SETBİR Başkanı Tarık Tezel, bu hafta başında TBMM gündemine gelen “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin, bir gıda bilim kurulu oluşturulmasını ve bu kurulun gıdada bilgi kirliliğini engelleyecek, yanıltıcı yayınların önüne geçecek önlemler almasını öngördüğünü ancak önerilen bu düzenlemenin, gıda alanında “sansür” olarak algılandığını savundu.
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Tarık Tezel, “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin yeniden değerlendirilmesini istedi.
Teklifin, bir gıda bilim kurulu oluşturulmasını ve bu kurulun gıdada bilgi kirliliğini engelleyecek, yanıltıcı yayınların önüne geçecek önlemler almasını öngördüğünü ifade eden Tezel, “Ne var ki bu yasa teklifinde önerilen bu düzenleme, gıda alanında “sansür” olarak algılandı. Halk sağlığı adına, halkın temiz, sağlıklı, hesaplı, besleyici, ambalajlı gıda maddesi tüketmesi ve “bilgi tağşişçileri” tarafından kandırılmasının önlenmesi için, teklifin yeniden değerlendirileceğini umuyoruz.” dedi.
Türkiye’de de dünyanın herhangi bir ülkesinde de gıdada taklit, tağşiş ve bilgi kirliliğinin, her şeyden önce ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Tezel, yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
“Türkiye’de her türlü yasal gıda üretimi, Türk Gıda Kodeksi uygulama tebliğleri uyarınca gerçekleştirilir. Türk Gıda Kodeksi, alanının uzmanları tarafından uluslararası kodeks referans alınarak hazırlanır ve sürekli gelişmeye tabidir. Kodeksin üretimdeki uygulamaları Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından denetlenir. Yasal koşullarda gıda üreten işyerleri sadece Tarım ve Orman Bakanlığı değil, ilgili mevzuatlara göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından da denetlenmektedir. Dolayısı ile Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı kayıtlı işletmelerde, Türkiye Cumhuriyeti yasa ve yönetmelikleri ile uluslararası kabul görmüş bilimsel standartlara uygun üretim yapılır.
Süt sektöründen örnek verecek olursak, maalesef ülkemizde üretilen toplam sütün (22 milyon ton) ancak % 45’i kayıtlı sanayi işletmelerinde işlenerek, sağlıklı, hijyenik, ambalajlı ve doğallığı korunmuş süt ürünü olarak tüketiciye arz edilebilmektedir. Ancak kayıtdışında rastlanan her olumsuz örnek ile tüm sektör şaibe altına alınmaktadır. Sektör olarak halk sağlığı sorumluluğu ile üretimimize ve ürünlerimize olan güvenimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasa ve yönetmeliklerinden aldığımız dayanak, uluslararası standartlara uygun üretim teminatımız dolayısı ile meşgul olmamaya çalıştığımız fakat son derece rahatsız olduğumuz bu genellemeler, hem yarattığımız istihdam, katma değer, ihracat potansiyeli ve marka değeri ile Türk gıda sanayiine hem de milli kalkınmamıza zarar vermektedir. Bu ortam aynı zamanda toplumsal güven ve kamu otoritesini de yıpratmaya yönelik bir tehdit oluşturmaktadır.
Kanun teklifi yeniden değerlendirilsin
Böyle bir ortamda bu hafta TBMM gündemine “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” gelmişti. Teklif, bir gıda bilim kurulu oluşturulmasını ve bu kurulun gıdada bilgi kirliliğini engelleyecek, yanıltıcı yayınların önüne geçecek önlemler almasını öngörüyordu. Ne var ki bu yasa teklifinde önerilen bu düzenleme, gıda alanında “sansür” olarak algılandı.
Halk sağlığı adına, halkın temiz, sağlıklı, hesaplı, besleyici, ambalajlı gıda maddesi tüketmesi ve “bilgi tağşişçileri” tarafından kandırılmasının önlenmesi için, teklifin yeniden değerlendirileceğini umuyoruz.
Gıda ve üretimi elbette eleştiri ve öneriden azade değildir. Tam tersi gıda ve üretimi, insan sağlığı ve gelişimi ile doğrudan ilgili bir alan olduğundan, gelişime açık daha fazla eleştiri ve öneriyi de hak etmektedir. Ancak bu eleştiri ve öneriler de mutlaka konunun gerçek uzmanı bilim insanları tarafından getirilmeli, bilimsel veri ve kanıtlara dayalı, doğru odakla, kayıt ve denetim dışı, sağlıksız üretimin her boyutta zararlarının anlatıldığı, bilimsel verilere dayalı sağlıklı gıdanın tarif edildiği bir düzeyde olmalıdır. Teklif edilen söz konusu yasanın da bu ortamı sağlayacağını umut ediyorduk.
Yeni nesilleri sağlıklı gıda, doğru ve temiz bilgi ile sürdürülebilir bir çevre düzeninde besleyerek büyüteceğimiz bir gelecek ümidi ile tüm insanlığın Dünya Gıda Günü Kutlu olsun.”
ilgili o medya maddeleri sadece sektörün yaninda olup halkin ifade özgürlüğunu ortadan kaldiran ahlaksizca sansür teklifiydi.
İlgili konularin Fetö/pdy nin dergisi aksiyon da 2012 de alindigi gibi ortaya atilarak yapilmasi da ayri bir konu.
Devlet gida üreticilerini denetleyemeyip halkı susturmaya kalkarsa bu itibarını düşürürdu.
Sansür yasasini destekleyenlerin devlere gida denetim sıklığı artırilmasinda ki seslerini cılız olmasi ya da ses çikmamasi ayri bir üzuñç.
Laik Türkiye Cumhuriyeti devletinde herkes dinini ozgur yasayabilir ve degerlerlendirebilir bu yasa tuketici aliskanligini degistirilebilecek aciklamalari suç kabul etmesi ve bilimsel dayanaklari esas olarak almasindan dolayi insanlari dini hususlarda bile sansürluyordu bu kadari da çok fazla