Gıda enflasyonu, yüzde 10 ve Yeni Hal Yasası – 1

0
1433
Ali Osman Mola
Ali Osman Mola / [email protected]

Yine aynı şeyi yapıyorlar. Çıkaracakları bir yasaya çok fazla anlam yüklüyorlar. Üstelik bunu, daha önce kendilerinin çıkardıkları ve yine çok fazla anlam yükledikleri, öve öve bitiremedikleri bir yasayı tamamen ortadan kaldıran bir yasa için yapıyorlar. Birçok alanda bunu o kadar çok yapıyorlar ki yeni yasanın başına da aynısının geleceğine kuşkum yok.

Peki, neden böyle oluyor?

Sağlam olmayan bir temelin üstüne, o temelin taşıyamayacağı bir bina yapmaya kalkıyoruz. Bir şeyin “şu ülkede var, bu ülkede başarılı” olması bizde de yapılmasını gerektirmiyor. Yapılanın işe yarayacağı anlamına hiç gelmiyor. Şartlarımızın hazır olup olmadığı üzerinde fazla kafa yorulmuyor. Üstüne bir de yapılacak olandan aynı anda birçok fayda bekleniyor fakat çoğunlukla bunlar birbirine zıt beklentiler oluyor. Doğru verilerden hareket etmiyoruz, dolayısıyla yapılan işlerin sonucu beklentilerimizi karşılamıyor hatta tersi sonuçlarla karşılaşıyoruz.

Yeni Hal Yasası, bu eleştirilere en uygun yasalardan biri. Henüz yasalaşmadı fakat çıktığında hangi faydaları sağlayacağı şimdiden ve peşinen açıklandığına göre hazırladıkları taslağı yasalaştıracaklar demek ki.

Ancak Hal Yasası ile ilgili geniş değerlendirmeyi yarına bırakıp, bu yazımda, şuan halkın gündemindeki en sıcak konuyu, Enflasyonla Mücadele Programının ‘yüzde 10 indirimini’ ele alacağım.

Enflasyonla Mücadele Programı

Ekonomik krizle mücadele için Hükûmet tarafından iki program açıklandı: Yeni Ekonomi Programı (Orta Vadeli Program) ve Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı.

Yeni Ekonomi Programı’nı daha önce değerlendirmiştim: https://www.yasamicingida.com/yeni-ekonomi-programi-2019-2021-2/

Enflasyonla Mücadele Programı iki yönüyle gündem oldu: yüzde 10 indirim ve Yeni Hal Yasası.

Yüzde 10 indirim

Programın açıklandığı gün, zincir mağazalardan BİM, A101, ŞOK, MİGROS ve CarrefourSA tarafından enflasyon sepetinde bulunan gıda ürünlerinde iki ay süreyle yüzde 10 indirim yapılacağı açıklandı.

Belli ki bunlarla önceden konuşulmuş.

On binlerce mağazanın, yıl sonuna kadar da olsa, gıda ürünlerinde yüzde 10 indirim yapması olumlu ancak indirimin hangi rakam üzerinden yapılacağını bilmiyoruz. Bu mağazaların bütün gıda ürünlerinde alelacele yüksek zamlar yaptığını biliyoruz. O kadar ki kasaya geldiğinizde etikette yazılı olanın çok üstünde fiyatlarla karşılaşıyorsunuz. Tepki gösterdiğinizde ise çalışanların, ürünlere tepeden tırnağa zam yapıldığı ama etiketleri değiştirmeye yetişemedikleri itirafı ile karşılaşıyorsunuz.

Bir de örnek vereyim:

Televizyonlarda iki gündür yayımlanan bir zincir markete ait domates reklamı sizin de dikkatinizi çekmiştir: Fiyatı 6,95 olan domates, 4,75’e indirilmiş (6,95, internet sitelerindeki en düşük domates fiyatı. Birkaç misli fazlasına satılan domates türleri de var.).

Geçen haftaki makalemi okuyanlar, halk pazarında domatesi 5 TL’ye satıyor diye azarlanan, ya 1-1,5 liraya satması ya da tezgahını pazardan kaldırması istenen pazarcıya reva görülen muameleye tepkimi hatırlamıştır. Domates’i 6,95’ten satıyorken kısa süreliğine 4,75’e indiren zincir market “kahraman”, gariban pazarcı “stokçu, vurguncu”, dolayısıyla “vatan haini” (!).  Üstelik pazarcı domatesi halden, zincir market doğrudan üreticiden alıyor. Reklamda indirime tabi ürün stok miktarı da yazıyor: 150.000 kg. Sizce pazarcı kaç kg stoklayabilmiştir?

Ayrıca marketler zaten belli aralıklarla bazı ürünlerde indirimler yapıyor ve bunu bir pazarlama stratejisi olarak kullanıyor.

İşte bu tür sebeplerledir ki -bir tüketici olarak- yüzde 10 indirimin algıdan ibaret olduğunu düşünüyorum. Öteden beri hiçbir konuda şeffaf olmayan yönetenlerimizin tavırları da umutlu olmamın önüne başka bir engel koyuyor.

Diğer bir sorun ise iki ay sonra kampanya sona erdiğinde neyle karşılaşacağımızı bilmiyor olmamız.

Yüzde 10 yaması tutmuş mu yakında göreceğiz. Bildiğiniz gibi geçen ay enflasyonun yöneticilerimizin beklediklerinin üzerinde gelmesinin hemen ardından TÜİK’in en önemli anket ve istatistikleri gerçekleştiren bölümünün Başkan Yardımcısı görevden alınmış ve bu değiştirme şüphe ile karşılanmıştı. Önümüzdeki ay, yüzde 10’un enflasyona etkisi ile birlikte şüpheleri de test edeceğiz.

Devletin (ESK, AOÇ, TKKB, TMO vb.) indirimlerini ise indirimden çok devlet destekleri kapsamında değerlendirmek gerekir.

Yüzde 10 indirim konusunda asıl dikkatinizi çekmek istediğim ise indirim yapan şirketlerin söylemleri. Şöyle diyorlar:

“Elimizi taşın altına koyduk. Fedakârlık yaptık.”

Demek istiyorlar ki:

“Biz, malımızı satılması gereken fiyatın altında satıyoruz.”

Yönetenlerimiz de bu söyleme itiraz etmiyor hatta söyleyenlere teşekkür ediyorlar. Bir kahraman ilan etmedikleri kaldı. Diğer bir söyleyişle “Tarla ile market arasında uçurum var.” söylemlerini unutmuşa benziyorlar. Sorunları temelden çözmek yerine ertelemenin, günlük söylemlerle durumu idare etmenin sonu budur işte. Gün gelir, kendi kendinizi tekzip edersiniz.

Bugün, kısaca “enflasyon ve gıda fiyatlarında yapılacak yüzde 10 indirimi” değerlendirdim. Yarınki yazımda ise “enflasyon ve Yeni Hal Yasası’nı” değerlendireceğim. Yöneticilerimizin Yeni Hal Yasası’ndan beklentileri gerçekleşebilir mi, yasa gıda enflasyonuna çare olabilir mi, bu konuları konuşacağız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz