British Journal of Nutrition dergisinde yayımlanan araştırma organik ve organik olmayan süt ve etler arasında besin değeri farklılıklarını ortaya koyuyor.
En geniş çaplı sistematik değerlendirme olması açısından Newcastle Üniversitesi ve uluslararası uzmanlar tarafından gerçekleştirilen ve türünün ilk örneği olan araştırma; organik et ve sütlerin organik olmayanlara kıyasla yüzde 50 daha fazla yararlı omega-3 yağ asitleri içerdiğini ortaya koyuyor. Ayrıca organik etlerin kalp hastalıkları ile ilişkilendirilen iki farklı yağ asidi yoğunluğu nispeten daha düşük miktarda. Araştırmaya göre organik et ve sütler yüzde 40 oranında daha fazla konjuge linoik asit (CLA) içeriyor. CLA’larla ilgili bulgular ağırlıklı olarak havyanlar üzerinde yapılan deneylerlere dayanıyor ve bu deneyler CLA’ların kalp ve damar hastalıkları, belli kanser türleri ve obezite riskini azalttığını gösteriyor. Araştırma ayrıca organik et ve sütlerin bir miktar daha fazla oranda demir, E vitamini ve karotenoid içerdiğini ortaya koyuyor. Organik sütler ise organik olmayanlara kıyasla daha az iyot içeriyor.
Araştırma sonucunda organik et ve sütlerde ortaya konulan besinsel farklılıkların aynı zamanda tereyağı, krema, peynir ve yoğurt gibi organik süt ürünlerinde de geçerli olduğu belirtiliyor.
Araştırma ile ilgili değerlendirmede bulunan Toprak Derneği Başkanı Helen Browning; “Bu araştırma pek çoğumuzun düşüncelerinin doğruluğunu ortaya koyuyor. Hayvanları nasıl beslediğimiz ve nasıl büyüttüğümüz gıdanın kalitesini de etkiliyor. Bu bilim adamları organik yetiştiricilerin hayvanları için gösterdiği zorlu çalışmalarının ürettikleri gıdaların kalitesinde kendini gösterdiğini kanıtladılar.” diyor.
Browning ayrıca; “Organik çiftçilik ve yetiştiricilik yöntemleri besin değeri bakımından farklı olan gıdaların ortaya çıkmasını sağlıyor. 2014 yılında da organik ve organik olmayan meyve ve sebzelerin besin değerleri arasındaki farklılıkları ortaya koyan araştırmayı da göz önüne alırsak organik çiftçiliğin organik gıdaları farklı kıldığını söyleyebiliriz.” açıklamasında bulunuyor.
Gıdalar arasında omega-3 açısından belirlenen farkın sebebi, organik yetiştiricilikte hayvanların daha fazla yonca türü bitkiler içeren doğal otlaklarda beslenmesi. Yonca bitkisi organik yetiştiricilikte kimyasal gübre kullanmadan toprağın nitrojen dengesini sağlamak amacıyla kullanılıyor. Gerçekleştirilen bu araştırma da yonca ile beslenen hayvanların et ve sütlerinde omega-3 yoğunluğunun daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırma organik sütlerin daha az miktarda iyot içerdiğine dikkat çekiyor, ancak organik endüstrisi bu sorunu çözmek için çoktan harekete geçti. İngiltere’nin organik süt tedariğinin %65’ini karşılayan Organik Süt Üreticileri Kooperatifi (OMSCo) 2015 yılında organik sütün geleneksel süte iyot içeriği açısından yaklaşmayı başardığını duyurmuştu. 2016 yılında ise yapılan son testlerin ardından Kooperatif, iyotta aynı seviyeye gelindiğini açıkladı. OMSCo Genel Müdürü Richard Hampton konu ile ilgili; “İyot seviyesini arttırmak için projeler başlattık ve bu projeleri üye çiftçilerimizin işletmelerinde uygulamaya koyduk. 2015 yılının başında geleneksel pazar ürünleri ile eş değer seviyeyi yakalayacağımızı söylemiştik. Elde ettiğimiz son sonuçlar ilk adımımızdan bir yıl sonra bu seviyeye ulaştığımızı gösteriyor.” açıklamasında bulundu.
Organik Et Üreticisi Daylesford Organic eski başkanı Richard Smith de organik sistemde gıda üretiminin diğer yararlarının yanı sıra bu çok önemli araştırmanın her zaman emin oldukları “organik ve organik olmayan ürünler arasında besin değeri açısından farklar bulunduğu” gerçeğini doğruladığını belirtiyor.