Dünya iklim değişikliği karşısında gıda zincirini korumada sınıfta kaldı

1
1266

Oxfam tarafından yayımlanan rapor, iklim değişikliğinin gıda zinciri üzerindeki etkileriyle mücadelede dünyanın ne kadar da hazırlıksız olduğunu gösteriyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikli Paneli (IPCC) iklim değişikliğinin etkileri konulu yeni raporunu yayımlaya hazırlanırken, Oxfam tarafından yayımlanan “karne” hükümetlerin, uluslararası örgütlerin ve yatırımcıların gıda tedarik zincirini gelecekteki darbelerden koruyacak bir dünya yaratmak konusunda başarısız olduklarını ortaya koyuyor.

Hala hazırlık aşamasında olan IPCC raporunun iklim değişikliğinin küresel tarım verimini her on yılda bir %2 oranında azaltacağı uyarısına ve aynı zamanda gıda talebinin %14 oranında artış göstereceği bilgisine yer vermesi bekleniyor.

Oxfam bu bilgilere ek olarak hububat fiyatlarının 2030 yılına kadar iki katına çıkacağı ve bu artıştan iklim değişikliğinin yarı yarıya sorumlu olacağı öngörüsünde bulunuyor.

Ancak raporda “Açlık kaçınılmaz ve gıda ihtiyacı hiç bitmeyecek” ifadesine de yer veriliyor. Yine de dünya ısınmaya devam ettikçe insanların daha az açlık çekmesi için yapılabilecek hamleler de mevcut.

Rapor dünyanın iklim değişikliğine nasıl hazırlanması gerektiği ve şimdiye kadar ne kadar yol kat ettiğini on maddede ortaya koyuyor.

  1. Mali adaptasyon – <1/10

Eğer bir ülke iklim değişikliğine uyum sağlayacaksa, o ülkenin paraya ihtiyacı var. Gelişmiş ülkeler 2009 yılında, 2020 yılından itibaren iklim değişikliği konusunda yılda 100 milyar dolar toplama taahhüdünde bulundu. Ayrıca 2010 ve 2012 yılları arasında 30 milyar dolar toplanmasına karar verildi. Ancak bu para iklim değişikliğine uyum sağlama ve iklim değişikliğini önleme faaliyetleri arasında eşit bir şekilde paylaştırılmadı. Bu da gerekli uyum önlemlerini uygulamak için ihtiyaç duyulan ve gerçekte var olan miktar arasında bir fark olduğunu gösteriyor.

  1. Sosyal korunma – 3/10

Sosyal korunma ile ilgili düzenlemeler, bir gıda krizi anında hiç kimsenin korumasız kalmamasını sağlar. Bu programlar kapsamında; okul beslenmesi, para transferi ve istihdamın koruma altına alınması gibi düzenlemelerin yer alması gerekir.

Yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde insanların çoğu sosyal olarak farklı şekillerde koruma altında, ancak dünya genelinde sosyal koruma altında olan insanların oranı sadece %20. Pek çok fakir ülkede ise bu oran %5’ten de az. Bu oranlar gıda krizi kapıya dayandığında çok az sayıda insanın bu durumla başa çıkabileceğini gösteriyor.

  1. Gıda krizi yardımı – 6/10

Gıda krizi ile karşı karşıya kalındığında son çare insani yardım oluyor. Son on yılda Birleşmiş Milletlerin felaket yaşayanlara yardım için toplayabildiği para miktarı ihtiyaç duyulan miktarın sadece %66’sını karşılamaya yetti. Yardımın maliyeti arttıkça ihtiyaç ve elde edilebilen miktar arasındaki fark da gitgide açılıyor. Bu farkın 2001 yılından beri üç katına çıktığı tahmin ediliyor. İklim değişikliği zaten azalmakta olan kaynaklara ek bir yük oluşturacak.

  1. Gıda stokları – 5/10

Gıda stokları hasat miktarı değişkenlik gösterdiği ve gıda fiyatlarının arttığı dönemlerde istikrar sağlar. Ancak stok miktarı ve kullanılan miktar arasındaki uçurum açılıyor. Bu durumda ülkeler bir sonraki felaket gerçekleştiğinde beslenme yetersizliği ve mali problemlere karşı daha savunmasız durumda olacaklar. Stokların azalmasında ise değişken hava şartları, ekinlerin biyoyakıt üretiminde kullanılması ve muhafaza konusundaki yetersizlikler etkili oluyor.

  1. Cinsiyet – 5/10

Kırsal kesimde yaşayan kadınlar tohumlar, ekinler ve su konusunda oldukça bilgili. Bu bilgiler ısınan dünyada daha fazla gıda üretilebilmesi için strateji geliştirmede kullanılabilir. Ancak şimdiye kadar bu fırsattan yeterince faydalanılmadı. Batı Asya ve Kuzey Afrika’da kadınların %5’inden daha azının kendi toprağı bulunuyor. Bu da kadınların yatırım yapmamasına ve bu toprağın nasıl işleneceğine karar verememesine neden oluyor.  Kadınlar bu bölgelerde aynı zamanda tarım için son derece önemli olan hava durumu ile ilgili bilgilere de ulaşamıyor.

  1. Tarım alanında kamu yatırımları – 7/10

Tarımda yeterli miktarda kamu yatırımı yapılması, gıda üreticilerinin iklim değişikliği karşısında daha dirençli olabilmesini sağlamak açısından önem taşıyor. Ancak tarıma bu yönde yardımlar özellikle son 30 yılda önemli ölçüde azaldı. Yatırımlar 1980’lerin sonlarında %43 oranındayken günümüzde %7 oranında.

Oysa 2003 yılında Afrikalı liderler ulusal bütçelerinin %10’unu tarım alanında kullanma taahhüdünde bulunmuştu. On yıl sonra ise bu taahhütte bulunan 20 ülkenin sadece 4’ünün bu hedefi gerçekleştirdiği görüldü.

  1. Tarımsal araştırmalar– 2/10

Araştırmalar, bilim adamlarına tarım sektörünü daha sıcak bir dünyaya nasıl hazırlayacakları konusunda yardımcı olabilir. Son yüz yılda dünya genelinde tohum çeşitliliği %75 oranında azaldı. Araştırmalar kaybolan çeşitlerin tekrar yetiştirilmesine ve yeni tohumların geliştirilmesine yardımcı olabilir ancak henüz yeterli yatırım bulunmuyor. Yoksul ülkelerde 100 dolarlık tarımsal üretime karşı yatırıma ortalama 0.55 dolar harcanıyor, zengin ülkelerde ise 2.16 dolar.

  1. Sulama – <1/10

Dünya genelinde tarım alanlarının %80’den fazlasının ve Afrika’da %95’inin su kaynağını yağan yağmurlar oluşturuyor. İklim değişikliği öngörülebilen su döngüsünü kırdığında dünya genelinde çiftçiler çok zor bir durumda kalacak.

Güney Avrupa’da tarım arazilerinin sadece %16’sında tarımsal sulama yapılıyor, bu da genel olarak tarım arazilerinin daha sıcak ve kuru bir iklim için yeterli düzeyde donanımlı olmadığını gösteriyor. Afrika’da ise durum çok daha kötü. Afrika’nın bazı bölgelerinde tarımsal sulama yapılan alanların oranı sadece %1 seviyesinde. Gelişmekte olan pek çok ülkede ise tarımsal sulama sadece büyük çaplı endüstriyel tarım alanlarında yapılıyor.

  1. Sigorta – 2/10

İklim değişikliği karşısında çiftçilerin dayanağı sigortalar olabilir ama tabi sigortaları varsa. Dünya genelinde çiftçilerin çoğunun sigortası bulunmuyor. Amerika’da çiftçilerin %91’i hasat sigortasına sahipken, Avustralya’da çiftçilerin %50’si, Hindistan’da %15’i, Çin’de %10’u, Malavi ve diğer düşük gelir seviyesindeki ülkelerde çiftçilerin sadece %1’i sigortaya sahip.

  1. Hava durumunun izlenmesi – 3/10

Hava durumu ile ilgili bilgiler çiftçilerin ekinleriyle nasıl ilgileneceklerine yön göstermesi açısından büyük bir öneme sahip. Ancak meteoroloji istasyonlarının yoğunluğu dünya da bölgeden bölgeye büyük farklılıklar gösteriyor. Özellikle iklim değişikliğinin etkileri karşısında son derece savunmasız durumda olan ülkelerde meteoroloji istasyonlarının sayısı oldukça az.

Örneğin Kaliforniya’da 2,000 kilometrekarede bir meteoroloji istasyonu bulunurken Afrika’da Çad’da iki meteoroloji istasyonu arasında 80,000 kilometrekarelik (neredeyse Avusturya kadar) bir alan bulunuyor. Bu da Çad gibi bölgelerde hava durumu konusunda yeterli ve doğru bilgilere erişimin kısıtlı olmasına neden oluyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz