İrlanda Gıda ve İçecek Endüstrisi (FDII) ve araştırma kuruluşu Creme Global tarafından hazırlanan reformülasyon raporu, türünün ilk örneği olarak kabul ediliyor. Araştırmacılar; raporda yer alan en önemli tespitin, endüstrinin reformülasyon ile ilgili çabalarının başarılı bir şekilde ölçülebileceğinin kanıtlanmış olması olduğunu söylüyor.
İrlanda Gıda ve İçecek Endüstrisi (FDII) ve araştırma kuruluşu Creme Global tarafından gerçekleştirilen yedi yıl süreli araştırma gönüllü reformülasyon ile yağ, doymuş yağ, şeker, tuz ve kalori azaltımı ile ilgili önemli veriler içeriyor.
İrlanda Gıda Güvenliği Otoritesi (FSAI) tarafından desteklenen araştırma İrlanda’nın önde gelen 14 gıda ve içecek üreticisinin toplam 600 üründe reformülasyon gerçekleştirmeleri ile ilgili veriler ışığında hazırlandı. Araştırma, reformülasyonlar dahilinde ürünlerde; tuz içeriğinin %37, şeker içeriğinin %14, enerji miktarının (kalori cinsinden) %12 azaltıldığını ve toplam yağ ve doymuş yağ tüketiminin yaklaşık %10 azaldığını ortaya koyuyor.
Araştırmaya katılan 14 gıda ve içecek şirketi 2013-2015 dönemi için reformülasyon verilerini paylaşacak. Bu veriler gelecek yıl yayımlanması planlanan bir diğer raporun temelini oluşturacak. Bu rapor gelecekte; politik kararlar, trend analizleri ve işletmelerin bilgi sahibi olması açılarından önemli olacak.
Reformülasyon çabaları ölçülebilir
Creme Global şirketi proje yöneticisi Conor McGauran raporda yer alan en önemli tespitin, endüstrinin reformülasyon ile ilgili çabalarının başarılı bir şekilde ölçülebileceğinin kanıtlanmış olması olduğunu belirtti.
McGauran konu ile ilgili; “Bu daha önce hiç yapılmadı. Besin maddeleri tek tek ele alınmıştı ancak şimdi endüstrinin çabalarını ölçmenin mümkün olduğunu gördük ve beş önemli besin maddesinin tüketimindeki değişimin etkilerini de değerlendirebiliriz. İşte en önemli tespit: bunlar yapılabiliyor.” açıklamasında bulundu.
Ayrıca raporun popülasyonun tuz tüketiminde önemli bir düşüşü gösterdiğinin de altını çizen McGauran; “Sodyum tüketim adaptasyonunda müthiş bir başarı yakalandı. Bu da raporun önemli bir çıktısı. Bunu mümkün kılan ise İrlanda Gıda Güvenliği Otoritesinin endüstri ile bir araya gelip gıdalarda tuz miktarını azaltmayı ele alması. Sonuçta bunun sodyum tüketimine direkt bir etkisi oldu.” dedi.
Reformülasyon karmaşık bir alan
İrlanda Gıda ve İçecek Endüstrisi Başkanı Paul Kelly, rapor ile ilgili FoodNavigator’a şu açıklamayı yaptı: “Gıda ve içecek şirketleri; yağ, doymuş yağ, şeker, tuz ve kalorileri azaltmak için büyük bir çaba gösterdiler ve gelecekte de bu çabayı göstermeye devam edecekler ancak reformülasyon karmaşık bir alan. Endüstrinin karşılaştığı zorluklar; ürün kategorisi, besin maddeleri ve üretim yöntemlerine bağlı olarak değişim gösteriyor. Ki bunlar da Avrupa’da; yerel tüketici tercihleri, yerel beslenme alışkanlıkları ve ulusal insiyatifler gibi faktörlerden etkileniyor. Bu zorlukları da hesaba katarak daha fazla reformülasyon yapılmasını teşvik etmeye ve desteklemeye odaklanmalıyız. Avrupa genelinde reformülasyon konusuna güçlü bir eğilim var. Projemiz, reformülasyonun tüm popülasyonda beslenme etkisinin ilk kez ölçülmesi bakımından eşsiz. Endüstri ve halk sağlığı açısından rapor gerçekleştirilen ürün reformülasyon sürecine dair değerli bilgiler içeriyor ayrıca reformülasyonun İrlandalıların beslenme ve sağlığı üzerindeki olumlu etkisini ortaya koyuyor ve ortaya koymaya devam edecek.”
Başarının sırrı: İnovasyon
Kelly İrlanda’nın en popüler gıda ve içeceklerinin tarifini değiştirirken gıda şirketlerinin tüketicilerin kabulü ve ürünlerin fonksiyonel özelliklerini korumak gibi pek çok zorlukla karşılaştıklarını da belirtti. Kelly, inovasyonun gıda endüstrisinin gelişmesinin merkezinde yer aldığını ve özellikle küçük ölçekli gıda şirketleri için bu zorlukların üstesinden gelmenin yolu olduğunu da sözlerine ekledi.
“Önemli bir başlangıç noktası”
McGauran da raporun Avrupa genelinde reformülasyonda daha büyük gelişmeler için yol gösterici olabileceğine inandığını ifade etti.
McGauran konu ile ilgili; “Raporun, şirketleri bugüne kadar gerçekleştirdikleri reformülasyon çalışmaları ile ilgili verileri paylaşmaya teşvik edeceğini düşünüyorum. Şirketler ayrıca reformülasyondan kimlerin yararlandığına bakarak gelecekte reformülasyonlarını hangi yönde yapacakları konusunda daha iyi bir bakış açısına sahip olabilirler. Bu tür bir analiz endüstrinin de yer aldığı tüm paydaşların ortak amaç uğruna işbirliğini güçlendiriyor. Bir şirketin sektörde pazar payı ne kadar büyük olursa olsun tek başına yapacağı reformülasyon çalışmaları, insanların beslenmesinde bir etki yaratmaz. Ancak şirketler bu çalışmalarının verilerini birleştirdikleri zaman tüketicilerin bu besinleri tüketimindeki gerçek değişimi görebilmeye başlarız. Gerçek fırsatın Avrupa genelinde bir araya gelinerek çalışılması olduğunu düşünüyorum. Bu da muhteşem bir başlangıç noktası olur.” açıklamasında bulundu.