FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu bugün bir yandan 820 milyonun üstünde açlık çeken insan varken, öte yandan 670 milyonu yetişkin olmak üzere 800 milyona yakın kişinin de obezite ve fazla kiloluluk yaşadığını belirtti.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her sene 16 Ekim’de kutladığı ‘Dünya Gıda Günü’nde, bu sene “Eylemlerimiz geleceğimizdir. Sağlıklı beslenme ile #AçlığaSon verilmiş bir dünya.” temasıyla küresel açlık, kötü beslenme ve herkesin sağlıklı beslenmeye erişim hakkı olduğuna dikkat çekiyor.
5. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi kapsamında düzenlenen ‘Dünya Gıda Günü’ buluşması bugün Fairmont Quasar İstanbul Otel’inde gerçekleştirdi.
Zirve, FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş ve Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa’nın açılış konuşmalarıyla başladı.
“Artık gıdamızı nasıl üretiyor, paylaşıyor ve tüketiyoruz durup bir düşünmenin vakti geldi”
Etkinlik açılış konuşmasını yapan FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu bugün bir yandan 820 milyonun üstünde açlık çeken insan varken, öte yandan 670 milyonu yetişkin olmak üzere 800 milyona yakın kişinin de obezite ve fazla kiloluluk yaşadığının altını çizdi. Bunun ana sebepleri arasında beslenme tarzı ve yeme alışkanlıklarımızdaki değişiklikler olduğunu belirten Gutu sözlerine şöyle devam etti:
“Mevsimsel ve bitkisel ürünler ve lif yönünden zengin yiyeceklerden uzaklaşarak, ağırlıklı olarak şeker, yağlar, tuz, işlenmiş gıdalar, et ve hazır yiyeceklere yöneldik. Tarımsal üretimden gıdanın işlenmesi ve perakendeye, taze ve yerelde üretilmiş gıdalar için pek yer kalmadı. Artık gıdamızı nasıl üretiyor, paylaşıyor ve tüketiyoruz, durup bir düşünmenin vakti geldi. Hep birlikte doğru bir şekilde hareket edersek, herkesi besleyici gıda ile buluşturabilir, bugünün ve geleceğin nesilleri için daha iyi hayatlar sunabiliriz.”
“Bugün gündemimizde sadece açlık yok; yiyen fakat sağlıklı beslenmeyenler de var”
Etkinliğin açılış konuşmalarından birini gerçekleştiren T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, küresel verilere bakıldığında beslenme bozukluğu ya da sağlıksız beslenme kaynaklı, sonu ölüme varan hastalıklarla karşı karşıya kaldığımızı vurguladı. Türkiye’de her üç kişiden birinin obez olduğunun altını çizen Pakdemirli, bu gidişe dur demek için Dünya Gıda Günü vesilesiyle farkındalık oluşturmak istediklerini ifade etti.
“Aslında sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme konusunda dünyadaki en şanslı ülkelerden biriyiz. Ürün çeşitliliğimiz, mutfağımızın zenginliği ve geleneksel tüketim alışkanlıklarımız ile sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmemiz mümkün.”
Açılış konuşmaları sonrasında zirve Dünya Gıda Günü ödül töreni ile devam etti. Her sene FAO’nun belirlediği tema kapsamında verilen ödüllerden, FAO bu sene sekizinci yılını dolduran Suriye iç savaşının başından bu yana Suriyeli mültecilerin gıdaya erişiminin temini için çalışan İç İşleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’na (AFAD) verdi.
Ödül töreni sonrasında zirve FAO Türkiye Gıda ve Tarım Ortaklık Programı’nın (FTPP) II. Dönem yeni projelerin imza töreni gerçekleşti. FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu ve T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli tarafından imzalanan protokol ile Orta Asya’da sürdürülebilir balıkçılık ile su ürünleri yönetimi, gıda kaybı ve israfının azaltılması ve Ekonomik İş Birliği Teşkilatı Gıda Güvenliği Koordinasyon Merkezi (ECO-RCC)’nin devamlı bir kuruluşa dönüştürülmesi projelerinde birlikte çalışacakları belgelendi.
Zirvenin ilk oturumu olan Dünya Gıda Günü oturumu Diyetisyen Selahattin Dönmez’in moderatörlüğünde başladı.
Oturumda konuşan FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık sağlıklı beslenme ile açlığa son dediğimizi; ancak bunu başarabilmek, herkesin güvenilir besleyici ve yeterli miktarda gıdaya erişimi için çok kapsamlı hareket etmek gerektiğini vurguladı. Küresel gıda üretimin yüzde 80’inin 500 milyonun üstündeki küçük çiftçilerin omuzlarında olduğunun altını çizen Selışık; “Artan nüfus ile gıdaya olan talep de artacak; bu talebe cevap verebilmek için tarımsal üretim 2050 yılına dek yüzde 70 artmalı. Ne kadar çok küçük çiftçiye ulaşırsak, onların ekonomik olarak desteklenmesini de bu üretimin devamına da katkıda bulunmuş oluruz. Açlığa son vermenin bir de israf boyutunu ele almalı, israfı sağlıklı beslenme ile birlikte götürmeliyiz. Bu kapsamda tüketici olarak daha çok planlı alışveriş yapmaya özen gösterip, israfı önlemeye dair üzerimize düşeni yapmış oluruz.”
“Çiftçi yoksa gıda yok, gıda yoksa gelecek de yok”
Zirvenin ikinci bölümünde ‘Gıdaya Saygı, Çiftçiye Saygı’ adlı oturumda konuşan Şef Mehmet Gürs sağlıklı beslenme için gıdayı kimin, nerede, nasıl ürettiği konusunun önemine dikkat çekti. Gıdanın yetiştiği toprak, su, doğanın geneli gibi şartlara bağlı olarak gıda ya hakikaten besleyici oluyor ya da endüstriyel tarım sonucu insanları hasta ediyor, dedi.
Birçok insanın endüstriyel gıda kaynaklı hasta olduğunu vurgulayan Gürs, sözlerine şöyle devam etti:
“Endüstriyel gıda maalesef sadece içerik olarak değil; ama ambalajlama süreci sebebiyle dünyayı da hasta ediyor. Halbuki rakamlara bakıldığında dünyayı, çok az toprakla da olsa, küçük çiftçiler doyuruyor. Çiftçiler hem çok uluslu gıda şirketlerinden daha verimli çalışıyor, hem de bizi güvenilir gıda ile besliyorlar.”
Son on yıldır aşçılarla doktorların daha yakın çalıştığına ifade eden Gürs, “Gerçek anlamda sürdürülebilirlikten, hem ekolojik hem de toplumsal dengenin korunmasından bahsediyorsak, küçük aile çiftçilerini destekleyip ayakta kalmalarını sağlamamız gerekiyor. Çünkü çiftçi yoksa gıda yok, gıda yoksa gelecek de yok” diyerek konuşmasını tamamladı.