Son dönemde bazı tarımsal ürünlerdeki vergilerin düşürülmesinin ya da vergilerin sıfırlanarak ithalat kapısının açılmasının kendimize dahi yetmediğimizin göstergesi olduğunu ifade eden ve tarımsal seferberlik ilan edilmesini isteyen Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “ithalat bağımlısı olmayalım” şeklinde konuştu.
Antalya Ticaret Borsası’nın (ATB) Nisan ayı Meclis Toplantısında konuşan ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, ekonomik değerlendirmede bulundu. Tarım sektörü ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Çandır, tarımın bir taraftan genel ekonomik zorlukların etkisi altında olduğunu, diğer yandan kendi yapısal ve güncel sorunlarıyla baş etmeye çalıştığını belirtti.
“Tarımda seferberlik ilan edilmeli”
Türkiye ekonomisinin pozitif büyüyüp, tarım sektörünün küçüldüğü çok nadir yıllar olduğunu, 2016 yılının da bu nadir yıllardan biri olduğunu söyleyen Çandır, şu görüşleri ifade etti:
“Türkiye ekonomisi yüzde 2.9 büyürken, sektörümüz yüzde – 4.1 küçülmüştür. Bu durumu biz 2003, 2007 ve 2014 yıllarında da yaşamıştık. Ancak, 2016 yılında yaşadığımız küçülme yılların biriktirdiği sorunların da etkisiyle daha yıpratıcı bir daralma yaratmıştır. Topraklarının Türkiye genelinde 26 milyon dekarını, Antalya’da ise 320 bin dekarını kaybetmiş, istihdamının yüzde 20’si erimiş ve temel ürünlerdeki yeterlilik oranları düşmüş bir sektör konumundayız. Yıllar boyunca her fırsatta, ısrarla tarımın ülkemiz için stratejik bir sektör olduğunu söylemekteyiz. Bu tespit, karar vericilerimiz tarafından da sıklıkla dile getiriliyor. Ancak stratejik kabul edilen tarıma yeterince ilgi gösterilmiyor. Daha fazla gecikmeden stratejik sektör tespitlerinin gereklerinin yerine getirilmesini bekliyoruz. Çünkü sektörümüzün içinde bulunduğu darboğaz, günlük ve geçici politikalarla aşılmaktan öteye geçmiştir. Bu nedenlerle, şimdi tarımda seferberlik ilan edilmelidir.”
Çandır, tarımda seferberlik ile sektöre itibar kazandırma, üretimde derinlik ve değer zinciri yaratma, maliyet etkinliği sağlama, kapsayıcı ve eğitim odaklı istihdamı artırma, arazi varlığını geliştirme, lojistik ve sertifikasyon sistemini yürütme, örgütlenmeye rekabetçi işlev kazandırma, sosyal güvenliği geliştirme, ticari bilgi odaklı Ar-Ge ve bilişim motivasyonu sağlamanın hedeflenmesi gerektiğini söyledi. Çandır, “Bu başlıklar birbirlerinden bağımsız olarak uygulanıyor olabilir. Ancak sonuç alabilmemiz için birbiriyle etkileşimli ve organize bir bütünlük içerisinde hayata geçirilmelidir. Tarımın stratejik bir sektör olarak tespit edildiğini ve bu tespitlerin yerine getirildiğini, ancak uygulamalarla görebiliriz. Böyle bir seferberlik ihtiyacını bize gösteren pek çok somut gösterge bulunmaktadır” diye konuştu.
İthalat bağımlısı olmayalım
Daha önce üretimde kendimize yeterli olduğumuz ürünlerde dışa bağımlı hale geldiğimizi kaydeden Ali Çandır, “Son dönemde bazı ürünlerindeki vergilerin düşürülmesi ya da vergilerin sıfırlanarak ithalat kapısının açılması kendimize dahi yetmediğimizin göstergesidir. Bitkisel ürünler denge tablosuna göre; son sekiz yılda tahıllarda yetersiz üretim söz konusudur” dedi. Çandır, ithal edilmeye başlanan ürünleri söyle anlattı:
“Mısırda son 16 yılda sadece 1 yıl kendi ihtiyacımızı karşılayacak kadar üretebilmişiz. Kişi başına mısır tüketimimiz azalmasına rağmen ihtiyacımızın yüzde 81’ini karşılayabilmişiz. Pirinç üretimimiz artmasına karşın 16 yılda ihtiyacımızı karşılayacak düzeye ulaşmamıştır. Halen ihtiyacımızın yüzde 70‘ini üretebiliyoruz. Kuru fasulyede 16 yıllık geçmişte 2002-2004 dönemi haricinde yüzde 87 oranında yeterlilik derecesine sahibiz. Yeşil mercimekte 2000’li yılların başında ihtiyacımızın yüzde 90’nını üreten ülkemiz, bugün ihtiyacımızın yüzde 43 ‘ünü üretebilmektedir. Kırmızı mercimek ve nohut da yeşil mercimeğin kaderini paylaşıyor. Son 16 yılda kırmızı mercimek ve nohutta ihtiyaç fazlası üretimimiz bulunurken, son 4 yılda üretimimizin hızla düştüğünü resmi rakamlar göstermektedir.”
Çandır, tarımda seferberlik ihmal edilirse üretimde yeterli olduğumuz ürünler için de ithalat kapısı açılacağı uyarısında bulunurken, “Üreticiyi üretimden vazgeçirmeyecek strateji ve politikaları acilen belirlemeliyiz” dedi.
Canlı hayvan borsasında sona gelindi
Son on yıldır Antalya gündeminde bulunan canlı hayvan borsasında çözüm için sona yaklaştıklarını söyleyen ATB Başkanı Çandır, “Üyelerimizden gelen talep doğrultusunda gelişmiş ülke standartlarına uygun projelendirdiğimiz AHB Canlı Hayvan Borsası için Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne sunduğumuz ortaklık kararı onaylandı. Umut ediyoruz ki kısa bir sürede teknik çalışmaların tamamlanmasının ardından hayvancılık sektörü ve kentimizin hizmetine sunarız. Canlı Hayvan Borsası Projemize destek olan herkese teşekkür ediyor, Antalya hayvancılığına hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Nisan ayında Antalya Ticaret Borsası, Antalya Tarım Konseyi ve ilgili kurumlarla birlikte üç projeyi sunduklarını bildiren Çandır, “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ar-Ge Destek Programı’na sunduğumuz projemiz ile Antalya ve pilot ilçelerimizde sektörümüze verilen destekleri analiz etmeyi, İçişleri Bakanlığı’na sunduğumuz projemiz ile Antalya ilçelerinde örtüaltı tarımda ücretsiz olarak çalışan kadınlarımızı kooperatifleştirmeyi, Ekonomi Bakanlığına sunduğumuz UR-GE projemiz ile tıbbi aromatik bitkiler, reçel, pekmez, zeytin ve zeytinyağı sektöründe ticaret yapan üyelerimizi uluslararası piyasalarda rekabet edebilir düzeye getirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde üyelerimizden gelecek talebe göre diğer sektörlerimiz içinde faaliyet konularına uygun UR-GE projeleri başlatacağız” diye konuştu.
Yörex bu yıl eylül ayında düzenlenecek
Çandır, Meclis üyeleri ile bu yıl 8 incisi yapılacak YÖREX in tarihini de paylaştı. Antalya Ticaret Borsası olarak kıyıda köşede kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş zenginliklerimizin hakkını hukukunu koruyarak ekonomiye kazandırmak için 10 yılı aşkın süredir çalıştıklarını belirten Çandır, “Son 7 yıldır ise YÖREX’i düzenleyerek ülkemiz ürünlerine vitrin oluşturuyor, üreticilerimize coğrafi işaret koruma sistemini anlatıyor, ulusal ve uluslar arası ölçekte başarıya ulaşmış iyi örneklerle üreticilerimizi cesaretlendiriyoruz” dedi. YÖREX in yüzlerce yöresel ürünün ekonomiye kazandırılmasına umut olduğuna dikkat çeken Çandır, “YÖREX ile tarım ve gıda ürünlerinin yanı sıra, el sanatları, doğal ürünler, maden ürünleri ve mevzuatta belirtilen şartları taşıyan sanayi ürünleri hem tanıtılıyor hem de büyük firmalar ile iş bağlantıları sağlanıyor. Bu yıl 13-17 Eylül tarihlerinde 8 incisini düzenleyeceğimiz YÖREX ile memleket hasreti çekenlerin özlemini dindirmeyi, çocuklarımız ve gençlerimizle yöresel ürünlerimizi buluşturmayı hedefliyoruz” diye konuştu.