Hücresel tarım, GDO etiketleri, temiz etiket… İşte 2018 yılının gıda ve içecek trendleri!

0
1546
Fotoğraf Patrick Fore tarafından Unsplash

Amerikan gıda ve içecek sektörü haber sitesi FoodNavigator-USA tarafından hazırlanan 2018 gıda ve içecek trendleri listesi, 2018 yılında Amerika ve dünya genelinde gıda ve içecek sektörüne yön verecek trendlere yer veriyor.

Hücresel tarım, GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) ve GDO’lu gıda etiketleri, beslenme, internet ticareti gibi çok çeşitli konu başlıklarına yer veren 2018 yılı gıda ve içecek trend listesi, sektörün geleceğine daha geniş bir açıdan bakma fırsatı sunuyor.

  1. Hücresel Tarım

Laboratuvar ortamında hücreden geliştirilen et ve balıktan hayvansız elde edilen süt proteinleri ve jelatinlere kadar hücresel tarımın gıda tedarik zincirini tamamiyle değiştirebilme potansiyeli bulunuyor. Ancak bu konudaki en büyük soru işareti, “öncü markalar bu hareketin eski ya da geleneksel uygulamaların daha çevre dostu, daha temiz ve daha merhametli modern bir dönüşümü olduğuna tüketicileri ikna edebilecek mi yoksa bu hareket gıda endüstrisini tamamiyle yanlış bir yola sürükleyen kötü bir bilimsel deney mi olacak?” sorusunda yatıyor.

Fotoğraf Eduardo Roda Lopes üzerinde Unsplash

Bazı eleştirmenler bu konuyu bitkisel, hayvansal ve hücresel tarım arasında büyük bir savaş olarak  sınırlandırmaya çalışırken yatırımcılar agnostik bir yaklaşım ortaya koyuyor. Dünyanın en büyük et üretim şirketleri ise hem bitkisel hem de hücresel et işlerine yatırım yapıyor. Belki de en olası senaryo tüm bu yaklaşımların gelecekte bir arada var olacaklarıdır.

Her yeni teknolojide olduğu gibi konunun ele alınış ve anlatım şekli (konu hayvan refahı, gıda güvenliği, sürdürülebilirlik ve sağlıkla mı ilgili yoksa frankeştayn-gıdalar mı?) ve terminoloji (‘temiz et’ mi yoksa ‘laboratuvarda geliştirilen et’ mi?) gidişatı belirleyecek.

  1. Bitkisel İnovasyon

Bitki-tabanlı gıdalara ve laboratuvar ortamında üretilen etlere duyulan ilginin artmasının temelinde endüstriyel et üretimine alternatif oluşturma konusundaki aynı arzu yatıyor. Eleştiriler endüstriyel et üretiminin çevreye zarar verdiği ve hayvanlara karşı zalimlik olduğu yönünde. 2018 yılında bitkisel tabanlı et ve süt alternatiflerine daha fazla yatırım ve bu konuda daha fazla inovasyon bekleyebiliriz.

2018’de bu alanda nohut, nohut proteinleri ve fıstık sütüne (Ocak ayında piyasaya sürülecek) dikkat etmekte fayda var.Aynı zamanda  Amerika’da etsiz et üreten (etsiz hamburger, etsiz sosis gibi)  Impossible Foods​​ ve Beyond Meat markaları et pazarında önemli bir paya sahip olabilir.

2017 yılında Amerika’da bitki tabanlı ‘süt’, ‘yoğurt’ ve ‘peynir’ etiketleme kuralları konusundaki tartışmalar  yoğunlaşsa da, Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) bu mayın tarlasına  girme gibi bir planları olmadığını açık bir şekilde ortaya koydu. Bu nedenle 2018 yılında bu durumun ne şekil alacağı şimdilik belirsiz.

Ancak konu hala Amerika Ulusal Süt Üreticileri Federasyonu’nun gündeminde, mücadele etmeden pes etmeleri de beklenmiyor. Diğer yandan günden güne daha fazla sayıda süt şirketi bitkisel tabanlı markalara yatırım yapıyor, bu konuda savaş hatları belirsizleşebilir.

  1. GDO etiketleri ve GDO’suz beyanı

2016 yılında Amerika’da GDO’lu gıdaların etiketlenmesine dair yasanın kabul edilmesinin ardından Amerika Tarım Bakanlığı’nın etiketleme ile ilgili federal yasayı hala hazırlaması bekleniyor. 2017 Haziran ayında Amerika Tarım Bakanlığı FoodNavigator internet sitesine federal GDO etiketleme yasasının taslağını 2017 sonbaharında yayınlayacağı ve 2018 yılı Temmuz ayında yasayı son şekli ile yayımlamak amacıyla  zaman çizergesine göre hareket etmek için yoğun bir şekilde çalıştıklarını açıklamıştı.

