Gıda atıklarıyla mücadelede bir savaşçı olan Nicole Klaski için şekli bozuk sebze ve meyveler güzel ve değerli. Bu sebeple iki yıl önce Klaski, tuhaf biçimli sebzeleri tarlalardan alıp insanların satın alması için raflara yerleştiren ilk Alman süpermarketini kurdu. Klaski “Dünya’daki herkesin tamamen aynı gözüktüğünü hayal edin. Bu çok sıkıcı olurdu” diyor. “Aynı şey sebzeler için de geçerli. Sebzelerin çeşitliliğinin değerini bilmeliyiz.”
Havucun şekli karga ayaklarına benzemektedir. Salatalıklar eğri büğrüdür. Patatesler kalp şeklinde ya da çok küçüktür. Bir mısır koçanında birkaç çekirdek eksiktir. Birçok Alman süpermarketleri için bu garip şekilli sebzeler, raflara uygun değildir ve çoğunlukla çöpün dibini boylarlar.
Ancak, gıda atıklarıyla mücadelede bir savaşçı olan Nicole Klaski için şekli bozuk sebze ve meyveler güzel ve değerlidir. Bu sebeple iki yıl önce Klaski, tuhaf biçimli sebzeleri tarlalardan alıp insanların satın alması için raflara yerleştiren ilk Alman süpermarketini kurdu. Klaski “Dünya’daki herkesin tamamen aynı gözüktüğünü hayal edin. Bu çok sıkıcı olurdu” diyor. “Aynı şey sebzeler için de geçerli. Sebzelerin çeşitliliğinin değerini bilmeliyiz.”
Almanya, her yıl yaklaşık olarak 11 milyon ton gıdayı israf etmektedir ve Klaski bu konuda bir şeyler yapmaya karar verir. Böylece; iki yıl önce, 35 yaşındaki Klaski gıda israfı ile mücadele etmeye adanmış bir süpermarket olan İYİ GIDA’yı kurar. Her hafta, Klaski ve birkaç gönüllü, büyük süpermarket zincirleri tarafından tuhaf şekilli veya çok küçük oldukları için talep görmeyen ürünleri kurtarmak için çiftlikleri ziyaret eder.
Tarladan sebze toplamanın yanı sıra, grup aynı zamanda, yerel gıda marketlerinden son kullanım tarihine yaklaşan gıdaları da toplar. Ürünler daha sonra Köln merkez pazarında, adil olduğuna inanılan fiyatta satılır.
Yiyecek toplama ve satma süreci, 70’ten fazla gönüllünün ve binlerce insanın bir araya gelerek gıdayı ve, gıda israfını azaltmak için neler yapılabileceği dahil olmak üzere, üretimi için uygulanan tüm süreçleri gerçekte nasıl takdir ettiklerine dair bir sohbet alanı da oluşturmakta. Ancak bu olumlu hareket sadece bu dükkan ile sınırlı kalmadı; aynı zamanda gıda israfına karşı bir topluluk da yarattı. Caddenin aşağısındaki dondurma dükkanı, İYİ GIDA’dan muz almakta ve yaşlılar, gençler ile konuşurken gıdaya olan sevgilerini paylaşmakta. Ayrıca, köşedeki Endonezya restoranı, Köln çevresindeki tarlalardan toplanan unutulmuş ürünlerle yemeklerini pişirmekte.
Almanya’nın Kaarst kentinde Lammertzhof Çiftliği’nin sahibi Heinrich Hannen, başından beri İYİ GIDA’ya sebze tedarik ediyor. Bu tür çabaların, küresel çapta gıda atıklarıyla mücadelede sadece küçük bir etki olabileceğine, fakat büyük fikirlerin böyle başladığını sözlerine ekleyen Hannen “Dünyayı değiştirmek istiyorsan, kendinle başlamalısın. Yaptığımız şey bu.” diyor.
Orta ve yüksek gelirli ülkelerde gıda kayıpları ve israfının sebepleri, genellikle tüketici davranışları ile birlikte tedarik zincirindeki farklı aktörler arasındaki koordinasyon eksikliği ile ilgili. Örneğin, meyve ve sebzeler genellikle ticari yüksek kalite standartlarına uymadıkları için israf edilmekte. Görünüşü bakımından mükemmel olandan – şekli, rengi, ebadı ve lekeleri olan ve / veya çürük olanlar genellikle alıcılar tarafından talep görmemekte.
Bununla birlikte, meyve ve sebzeleri çöpe attığımızda aslında tohumlar, toprak, emek, su, enerji ve iş gücü gibi gıdanın üretiminde kullanılan değerli kaynaklarımızı da boşa harcamış oluyoruz.
Daha az israf etmek, daha iyi gıda tüketmek ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek, açlıktan uzak bir dünya inşa etmenin anahtarı. Yaptığımız seçimler ve bugün gerçekleştirdiğimiz eylemler #SıfırAçlık hedefli geleceğimiz için hayati önem oluşturmakta.