İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, AB ve Çin’in Türkiye’ye kapılarını açması durumunda, 2019 yılında 3 milyar dolar hedefledikleri su ürünleri ve hayvansal mamulleri ihracatının 1 milyar dolar artışla 4 milyar dolara çıkabileceğini söyledi.
Su ürünleri, kanatlı ürünleri, kırmızı et, süt ve süt ürünleri ve bal sektörünü çatısı altında bulunduran İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (İSHİB), düzenlediği basın toplantısında sektöre ilişkin gelişmeleri ve hedefleri paylaştı. İSHİB Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer’in ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, İSHİB Yönetim Kurulu Üyesi Ömür Oral ve İSHİB Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller Şube Müdürü Gülden Polat Şağban da katıldı.
Türkiye’nin pazar payını artırma potansiyeli var
İSHİB Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, dünyada 250 milyar dolarlık büyüklüğe sahip su ürünleri ve hayvansal mamuller sektöründe Türkiye’nin kalite açısından çok önemli bir konumda olduğunu ve rağbet gören bir üretim yaptıklarını söyledi. Türkiye’nin şu anda bu sektörlerdeki ihracatının 2,5 milyar dolar olduğunu vurgulayan Sezer “Türkiye, ileri teknoloji ile üretim yapması, sağlık koşullarını tam anlamıyla sağlaması, jeopolitik olarak bulunduğu konum nedeniyle diğer ülkeler için çok cazip. Ancak dünya ticaretinden aldığımız pay yüzde 1. Türkiye’nin kalitesi göz önünde bulundurulduğunda bu rakam çok düşük. Bu payı artırmak için potansiyelimiz var. Sektörümüz en çok tavuk eti, yumurta, çipura, levrek, orkinos, alabalık, krema ve peynir ihraç ediyor. Akıllı tarım politikaları ile sektörü tüm ürün gruplarında rekabetçi şekilde desteklemeliyiz. Nitelikli tarım ürünleri üretebiliriz. Gerek devlet gerekse özel sektör olarak tarımsal üretimi artırmamız gerekiyor” dedi.
Çin ve AB pazarı açılırsa ihracat ek olarak 1 milyar dolar artar
Türkiye’nin ihracatta özellikle ülke bazında çalışması gerektiğini vurgulayan Müjdat Sezer, gerek mevcut gerekse hedefledikleri ihracat pazarlarına ilişkin olarak şu bilgileri paylaştı:
“Orta Doğu’ya daha çok ürün ihraç ediyoruz. Irak, beyaz et ve yumurtada büyük pay alıyor. Bununla birlikte son iki yılda payları düşüyor. Irak, Suriye ve Libya’da ihtiyaç duyulduğu için o bölgelere ihracatımız yüksek. Ana hedef pazarlarımız konusuna gelirsek; ilk hedefimiz 250 milyar dolardan yüzde 20’lik oranla en büyük payı alan AB pazarı. Lojistik avantaja sahip olduğumuz AB, Türkiye için çok önemli. Su ürünlerinde AB’nin kapıları bize açık. Beyaz et gibi diğer alt ürün gruplarında da Tarım ve Orman Bakanlığı AB pazarına ihracat yapabilmemiz için çalışmalarını sürdürüyor. Teknik olarak eksiklik yok ancak bürokratik konuları aşmak için devletimizden destek bekliyoruz. AB’ye ihracat yapamadığımız gibi bu ülkeler üzerinden transit geçiş hakkına da sahip değiliz. AB’yi, Japonya takip ediyor. Japonya pazarını beyaz etteki çalışmalar sayesinde 2017 yılı sonunda Türkiye’ye açmayı başardık. Bu çok önemli bir referans. Diğer ürünlerde de açılması için çalışmaları var gücümüzle sürdürüyoruz. AB ve Japonya’nın hemen ardından büyük önem taşıyan Çin’e de tüm ürün gruplarında ihracat yapmak için çalışmalara başladık. Güzel gelişmeler yaşanıyor. Üç ay önce Çin İthalatçıları Fuarına katıldık. Gelecek yıl da 4 bin metrekarelik bir alanda fuara katılacağız. Kısa bir süre önce de Çinli bir heyet gelerek Türkiye’de incelemelerde bulundu ve memnun kaldılar. Gerek Çin gerekse AB Pazarı Türkiye’ye açılırsa, ihracat ek olarak 1 milyar dolar artar.”
Yumurta ve tavuk eti fiyatında artış olmaz
Sezer, su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatında ortalama kilogram değerinin 1,5 dolar olduğunu, katma değerli ürün üretildiği takdirde rahatlıkla 2,5 dolara çıkabileceklerini kaydetti.
Müjdat Sezer, iç pazara ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Yumurta ve kanatlı et ürünleri fiyatlarının kasım ayından bu yana yatay seyrettiğini, bunun da mevsim nedeniyle düşük tüketimden kaynaklandığını söyledi. Beyaz ete rağbetin yaz aylarında mangalla beraber arttığını belirten Sezer “Yazın tüketim neredeyse ikiye katlanıyor. Kasım-Şubat arası fiyatların düşük olduğu döneme denk geldi. Ayrıca enflasyonla mücadele kapsamında fiyat da artırmadık” diye konuştu.
Bilimsel olmayan yorumlar yapılmamalı
Sezer, zaman zaman kamuoyuna beyaz et ve yumurtaya yönelik bilimsel olmayan olumsuz söylemlerin aktarıldığını, bu durumun sektöre zarar verdiğinin altını çizerek şunları söyledi:
“Tavukta hormon var diyorlar, böyle bir şey yok, nokta. Antibiyotik tedavi amaçlı tüm canlılarda kullanılan bir ilaç. Mühim olan bunun et üzerinden tüketiciye ulaşmaması. Bunu da denetleyen Bakanlık kurumları var. Yine ürünlerimizde GDO olduğu kanısı hakim. Bu da doğru değil. Bu bakış açısı, biz sektör temsilcilerinin kamuoyuna doğru olanı yeterince ve iyi anlatamamasından kaynaklanıyor.”