Gıdamo: İş kazası değil, iş cinayeti!

0
3212
Gıdamo: İş kazası değil, iş cinayeti!

Mersin`in Tarsus ilçesinde bir un fabrikasında çalışan Gıda Mühendisi Hüsnü Ağca, paketleme hattını kontrol ettiği sırada, hiçbir koruyucu bariyer ya da uyarı levhası olmayan boşluktan, 6 metre yükseklikten aşağıya düşerek yaşamını yitirdi. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası’ndan yapılan açıklamada, meslektaşlarının, işyerinde yeterli tedbirlerin alınmaması nedeniyle yaşamını yitirdiğine dikkat çekilerek, “bu iş cinayetinin gerçek sorumlularının hak ettikleri cezaları alması gerektiği” belirtildi.

Dün, Mersin`in Tarsus ilçesinde bir un fabrikasında çalışan Gıda Mühendisi Hüsnü Ağca, elim bir iş kazasında yaşamını yitirdi. Ağca’nın ölümü üzerine TMMOB Gıda Mühendisleri Odasından yapılan açıklamada; “meslektaşımızı, ülkemizde günlük sıradan olaylar haline gelen iş kazalarından birinde kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.” denildi.

Olayın iş kazası değil, bir iş cinayeti olduğu vurgulanan ve gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması istenilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“45 yaşındaki Hüsnü Ağca, ilçeye bağlı Ferahim Şalvuz Mahallesi‘nde bulunan un fabrikasında paketleme hattını kontrol ettiği sırada, işyerinin güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde,  zeminde bulunan ve etrafında hiçbir koruyucu bariyer ya da uyarı levhası olmayan boşluktan, 6 metre yükseklikten aşağıya düşmüştür. Bütün iş cinayetlerinde olduğu gibi, tedbirsizlik yine faciaya dönüşmüş ve ağır yaralanan meslektaşımız hastaneye kaldırılmış ancak kurtarılamayarak, hayatını kaybetmiştir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve  Avrupa Birliği (AB)‘ nin resmi istatistik ofisi Eurostat verilerine göre Türkiye, iş kazalarında en fazla insanın hayatını kaybettiği ülkeler sıralamasında Avrupa`da birinci, dünyada üçüncü durumdadır. SGK İstatistik Yıllıkları-2018 verilerine göre iş kazası sonucu ölen sigortalı sayısı 1541 olarak kaydedilmiştir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, bu yılın ilk sekiz ayında en az 1.306, Ağustos ayında ise en az 208 işçi hayatını kaybetmiştir

Yukarıda verilen vahim tablonun başlıca nedenleri arasında İş Güvenliği tedbirlerinin işveren tarafından maliyet olarak görülmesi ve bu tedbirler için gerekli bütçe ayrılmaması, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kuralları önemsememesi öncelikli olarak görülmektedir. .

Ayrıcaözelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek/güvencesiz istihdam biçimleri, çalışma koşullarının ağırlığı ve kayıt dışı istihdam, iş kazaları ve meslek hastalıklarının artmasının başlıca nedenleri arasındadır.

İş kazaları sonucu toplu ölümlerin artması üzerine, 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ve bağlı yönetmeliklere rağmen iş cinayetleri artarak devam etmektedir. Bu yasa ile beraber 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu başta olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemelerin işçi sağlığı ve güvenliğini ilgilendireceği açıktır. Bu nedenle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu başta olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler yeniden ele alınmalı ve düzenlenmelidir.

2018 SGK İş Kazası ve Meslek Hastalığı İstatistikleri `ne göre 2018 yılı iş kazası sayısı 430 bindir74 bin  iş kazasının olduğu 2012`ye göre ise iş kazaları 2018`de 5,7 kat artmıştır. Bu iş kazalarında hayatını kaybeden emekçi sayısı ise 2012 yılında 745 iken 2018 yılında 1.541 olmuştur.

Bu içler acısı tabloya rağmen, Covid-19 günlerinde, 23.07.2020 tarihinde  kabul edilen yasal düzenleme ile 50`den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde ve kamu kurumlarında iş güvenliği uzmanı bulundurma yükümlülüğü bir kez daha 3,5 yıl süreyle ertelenmiştir. Bu uygulamanın defalarca ertelenmesi, 50`den az çalışanı olan “az tehlikeli” işyerlerinde yüz binlerce çalışanın işverenin insafına terk edilmesine, binlerce iş kazası-iş cinayeti yaşanmasına sebep olmaktadır…

İş “kazaları” kader değildir!

İş yerlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından denetimi hepimizin bildiği gibi T.C Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`na bağlı İş Müfettişleri tarafından yapılmaktadır. Bakanlık bünyesinde toplam 1.090 (31.12.2017 tarihi itibariyle) İş Müfettişi işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında görev yapmaktadır. Ancak yetersiz olan müfettiş kadrolarıyla ülkemizdeki tüm işyerlerinin her yıl ancak %5`e yakını denetlenebilmektedir. Zira mevcut iş müfettişlerinin yaklaşık 600`ü iş sağlığı ve güvenliği alanında görevlidir.

Sayısal yetersizliğin yanı sıra teknik donanımlarla desteklenmeyen denetimler nitelik olarak da yetersiz kalmaktadır. İş güvencesinin azaldığı ve hatta yeni İş Yasası ile ortadan kalktığı, işsizliğin arttığı, yeni iş bulma umudunun sınırlandığı, çalışma koşullarının ağırlaştığı, ücretlerin azaldığı koşullarda devletin; sosyal güvenlik, sağlık, eğitim vb. toplumsal hizmet alanlarından uzaklaşmasının temel nedeni bu alanların özelleştirilmesidir. Devletin bu alanlardan uzaklaşması ve sendikasızlaştırma çalışanları  savunmasız bırakmaktadır.

İş cinayetleri önlenebilir!

TMMOB, TTB, üniversiteler, sendikalar, Çalışma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı`nın katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, üyelerinin çoğunluğu emek ve meslek örgütleri temsilcilerinin oluşturduğu ulusal bir Enstitü oluşturulmalıdır. Bu kurum düzenleme ve denetim yapan bir yapıda olmalıdır.

Çalışma yaşamına ilişkin düzenlemeler bu Enstitü tarafından bütünüyle yeniden düzenlenmelidir. Tüm düzenlemeler ve uygulamalar her statüdeki çalışanları kapsamalıdır. İş Güvenliği ile ilgili düzenleme ve uygulamalar sektör, çalışan sayısı vb. hiçbir ayrım olmaksızın bütün işyerlerini ve tüm çalışanları kapsamalıdır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği sağlanmasında kamu hizmeti, kamu denetimi anlayışı hakim olmalıdır.

Yapılacak tüm düzenlemelerde asıl sorumluluğun işverende olduğu bahsi özellikle yer almalıdır.

İşyerlerinde görev alacak uzman, hekim, sağlık personeli ve diğer personelin eğitimi Enstitü tarafından yerine getirilmeli ve her yıl yenileme eğitimine tabi tutulmalıdır. İlgili personelin işyerinde yürüttüğü çalışmalar, ilgili meslek örgütleri tarafından denetlenmelidir.

İşyerlerinde bu personelin görevlendirilmesi ile ilgili sözleşmeler Enstitü tarafından hazırlanmalı ve tüm raporlamalar bu birime yapılmalıdır.

İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri korunmalıdır.

İş kazalarının büyük çoğunluğunun küçük ölçekli işyerlerinde olduğu gözetilerek, İSİG Kurulu oluşturma zorunluluğu en az 30 çalışanın bulunduğu işyerlerini de kapsamalı, bu sayı kademeli olarak daha da aşağıya çekilmelidir. İş ve işyerlerinin bir bütün olduğu gerçeğinden hareketle, alt işveren bulunan işyerlerinde tek bir İSİG Kurulu olmalıdır. Kurul oluşturulması ve karar mekanizmaları demokratikleştirilmelidir.

İş kazalarını tetikleyen önemli faktörlerden sigortasız, sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı çalışma yasaklanmalı, sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Denetim mekanizması iyi işletilmeli, yeterli iş güvenliği tedbirleri almayan işletmelere caydırıcı cezalar verilmelidir.

Meslektaşımız Hüsnü Ağca, yeterli tedbirlerin alınmaması sonucu 45 yaşında aramızdan ayrıldı. Bu iş cinayetinin gerçek sorumluları hak ettikleri cezaları almalıdır. Bir kez daha merhum meslektaşımızı rahmet ve saygıyla anıyor, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyoruz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz