peynir ve tereyağı, tüketicinin sağlığı açısından çok ciddi risk taşımaktadır ve bu nedenle satışları engellenmelidir.”

SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, 1 Haziran Dünya Süt Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, açıkta satılan süt ve süt ürünlerinin halk sağlığı açısından taşıdığı risklere dikkat çekti. Tezel; “Dünya Süt Günü vesilesiyle bir kez daha belirtmek isteriz ki kimi satış noktaları ve semt pazarlarında, denetimsiz koşullarda halka arz edilen ‘sokak sütü’, ‘market sütü’, ‘sütmatik sütü’, ‘ari süt’ ve ‘sözde organik’ yoğurt, peynir ve tereyağı, tüketicinin sağlığı açısından çok ciddi risk taşımaktadır ve bu nedenle satışları engellenmelidir.” çağrısında bulundu.

“Halk sağlığını korumanın topyekun mücadele gerektirdiğinin açıkça anlaşıldığı bu salgın döneminde, artık her kesimin halk sağlığını koruma sorumluluğunu üstlenmesi gerektiği ortada.” diyen Tezel, bu sorumluluğu duyan her kişi ve kurumun, halkın doğru bilgiye en çok ihtiyacı olduğu bu dönemde, bilgi kirliliği yaratan, korku taciri reyting ve rant avcılarının yolunu kesmek için çaba göstermesi gerektiğini vurguladı.

Koronavirüs salgınının, ambalajsız ve açıkta satılan süt ve süt ürünlerinin ciddi sağlık riskleri taşıdığını bir kez daha gösterdiğine dikkat çeken Tezel, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“SETBİR üyesi süt ürünü firmaları, Türkiye’de her gün üretilen 62 bin 900 ton sütün 26 bin tonunu, HACCP (Kritik Kontrol Noktalarının Tespiti ile Tehlike Analizleri) süreçleri altında hijyen koşullarında her gün alıyor, işliyor, süt ürününe dönüştürüyor ve satış noktaları aracılığı ile tüketiciye ulaştırıyor. Ama işlediğimiz süt maalesef üretilen sütün ancak %45’i. Türkiye ürettiği çiğ süt miktarı ile dünya ve AB sıralamalarında yukarılarda yer alırken, sağlıklı koşullarda üretilen süt ve süt ürünü miktarı ile dünya ve AB sıralamalarında yer almaktan çok uzakta.

“Tüketicimiz sütsüz, yoğurtsuz, peynirsiz kalmadı.”

Koronavirüs salgını koşullarında da her türlü tedbir alınarak bu faaliyet sürdürülüyor. Türkiye’nin hayvan kaynağı, vefakar çiftçisi ve SETBİR üyelerinin işletme büyüklükleri, teknolojik yeterlilik ve yetkinlikleri, bilgi birikimi ve her türlü koşulda kesintisiz süt ürünü üretebilecek kapasitesi sayesinde, çiğ süt üretimi azalmadı, süt ürünü üretimi gerilemedi, tüketicimiz sütsüz, yoğurtsuz, peynirsiz kalmadı.

Koronavirüs salgını sektörümüz için elbette sıkıntı yarattı, elbette sorunlarımız oldu. Ama süt bardağının dolu tarafına bakacak olursak, bu salgın bize birkaç şeyi de apaçık gösterdi. Bunlardan ilki, salgınla mücadele ederken alınması gereken kişisel tedbirlerin başında bağışıklık sistemimizi destekleyecek şekilde beslenme gerekliliği. Bu tarz beslenmenin en önemli ögesi, hayvansal protein tüketimi. Hayvansal proteinin en faydalı ve en hesaplı kaynağı ise süt ve süt ürünleri. Bir diğer kişisel tedbir de temizlik, özellikle el temizliği ve sosyal mesafe. SETBİR üyesi süt sanayicisi, çiğ sütü fabrikasına sokmadan önce kamu otoritesinin zorunlu kıldığı her türlü incelemeye tabi tutuyor, işletmeye ancak hastalık yapıcı unsurlar içermediğinden emin olunan çiğ süt kabul ediliyor. Bu çiğ süt, yine kamu otoritesinin koyduğu kurallar ve kamu otoritesinin denetimi altında, bilimsel yöntemler ile hijyenik koşullarda işlenip, ambalajlı süt ve süt ürünlerine dönüştürülüyor.

“Pastörize ya da UHT; her ikisi de sağlıklı ve faydalı.”

Süt, mutlaka canlı mikroorganizma veya gelişim kabiliyetine sahip sporların bertaraf edilmesini sağlayan en uygun iki teknikten biri ile ısıl işleme tabi tutuluyor. Bu tekniklerden biri, 72 °C’de en az 15 saniye boyunca uygulanan ısıl işlem, yani pastörizasyon. Diğeri ise çok yüksek sıcaklıkta en az 135°C’de iki-dört saniye boyunca uygulanan ısıl işlem, yani UHT tekniği. Her iki teknik de Türk Gıda Kodeksi İçme Sütleri Tebliği’ne ve AB düzenlemeleri ile ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) yönetmeliklerine uygun olarak tüm dünyada kabul görmüş üretim standartları. Her ikisi de sağlıklı ve faydalı. Birbirlerine göre beslenme değeri açısından avantaj veya dezavantajları yok. Sadece üretim teknikleri nedeni ile birinin hızlı tüketilmesi gerekirken diğeri ambalajı açılmamak kaydı ile dört aylık stoklama ömrüne sahip.

Koronavirüs salgını bir kez daha gösterdi ki ambalajsız ve açıkta satılan süt ve süt ürünleri, ciddi sağlık riskleri taşıyor. SETBİR yıllardan beri açıkta satılan süt ve süt ürünlerinin halk sağlığı açısından taşıdığı risklere dikkat çekiyor. Dünya Süt Günü vesilesiyle bir kez daha belirtmek isteriz ki kimi satış noktaları ve semt pazarlarında, denetimsiz koşullarda halka arz edilen ‘sokak sütü’, ‘market sütü’, ‘sütmatik sütü’, ‘ari süt’ ve ‘sözde organik’ yoğurt, peynir ve tereyağı, tüketicinin sağlığı açısından çok ciddi risk taşımaktadır ve bu nedenle satışları engellenmelidir.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz