Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu ve Kanser Çalışma Grubu’nun ortaklaşa düzenlediği “Gıda Güvenliği Sempozyumu: Organik Ürünler ve Sağlık” toplantısı, 12-14 Ekim tarihleri arasında Malatya İnönü Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Beş oturumun düzenlendiği sempozyumda organik tarım, organik gıda ve beslenme konuları masaya yatırıldı. Sempozyumun açış konuşmasını yapan TÜBA Asli Üyesi ve Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Kazım Şahin, toplumda geleneksel (köy ürünleri), konvansiyonel, sürdürülebilir, iyi tarım uygulamaları ve organik tarım yetiştiriciliğinin farklarının tam olarak bilinmediğini ve bundan dolayı haksız kazançlar elde edildiğini söyledi.
Bir ürünün organik olabilmesi için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş kontrol ve sertifika kuruluşu tarafından gerekli kontrollerinin ve sertifikalandırılmasının yapılması gerektiğini dile getiren Prof. Şahin, son yıllarda iç piyasada sıkça kullanılan “doğal ürün, klasik ürün, köy ürünü, naturel ürün” gibi terimlerle adlandırılan ürünlerin organik ürün olmadığını söyledi. Prof. Şahin konuya ilişkin şöyle konuştu:
“Marketlerde satışa sunulan organik ürünlerin ambalajlarında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının logosu ile inceleme ve sertifikasyon kuruluşlarının logosunun bulunması ve organik ürünün ambalajında inceleme ve sertifika firması tarafından incelenip sertifikalandırmanın yapıldığına dair yazı bulunması gerekmektedir. Örneğin, iyi tarım uygulamaları kapsamında gezinti alanına sahip olan kümeslerden elde edilen yumurtaların organik ürün olmadığını bilmemiz gerekir. Çünkü pek çok işletmede bu hayvanlara yedirilen yemlerin sertifikalı olmadıklarını biliyoruz.”
Prof. Şahin ayrıca, yapılan pek çok çalışmada organik ürünlerin besin madde bileşimi ile geleneksel veya konvansiyonel ürünlerin besin madde bileşimleri arasında genelde bir farklılık tespit edilmediğinin altını çizdi. Ancak, bazı zıt sonuçlar da bulunduğunun üzerinde duran Prof. Dr. Kazım Şahin, İngiltere’de yapılan ve Food Chemistry 2018 Ocak sayısında yayınlanacak olan bir araştırmada, organik sütün konvansiyonel süte göre %44 daha düşük iyot düzeyine (427 vs. 241µg/L) sahip olduğunu, konvansiyonel sütün organik veya UHT süt ile değiştirilmesinin, özellikle gebe veya emziren kadınlar için alt optimal iyot durumu riskini artıracağını gösterdiği bilgisini verdi. Diğer yandan alanın en iyi dergilerinden biri olan Poultry Science dergisinde de Temmuz 2017 yayınlanan bir makalede, organik yumurtanın sarısının konvansiyonel yumurtaya göre daha yüksek protein (17.7 g/100 g), potasyum (134.7 mg/kg), ve Cu (0.15 mg/kg) düzeyine sahip olduğunun belirlendiğinin altını çizen Prof. Şahin, “Organik sığır etlerinin organik olmayan sığır etlerine göre daha yüksek konjuge linoleik asit ve omega-3 yağ asitleri konsantrasyonlarına sahip olduğu bir başka çalışmada bildirilmiştir. Benzer şekilde, organik yöntemlerle üretilen domateste daha fazla C vitamini tespit edilirken, organik sebzelerde konvansiyonele göre daha düşük antimikrobiyal direnç tespit edilmiştir.” dedi.
Sempozyumda Dünyada ve Ülkemizde Organik Tarımın durumu, Organik Tarım Girdileri, Organik Tarım Mevzuatı ve Denetimi, Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Alternatif Stratejiler, Hayvansal ve Bitkisel Üretim, Organik Gıda ve Beslenme, Gıda, Beslenme ve Kanserden Korunma konularında çok değerli konuşmacılar tarafından önemli sunumlar yapılacağını ve daha sonra rapor halinde kamuoyuna sunulacağını söyleyen Prof. Dr. Kazım Şahin ayrıca toplumda her zaman tartışma konusu olan GDO ile ilgili olarak da Gıda Üretiminde Biyoteknolojik Yaklaşımlar konusunda önemli bir oturum gerçekleştirileceği bilgisini verdi.
“Gıda güvenliği, kanser, kök hücre konularında stratejiler geliştirmemiz gerekiyor.”
TÜBA Konsey Üyesi ve Kanser Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Taner Demirer de konuşmasında, gıda, beslenme ve kanserin birbiriyle son derece ilişkili konular olduğunun altını çizdi. Bugün itibarıyla bakıldığında bütün dünyada kanserde risk oranının 100 olduğu düşünüldüğünde %32’lik bir oranın sigaradan kaynaklandığını söyleyen Prof. Demirer, şöyle devam etti:
“Sigara 20 farklı kanser türünden sorumlu. %35’lik kanser riski ise yanlış beslenme alışkanlıkları ve obeziteden kaynaklanıyor. Dolayısıyla, diyet, obezite ve kanser birbiriyle sıkı sıkıya ilişkili. Ülkemizde 14 milyon obezite hastası var ve toplumumuzun %35’i aşırı kilolu. Bu konuda neredeyse ABD ile yarışıyoruz. Türkiye’de 8 milyon diyabet hastası var ve diyabet olduklarının farkında değiller. Bunu özellikle söylüyorum çünkü diyabet de kanserde risk yaratan önemli bir hastalık. Önümüzdeki dönemlerde; kanserde yeni tedavi yöntemleri, gen ve kök hücre tedavileri, su kaynakları, yenilenebilir enerji kaynakları, gıda ve beslenme üzerinde durulması gereken başlıklar ve çözüm bulunması gereken sorunlardır. Bu konularda ulusal ve uluslararası stratejiler geliştirmemiz gerekiyor. Gıda Güvenliği Sempozyumu bu bağlamda çok önemli. Diğer toplantılarımızda olduğu gibi bu sempozyum sonunda da hazırlayacağımız raporu tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ulaştıracağız. ”
Prof. Dr. Acar: “Bilimi ve teknolojiyi kullanan değil üreten bir ülke olmalıyız”
TÜBA-Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu’nun sempozyumun oluşturulmasında aktif olarak görev aldığını dile getiren TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar ise şunları kaydetti: “TÜBA olarak önemli, öncelikli ve güncel konulara dair politika ve stratejiler düzeyinde öneriler üretmek üzere çeşitli faaliyetler gerçekleştiriyoruz ve bu faaliyetleri de rapor haline getirip ilgili paydaşlara ve kamu yönetimi temsilcileri ile karar vericilere aktarıyoruz… Bilimi ve teknolojiyi kullanan değil üreten bir ülke olmalıyız bunun için de üniversitelerimizdeki niteliği, kaliteyi ve yenilikçilik performansını artırmak hayati bir önem taşıyor. Bu açıdan eğitime ve bilime gerekli önemi hiç geciktirmeden vermek zorundayız. Ancak ar-ge ve yenilikçilik performansımızı geliştirdiğimiz ölçüde ulusal hedeflerimize ulaşabiliriz.”
“Organik tarım yükselen değer”
TÜBA’nın bu sempozyuma ev sahipliği yapmaktan gurur duyduklarını ifade eden İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ise organik tarımın günümüzde yükselen bir değer olduğunu söylediği konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Bilim insanlarımızdan çok kıymetli katkılar elde edeceğimize eminim. Kayısı Malatya’nın bir markasıdır. Dünyadaki kuru kayısı üretiminin çok önemli bir oranını karşılıyoruz. Bu sempozyumla “Malatya’mızda üretilen kayısının ne kadarı organik tarım esasına göre üretiliyor?” Bizim elimizde bu soruya cevap verecek bir çalışma yok, bu sempozyumla hocalarımızın şehirdeki ilgili kuruluş ve birimlerle ortak bir şekilde araştırmaya ve buna yönelik çalışmalara başlamak uygun olur. Bu sempozyumdaki bildiriler, konuşmalar, bilimsel çalışmalarla ve saha çalışmalarıyla bu ve benzer sorularımıza cevap alacağız.”