Meksika’da içeceklere uygulanan şeker vergisi, halk sağlığı konusunda bir mit ve efsane olma yolunda hızla ilerliyor. Yeni Zelanda Temsilciler Meclisi’nde 1999 ve 2008 yılları arasında görev alan ve 2009 yılında beri Yeni Zelanda Gıda ve Meyve, Sebze Konseyi Başkanlığını yürüten Katherine Rich, foodnavigator internet sitesinde yer alan yazısında Meksika’da şekerli içeceklere uygulanan vergiyi ve bu verginin başarılı olup olmadığını irdeliyor.
Günümüzde, halk sağlığı konusunda lobi faaliyetleri yürütmekte olan kişiler obezite ile mücadelede başarı sağlama adına, pek çok uluslararası politikacı ise hükümet kasasını doldurmak için yeni bir vergi koyma fırsatının peşinde koşuyor.
Meksika’da uygulanmakta olan verginin obezite ile mücadelede başarı sağladığına dair sözde kanıtları kullanan pek çok ülke şekerli içeceklere ek vergi uygulanması konusunda adımlar atıyor.
Ancak eğer temel amaç gerçekten insanların sağlıklı seçimler yapabilmelerine ve kilo verebilmelerine yardımcı olmak ise şeker vergisinin izlenecek doğru yol olmadığı aşikar ve Meksika şeker vergisinin ‘başarısızlık örneği’ olduğunu rakamlar açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Tabii eğer hükümetlerin amacı, şirketlerden alınacak vergilerle büyük miktarlarda para toplayabilmek ise Meksika şeker vergisinin muazzam bir başarı örneği olduğu söylenebilir.
Genel olarak gıda ve içeceklere uygulanan vergiler, bir hükümetin hayata geçireceği en gerici uygulamalardan biri olacaktır çünkü bu vergiler her zaman yoksulları daha fazla oranda etkiler.
Artık şekerli içecek vergilerinin obeziteyi azaltma konusunda sihirli formül olarak görenlerin, hükümetlerin sadece vergi uygulayarak insanları zayıflatamayacaklarını kabul etmeleri gerekiyor. Bu olacak iş değil.
Meksika’daki son satış verileri, verginin uygulanmaya başladığı 2014 Ocak ayından beri iki yıl içerisinde şekerli içeceklerin satış hacminde hemen hemen hiç bir değişiklik olmadığını gözler önüne seriyor.
Yeni Zelanda Gıda ve Meyve, Sebze Konseyi adına Nielsen pazar araştırma kuruluşu tarafından toplanan veriler, Meksika’da tüketim hacmi ile ilgili en geçerli rakamları ve satış verilerini ortaya koyuyor.
Verileri analiz eden Yeni Zelanda ekonomistlerinden Brent Wheeler, hazırladığı raporda aylık satış verilerinin, verginin uygulanmaya başlandığı 2014 Ocak ayının ardından satış rakamlarında tutarlı ve hatta fark edilebilir bir değişim olmadığını gösterdiğini belirtiyor.
Wheeler raporda ayrıca; “düşük şekerli içeceklerin adet satışları 2014 yılında %5 oranında büyüme sergilerken 2015 yılında %2 oranında düşüş sergiliyor. Normal şekerli içeceklerin satışları ise %3’lük bir düşüşün ardından %3’lük bir artış sergiliyor.” değerlendirmesinde bulunuyor. Bu durum da vergi gelirlerinin neden Meksika hükümetinin tahminlerinin üzerinde çıktığını açık bir şekilde gösteriyor.
Özellikle Meksika’da 2013 yılında 107,1 milyar, 2014 yılında 119,4 milyar ve 2015 yılında 126,8 milyar pezoluk şekerli içecek satışı yapılmış olduğu göz önüne alındığında geçen iki yıl içerisinde toplanan vergi miktarının neden ve nasıl arttığını görebilmek oldukça kolay.
Şeker vergisi uygulanmaya başladıktan sonra her ne kadar şekerli içeceklerin fiyatları artmış olsa da satış hacmi kısa sürede vergiden önceki dönem seviyesine tekrar ulaştı.
Meksika’da 2013 yılında 11,28 milyar olan şekerli içeceklerin adet satış miktarı 2014 yılında ani bir düşüşle 10,96 milyara gerilemiş olsa da 2015 yılında 11,24 milyar seviyesine tekrar yükseldi.
2013 ve 2015 yılları arasındaki 43,66 milyonluk fark ise toplam satışa kıyasla oldukça küçük bir değer (%0.39). Ve bu değerin, verginin herhangi bir şekilde başarı sağladığını iddia edebilmek için yetersiz olduğu bir gerçek. Vergi öncesi ve vergi sonrası satışlardaki fark, göz ardı edilebilecek kadar düşük.
Şekerli ve şekersiz tüm içeceklerin satış hacmi ise 2013 yılında 1,894 milyar, 2014 yılında 1,831 milyar ve 2015 yılında 1,883 milyar pezo düzeyinde.
Meksika şeker vergisinin başarılı olduğuna dair boş bir hayale kapılanların bu hayalin faturasının Meksikalılar için oldukça kabarık olduğunu fark etmeleri gerekiyor. Kişi başı bir yuduma denk gelen litre bazında ufak bir düşüş, 20 milyar pezoluk bir vergi toplanmasına eşdeğer durumda.
Dr. Wheeler hazırladığı raporda özellikle 2013-2015 dönemi için Meksika’daki ekonomik durum ve tüketicilerin genel harcama trendleri göz önüne alındığında sonuç olarak “şekerli içeceklerin satışındaki net değişim önemli düzeyde değil” değerlendirmesine yer veriyor. Meksika’da tüketici harcamaları ve perakende satış verileri açık bir şekilde tüketicilerin harcamalarını genel olarak azalttığını ve perakendecilerin sadece içecek değil pek çok ürünün satışında gerileme sergilediğini gösteriyor.
Bu dönem içerisinde tüketicilerin ve Meksika ekonomisinin karşı karşıya kaldıkları tüm zorluklar göz önüne alındığında satışların sadece bir vergi nedeniyle dibe vurduğu iddiası gerçekçi olmuyor.
Vergi uygulaması konusunda ilginç bir diğer husus ise, vergi nedeniyle şekerli ve düşük miktarda şeker içeren içecekler arasında oluşan ortalama maliyet farkının tüketicilere fiyat açısından bir uyarı işareti olarak yansımaması.
Litre başına bir pesoluk verginin tüketiciler için daha sağlıklı seçimler yapmaları ve daha düşük miktarda şeker içeren ürünlere yönelmeleri yönünde bir işaret olacağı teorisi gerçekte hayata geçmedi.
2015 yılı Aralık ayında şekerli bir içeceğin ortalama fiyatı 11,4 pezo ve düşük şekerli bir içeceğin ortalama fiyatı 15,05 pezoydu. Peki, bu durumda verginin tüketicilerin farklı bir şekilde davranmasını sağlayacak bir işaret verdiğini nasıl söyleyebiliriz? Verginin hiç bir gücünün kalmadığına dair medyada yer alan haberler ve genel kanının ardından verginin tüketiciler tarafından fark edilemiyor oluşu, satış rakamlarının tekrar vergi öncesi döneme dönmesinin sebeplerinden biri olabilir.
Vergiyi savunanlardan akademisyen Barry Popkin’in Meksika vergi deneyimi ile ilgili “kavramı kanıtlıyor” ve “vergi işe yarıyor” yorumları gerçeğe dayanmaktan çok kendi dileklerini yansıtıyor.
Gıda ile ilgili pek çok tartışmada da olduğu gibi burada önemli olan gerçek satış verilerinin ne söylediği.
Şeker vergisini destekleyenlerin yakın bir zamanda söylemlerini değiştirmelerini beklemiyorum. Şeker (ve diğer gıdalar) konusunda vergi ile ilgili düşünceler bir nevi inanca dönüşmüş durumda ve gerçekler bu inançla uyumlu değil.
Obezitenin azaltılması için; hükümetlerin, endüstrinin, toplulukların, ailelerin ve bireylerin hep birlikte çalışması ve insanları daha sağlıklı tercihler yapmaları yönünde desteklemeleri gerekiyor. Ancak açık ve net olan bir şey varsa o da vergi uygulayarak insanların sağlıklı beslenmesini sağlayamayacağımız gerçeği.
Hepimizin insanları sağlıklı tercihler yapmaları yönünde desteklemeye devam etmesi gerekiyor. Vergi bu işin sihirli formülü değil.