Ancak Bakanlık şimdiye kadar yasa taslağını yayımlamadı. Bu da akıllara süre bitimi olan 2018 Temmuz ayı hedefine ulaşıp ulaşılamayacağı sorusunu getiriyor.

Şimdilik GDO etiketleri ile ilgili önemli sorular (‘biyo-mühendislikle üretilen’ tam olarak  ne demek ve mısır şurubu veya soya yağı gibi GDO’lu ekinlerden elde edilen gıdaların GDO etiketi taşıyıp taşımayacağı gibi) yanıtsız kalmış durumda.

GDO’suz beyanları açısından ise tüketicilerilerin tedarik zinciri boyunca üreticilerin ne denli ileri gidebileceğini beklediklerini gözlemlemek ilginç olacak, özellikle de süt sektründe. Süt sektöründe bazı büyük markalar GDO’suz yem ile beslenen ineklerden elde edilen sütlerin peşine düşmüş durumda.

GDO’lu yem ile beslenen ineklerden elde edilen süt ürünlerinin ‘doğal’ olarak etiketlenmesi konusunda ise Amerika’da bir davada yargıç son sözü söyledi; “GDO’lu yem ile beslenen veya hormonlara maruz kalan veya çeşitli hayvansal tarım uygulamalarına maruz kalan bir ineğin ‘doğal olmayan’ ürünler ürettiğine dair fikri destekleyecek yasal bir dayanak bulunmamaktadır.”.

  1. Temiz etiket 2.0

‘Temiz etiket’in (katkı maddesi içermeyen gıdalarda yer alan etiketler) sadece ‘yapay’ bileşenlerden vazgeçme ve olumsuz haberlerden kaçınma yolu olduğunu mu düşünüyorsunuz? Tekrar düşünün. 2017 yılında markalar ‘doğal’ tatllandırıcı ve ‘doğal’ katkı maddelerinin gerçekten ‘temiz’ olup olmadığını, ‘GDO’suz’ beyanının son ürüne göre uygulanıp uygulanmayacağını sorgulamaya başladılar.

Gıda danışmanlık şirketi Hartman Group, bu konunun 2018’de daha da büyük bir mesele haline geleceğini tahmin ediyor. Hartman Group, daha yenilikçi tüketiciler açısından temiz gıda konusunun; GDO’lar, tarımsal ilaç kalıntıları, antibiyotikler, sürdürülebilirlik, hayvan refahı, tarım yöntemleri ve gıda teknolojilerini de kapsadığını belirtiyor.

  1. Sağlık karmaşası ​ (ve doymuş yağ gerçekten geri döndü mü?)

2018 yılında yüksek kalite, besin değeri açısından yoğun, taze, daha az işlenmiş gıdalar, premium gıdalar ve keyif veren gıdaları temel alan ‘sağlığa’ odaklı daha bütünsel bir yaklaşıma yönelişin devam etmesi bekleniyor. Aynı zamanda yağ, şeker ve kalorilerle sınırlı bakış açısının yerini organik, sürdürülebilir, ‘yapay bileşenler’ veya GDO içermeyen (ki pek çok diyetisyen bu konuların aslında beslenme ile ilgili olmadığını savunuyor) gibi geniş bir bakış açısının alması bekleniyor.

Ancak konu yağ olduğunda tam olarak hangi yağların sağlıklı olduğuna dair tartışmaların devam edeceğini bekleyebiliriz. Tartışmalar özellikle doymuş yağ oranı yüksek ve geleneksel olarak beslenmenin öcüsü olarak görülen ancak şimdilerde trend olan tereyağı ve hindistan cevizi yağı gibi yağlar üzerinde yoğunlaşacak. Gıda pazarlamacıları ve tüketiciler şekere gitgide daha fazla odaklanırken kalorisi yüksek olan yağları göz ardı ettiğinden ‘ketojenik’ (yüksek yağ, düşük protein, düşük veya sıfır karbonhidratlı) ürünleri daha fazla görebiliriz.

Gıdalarda neyin ‘sağlıklı’ olarak etiketlenip etiketlememeyeceği tartışmasının ise 2018 yılında da devam edeceğine kesin gözüyle bakılabilir.

  1. Şeker ateş altında
Fotoğraf NordWood Temalar üzerine Unsplash

Beslenme alanında şeker muhtemelen 2018 yılında da 1 numaralı halk düşmanı olmaya devam edecek. Şirketler formüllerinde şekeri azaltma ve yerini doldurma yolları arayacak ancak şeker yerine kullanılacak olan maddelerin doğallık algısına da oldukça fazla önem verilecek.

İçecek kategorisi (‘boş’ kalorilerin potansiyel olarak önemli bir kaynağı) muhtemelen şekere bu denli odaklanılmış olmasından en fazla etkilenen sektör. Amerika’da bu durum gazlı ve aromalı su satışlarının hızla artmasına neden oldu, meyve suyu alanında da yeni arayışları beraberinde getirdi.

  1. Protein

Protein konusu, eğer piyasaya sürülen yeni ürünlere bakılırsa her zamanki gibi oldukça popüler. Ancak proteinin bir trend olduğu konusunda herkes hemfikir değil. 2018 yılında bu protein çılgınlığının ilgi çekmeye devam edip etmeyeceğini göreceğiz.

  1. Fermentasyon ve probiyotikler

2018 yılında yükselmeye devam edecek olan trendler arasında; yoğurt, kefir, turşu gibi fermente gıda ve içecekler yer alıyor.

Ancak konu Amerika’da beyanlar olduğunda avukatlar üreticilerin ürünlerinde tam olarak ne olduğunu bilerek beyanda bulunma konusunda ihtiyatlı davranması gerektiğine dikat çekiyor. ​

  1. Amazon etkisi

E-ticaret şirketi Amazon’un market zinciri Whole Foods’u 13.7 milyar dolara satın almasının ardından Amerika’nın önde gelen gıda perakendecileri ve üreticileri e-ticaret pastasından nasıl pay alabileceklerinin peşine düştüler.  Her ne kadar Amerika’da gıda ve içecek satışlarının sadece çok küçük bir bölümü internet üzerinden gerçekleşse de Hartman Group paydaşların tüm büyüme eğrilerinin doğrusal olmadığını hatırlamaları gerektiğine dikkat çekiyor. Hartman Group, gıda e-ticaret alanında gelecek on yılda sabit bir büyümenin ardından bir sonraki on yılda muazzam bir büyüme gerçekleşebileceğini açıklamasında bulunuyor.

1950’lerin sonunda modern süpermarketlerin gıda perakendeciliği üzerindeki etkisinin minimum düzeyde olduğunu belirten Hartman Group Yönetim Kurulu Başkanı Laurie Demeritt, ilerleyen zamanlarda süpermarketlerin gıda perakendeciliği düzenini baştan şağıya değiştirdiğine dikkat çekiyor. Demeritt gelecek 20 yıl içerisinde geleneksel süpermarketlerin de değişen yeni satış koşullarından etkilenerek hemen hemen ortadan kalkabileceğini belirtiyor.

  1. Büyük şirketleri korku mu sardı?

Her ne kadar ‘büyük gıda markaları yolunu kaybetti’ ifadesi biraz fazla abartılmış olsa da (nihayetinde büyük markaların çoğu yeni büyüme alanlarından faydalanmak amacıyla ürün yelpazelerini etkin bir şekilde yeniden yapılandırıyor) Amerika’da pek çok büyük markanın yeni jenerasyon tüketiciler ile iletişim kurma konusunda zorlandığı bir gerçek.

“Yakın zamanda Coca-Cola veya Pepsi gibi multi-milyar dolarlık bir marka görmek pek olası değil, markalar daha çok “özgün alanlarda büyümeyi” tercih ediyor.” açıklamasında bulunan SPIN şirketinden Andrew Henkel, ürün yaşam döngülerinin kısaldığına ve büyümeye daha çok yeni markaların yön verdiğine de dikkat çekiyor.

PepsiCo şirketinden Seth Kaufman ise çok uluslu şirketlerin günümüzde daha fazla sayıda ve daha küçük markaları yönetmek için yapılanmaya ihtiyaç duyduklarının farkında olduğunu belirtiyor.

ConAgra Brands şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Sean Connolly, mali durum değerlendirmesi toplantısında yaptığı konuşmada; “Değişimi rekabet edebilirliğimizi devam ettirecek, yeni fırsatları ortaya çıkaracak ve değer yaratacak şekilde yönlendirmek bizim işimiz…Müşterilerimizin bizlerden isteği; simgesel markalarımızı yeni çağa uyumlu hale getirmemiz, daha iyi bir gıda kalitesi, modern gıda özellikleri ve kazancımızın tekrar arttığını görmek.” açıklamasında bulundu.

Kaynak: foodnavigator-usa.com

Derleyen: Nazlı Akçay Eskizara

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz