Yem maliyetlerinde düşüş sağlanmadan et fiyatlarını indirmek mümkün değil

0
620
Bayraktar: Ette üreticimizi besilik canlı hayvan ve yem fiyatlarındaki artış olumsuz etkilemektedir.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: “Besilik dana ve özellikle yem maliyetlerinde düşüş sağlanmadan et fiyatlarını indirmek mümkün değildir. Maliyetler düşürülmeden daha ucuza et talep etmek, üretimin sürdürülememesine, ahırların boşalmasına, zararına besicilik yapılamayacağına göre üreticinin üretimden çekilmesine neden olur.”

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Birlik merkezinde düzenlediği basın toplantısında Ramazan ayı öncesinde gıda fiyatları konusunda değerlendirmelerde bulundu. Gıda tüketiminin arttığı Ramazan ayının, fiyatlarda yukarı yönlü bir baskıyı da beraberinde getirdiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 24 artarken, dana etindeki fiyat artışı yüzde 4,5’te, tüketicide ise kuzu eti fiyatı yüzde 25 artarken, dana etindeki fiyat artışı yüzde 2,7’de kalmıştır.

11 günlük sürede, tüketicide dana ve kuzu eti fiyatı yüzde 1,5, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 1 artarken, dana eti fiyatı hemen hemen aynı kalmış, sadece 1 kuruş azalmıştır.

Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı önceleri arasında dana eti fiyatlarındaki artış, enflasyonun çok altında kalmıştır.

Nisan ayı itibarıyla yıllık tüketici fiyat artışı yüzde 10,85 iken, dana etindeki üretici fiyat artışı, enflasyonun yüzde 58,6, tüketicide yüzde 75 altında oluşmuştur.

Kuzu etindeki fiyat artışı ise enflasyonun üzerinde gerçekleşmiştir.

Ette üreticimizi besilik canlı hayvan ve yem fiyatlarındaki artış olumsuz etkilemektedir.

Bu fiyatları da tetikleyen döviz kurundaki yükseliştir. Çünkü gerek yem hammaddeleri gerekse besilik hayvan ithalatı döviz üzerinden yapılmaktadır.

8 Mayıs itibarıyla son bir yıllık dönemde Merkez Bankası dolar satış kuru, yüzde 20,7 artarak 3,554 liradan 4,2894 liraya yükselmiştir.

Yem fiyatları arttı, besicilere yem desteği verilmeli

Nisan ayı itibarıyla son bir yılda yemlerden; buğday kepeğinde yüzde 28,9, ayçiçeği tohumu küspesinde (ATK 28) yüzde 33,9, melasda yüzde 17,0, etanol üretimi sırasında arta kalan mısır başta olmak üzere buğday ve arpa posasından elde edilen yem olan DDGS’de yüzde 78,7, besi yeminde yüzde 24,4, buğday samanında ise yüzde 49,1 oranında artış olmuştur.

Besilik hayvan fiyatlarında ise Et ve Süt Kurumu verilerine göre besilik canlı dana fiyatlarında yüzde 30,9 artış yaşanmış, canlı kilogram fiyatı ortalama 19 lira 94 kuruşa çıkmıştır.

Her zaman dile getiriyoruz, besilik dana ve özellikle yem maliyetlerinde düşüş sağlanmadan et fiyatlarını indirmek mümkün değildir. Maliyetler düşürülmeden daha ucuza et talep etmek, üretimin sürdürülememesine, ahırların boşalmasına, zararına besicilik yapılamayacağına göre üreticinin üretimden çekilmesine neden olur.

Bu durum da ilerde eti çok daha pahalı tüketmememize yol açar. Üretim desteklenirse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı söylemleriyle üreticilerimiz tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmayacağı açıktır. Üretimimiz artmaya devam eder.

Bunu gerçekleştiremezsek, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder. Bu yüzden kırmızı et üretimimizi 1,5 milyon tonun üzerine çıkarmalıyız. Bunun için de hem üretim hem de üretici desteklenmeye devam edilmelidir. Ağırlıklı olarak fabrika yemi kullanan besicilerimize yem desteği verilmelidir.”

Doğrudan destekler gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalı

Bayraktar, basın toplantısında, çiftçilerin taleplerini de dile getirdi.

“Çiftçilerimizin taleplerini madde madde sıralarsak, şunları söylemek mümkündür” diye Bayraktar, şöyle konuştu:

“Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin çiftçi kayıt sistemi ÇKS’ye kayıt yaptırabilmelerinin yolu açılmalıdır.

İntikali yapılmamış arazilerde intikal işlemlerini hızlandırmak için, 15 Mayıs 2018 tarihine kadar uzatılan “miras kalan tarım arazilerinin intikal işlemleri esnasında alınan tapu harcı muafiyeti” devam ettirilmelidir.

2 B arazilerinin, tarım arazisi olarak korunması kaydıyla çiftçimize satışında rayiç bedel, tarımsal arazi rayiç bedeli üzerinden belirlenmelidir.

Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır.

Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen stopaj kesintisi kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimizin 2 bin liranın üzerinde vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.

Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır.

Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır.

Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır.

Dekar başına 1 liradan 5 liraya yükseltilen yeraltı suyu kullanım ücreti yeniden 1 liraya düşürülmelidir.

Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri/üretici örgütleri kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkan sağlanmalıdır.

2017 yılında olduğu gibi, 2018 yılında da doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları ertelenmelidir.

Tarım sigortalarında primler çiftçimizin ödeyebileceği seviyelere çekilmeli, sigorta kapsamı genişletilmelidir.

Tarım Bağ-Kurlularda aylık prim ödeme gün sayısı 25 günden, 2008 yılında olduğu gibi yeniden 15 güne indirilmelidir.

Çiftçilerimize, prim ödedikleri her yıl için 90 gün, 4 yılda 1 yıl hesabıyla fiili hizmet payı, kamuoyunda bilenen ismiyle yıpranma hakkı verilmelidir.

Kadın çiftçilerimizin, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle hizmet borçlanması yapabilmesi sağlanmalıdır.

Çiftçilerimize muafiyette geçen süreler için borçlanma imkanı verilmelidir.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz