Meyve suyu pazarının büyüklüğü 3 milyar liraya yaklaştı

0
889
Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Güney

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Güney, yurt içi meyve suyu pazarının büyüklüğünün 2017 yılında 2,8 milyar TL’ye ulaştığını, kişi başı yıllık tüketimin ise 8,7 litreye yükseldiğini açıkladı.

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Güney, yerlilik oranı yüzde 90’ın üzerinde olan meyve suyu endüstrisini değerlendirdi. Tarım üreticilerinden yılda yaklaşık 1 milyon ton ürün satın alan meyve suyu endüstrisinin, işlediği ve meyve suyuna dönüştürdüğü meyvelerle, dört kata varan oranda katma değer sağladığına dikkat çeken Güney, “yaklaşık bir milyon kişiye de doğrudan ve dolaylı istihdam sağlıyoruz” dedi.

Meyve suyu tüketimi 9-10 litrelere ulaştı

Meyve suyu endüstrisinin en temel iki konusunun, insan ve toprak sağlığı olduğunu söyleyen Güney, “Bu ikisi arasında çok ciddi bir bağdaşlık kuruyoruz. Yıllar itibariyle baktığımızda, endüstrinin ürettiği katma değer, katlanarak artıyor. 2000’lerin başında yıllık kişi başı meyve suyu tüketimi 1 litrenin altında idi. Bugün nerdeyse 9-10 litrelere yaklaştık. Şu an 8,7 litre ve bu iş bu yıl 9,5-10 litreye doğru gidiyor. Yurt içi pazarın büyüklüğü de 2,5 milyar TL’den 2017 yılında 2,8 milyar TL’ye çıktı. Kişi başı yıllık tüketim, Almanya, ABD ve Kanada gibi ülkelerde 30-32 litre düzeyinde. Gidilecek yolumuz var, o kesin. Öte yandan, küresel düzeyde rekabetçi ürünler üretir ve bunları dünyanın her ülkesinde Türk markaları olarak satar hale geldik. Hem altyapı hem teknoloji hem de servis anlayışı ve niteliği olarak rekabet eder durumdayız” şeklinde konuştu.

Yüzde 90 ihracat fazlası sağlıyor

Meyve suyu endüstrisinin, 2016 yılında 180 milyon dolar düzeyinde gerçekleşen ihracatının, 2017 yılında yüzde 17 artış gösterdiğini belirten Güney, şunları söyledi: “2017 yılı ihracatımız, 216 milyon dolara yaklaştı.2017 ihracatımızın 200 milyon doları, dış ticaret fazlası. Hem rakamsal hem de miktarsal olarak sağlıklı bir büyüme gösteriyoruz. 2000’li yılların başında toplam üretimin ancak yüzde 15-20’sini ihraç ediyorduk. Bugün bu oran meyvesine göre değişmekle birlikte yüzde 50- 50 noktasına geldi.”

Yerlilik oranı yüzde 90’ın üzerinde

Endüstrinin toplam üretim zincirindeki yerlilik oranının, yüzde 90’ın üzerinde olduğunu vurgulayan İlker Güney, “Geçen 15 yıla baktığımızda sektörün işleme hammaddesinin neredeyse tamamına yakını kendi topraklarımızda yetişen meyveler. Yerli bir hammadde alıyoruz, bunu yerli fabrikalarda işliyoruz. Yerli malzeme ile paketliyoruz ve sonuçta bu ürünü ihraç ediyoruz. Yerlilik ve millilik oranı en yüksek endüstrilerden biriyiz. MEYED bu organizasyonu çok iyi yapıyor. Kendimize sürekli, ‘İşimizi daha iyi nasıl yapabiliriz’ sorusunu soruyoruz; çünkü ihracat için bu soruyu her gün kendinize sormak zorundasınız. İhracat söz konusu olunca burada firma bazında değil, ülke bazında bakmak zorundasınız. A firmasının Japonya’ya ya da Amerika’ya satması değil, Türkiye’nin bu pazardaki imajı, gücü önemli. Bizim üyelerimiz tüm dünyaya mal satıyorlar, sadece bir bölgeye odaklı değiller” dedi.

Fabrikaya çürük meyve giremez

Meyve suyunun, ekonomi ve sağlık açısından yararlarının, birbirini sürekli besleyen bir denge oluşturduğunu belirten Güney, endüstrinin işlediği bir ürünün, tüm testlerden geçmiş olması gerektiğini ifade etti. Vişnede ortalama 450-500 parametreye baktıklarını söyleyen Güney; “Bir portakalda yine 250-300 parametreye bakıyoruz. Ağır metalinden tutun hiç akıllara gelmeyen en mikro değerlere bile bakıyoruz. Bu şekilde tertemiz halde bir ürünü işliyoruz, tüketime sunuyoruz. Biz yasalara sıkı sıkıya bağlı olmalıyız ki aldığımız malı satabilelim. Eğer o mal uygun bir spesifikasyonda üretilmiyorsa, bizim onu alıp işlememiz bir şeyi değiştirmiyor. Ne yurtdışına ne yurtiçine satabilirsiniz standartlara uygun olmayan bir ürünü. Türkiye’de de bu konuda kurallar çok sert. Regülasyonların adil olmasını ve insan sağlığını koruyacak şekilde uygulanmasını istiyoruz. Çok şükür biz insan sağlığına o kadar dikkat ederiz ki bu dikkat topraktan başlıyor. Toprakta başlanan bir hatanın sonucunun önlenemez bir hataya gideceğini biliyoruz. Bu nedenle baştan çok tedbirli gideriz. Çok sıkı kontrol süreçlerimiz var. Alıcı bir ürünü şöyle alıyor: Bir numunesini alıyor, analiz ettiriyor, bunun kodekse uygunluğuna bakıyor. Sonuçları aldığında ona göre karar veriyor ve siz ürünü ancak bu testlerin sonucunda satabiliyorsunuz. Tarladan daha bu hammaddeyi almadan önce bu üründen emin olmak zorundayız. Yaptığımız testin sonucunda o hammaddeyi alıp almamaya karar veriyoruz. Prosesi bozacak bir malı, standartta uymayan tek bir meyveyi fabrikaya sokamayız. Zaten ürünü analiz ettiğimizde en küçük standart dışı bir faktör gördüğümüzde o ürünü, o hammaddeyi alamayız. Kendi içimizde çok sıkı bir denetim mekanizması var. MEYED de tam bir hakem pozisyonunda. Doğruya doğru yanlışa yanlış diyoruz. Ve sektör de bu oto kontrol mekanizmasını saygıyla karşılıyor. Aslında raftan bir ürünü alan her tüketici de bizim oto kontrol zincirinin bir halkası durumunda. Bu kadar insana meyve suyu içiriyoruz, ekonomiye, topluma ciddi bir katma değer sağlıyoruz. Bir teşekkürü de hakkettiğimizi düşünüyoruz” dedi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz